J-6

948 79 32
                                    

Ne halde olduğum ya da nasıl göründüğüm zerre kadar umurumda değildi o an

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ne halde olduğum ya da nasıl göründüğüm zerre kadar umurumda değildi o an.

Onu son görüşlerimdi bu, son sesini duyuşlarım. O uzun uzun anlatsın, bende sessizce dinleyeyim istedim. Bana veda bakışları, yüzümdeki yaralardan daha çok yakıyordu canımı. Onu ilk görüşümde midemde çıkan kelebekleri öldürüyor, bir kelime konuşmaya çalışsam da yarısında boğazımda tıkınıyor gibiydi.

Öyle bir bakıyordu ki yüzüme. İsterse gelsin küfür etsin suratıma, zerre alınmazdım. Bakışları öyle demiyordu çünkü, ele veriyordu onu.

Kim Taehyung hayatımın ortasına aniden girmiş ve girdiği gibi de aniden çıkıyordu. Onca veda lafı etti, hatta bazen göz bebeklerinin titrediğini gördüm, o sert adam şimdi benim gibi leş biri için mi ağlayacaktı.

Ağlamasına izin vermezdim ki. Yine de öperdim gözlerinden. Sivri dili yine bulurdu kalbimi, delip geçerdi ortasından ama yine de öperdim gözlerinden.

Çünkü kalbim çoktan Kim Taehyung için atıyordu.

Ne ara düştüğünü fark etmediğim göz yaşlarım pantolonumun dizlerine doğru düşerken sanki hissetmiş gibi ellerinin tersiyle sildi yanaklarımı. Sonra baş parmağı yüzümdeki yaralarda oyalandı. Ümitlenmeyeyim diye sert tutmaya çalıştığı yüz ifadesi arada onu bozguna uğratıyordu. Kollarımı boynuna dolayıp kendime doğru çektim. Sevmiyordum ben vedaları. Taehyung gitse napacaktım bir başıma, yapamazdım.

"Tişörtünü bana ver." Ve ellerim tişörtünün yakalarına gitti, yakasından tuttum ama bir kez bile öpemedim onu. Onun ağzı biricik eşine değerken öpemedim.

"En azından kokun benle kalsın Taehyung." Ağlarken güldüm ona, bu son gülüşlerimdi böyle. Bir daha ona baktığım gibi bakamazdım, ona güldüğüm gibi de gülemezdim. Taehyung'un kalbime bıraktığı koca bir yığının hatırasıydı onlar. "Kokun gidince sen dön, olur mu?" İç çekip bir kez daha güldüm, üstümdekı hırkaya yanaklarımdaki ıslaklıkları sildim. "Eğer dönmezsen," Saçlarına değdi dudaklarım, uzunca öptüm. Kokusu genzimi yakana kadar çektim içime. Dudaklarımın dudaklarına değmeye gücü yetmedi ama saçlarına tutundu öpüşlerim. "Söz veriyorum ben döneceğim, eğer dönmezsen." Gözleri 'git artık' der gibi baksa da belime dolanan kolları hiç gitmeyecekmiş gibiydi.

"Biz birbirimize dönene kadar kimseye böyle bakma olur mu?"

"Söz veriyorum, kimseye böyle bakmayacağım Jeon." Sonra ikimizde suspus olduk. Baktıkça kalmak istiyordum o yüzden çektim bakışlarımı. O ise elleriyle gözlerini ovuşturup sesli nefesler verdi. "Git artık, zorlaştırma daha fazla."

"Gidiyorum ama son bir şey," Pantolonumun cebinden çıkardığım fotoğrafı avucunun içine bıraktım. "Bu benim tek fotoğrafım, küçüklüğüm." Fotoğrafta gülümseyen çocuğu gösterdim gözlerimle. "Oradaki çocuğu görüyor musun? Oradaki çocuk gibi gülümseyebildiğim tek an senin yanındı. Hatırlayamadığım çocukluğumu hissettirdin bana. Bir tek sana öyle güleceğimi bil diye veriyorum şimdi bunu, unuttukça hatırla."

Yerimden kalkıp üstümdeki hırkayı çıkardım. "Hadi tişörtünü bana ver, hırkamı giyersin sende." Hiç bir şey demeden üstündeki tişörtü çıkarıp yere bıraktığım hırkayı giydi.

"Şimdi gidiyorum ama söz veriyorum kokum sizi terk etmeden döneceğim Bay Kim."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 11, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Higanbana. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin