Bölüm 3 ~ Hayaletler

228 18 7
                                    

SÖRPRÜÜÜÜZZZ!!!!!

Yarını beklemek istemedim ki büyük ihtimalle atmaya vaktim olmayabilirdi. Ben de bugün atayım dedim. Ben bu bölümü pek sevmiyorum açıkçası. Bence çok abarttım. Sonu hakkında da kararsızdım hep. Böyle acayip bir bölüm oldu ya :/


Tüm gardırobumu boşaltmış elbise provası yaparken Sedef dışarıdan "Biliyorsun. Mezuniyet için de kıyafet alışverişine çıkmamız lazım artık."dedi. Kapıyı açıp onu içeri aldım. Bu halde bir de mezuniyete mi gideceğimi düşünüyordu? Hem de o sözü vermişken. Her şeyin onu bana hatırlatmasından nefret ediyordum. Çünkü onu değil acımı daha çok hatırlatıyordu. Üzerimdeki siyah dar elbiseye baktı. "Cenaze kıyafeti gibi."dedi ağzını buruşturarak. Zaten sana bir şey beğendiremeyiz.

"Bence çok ciddi ve güzel. Ayrıca mezuniyet için yapılan partiye gelmeyeceğim."

"Benimle dalga mı geçiyorsun?"

"Gayet ciddiyim."

"Gamze lisede de gelmedin ama. Bak hem o geri zekalı sınıf arkadaşın var ya, seni geçmeye çalışan."

"Kim?"

"Sesinin güzel olduğunu sanan ama götünden konuşuyormuş gibi çıkan?" Ay. O Selin'i diyordu. Kızın sesi berbattı ve sözlü sınavlardan hep kalıyordu. Aslında üzülüyordum kız için. Sesinin güzel olmasını istiyordu ama bazı şeyler doğuştan geliyordu işte. Bence kızın güzel bir yeteneği olmalıydı. Onu keşfetmeli. Tabii ki benim sesim güzel olduğu için benden nefret ediyordu.

"Selin'i diyorsun. Hatırladım. Ne olmuş ona?"

"Partideki şarkıları o söyleyecek. Sen söylemelisin."

"Alt tarafı bir parti."

"Gamze! Lütfen biraz azimli ol. Ayrıca o lanet ölüm elbisesini çıkarıp şunu giy." Dolabımdan çıkardığı kırmızı elbiseye baktım. Zaten yatağın üzerine atmadığımız iki elbiseden biriydi. Poyraz'la tanışmamı sağlayan elbiseye baktım. Aşkımız simgesi. Hayır. Artık koca bir yalanın simgesiydi. Öyle olmalıydı. Öyle olduğunu düşünmeliydim. Yoksa onu ve acıyı unutamazdım. Elbiseyi elinden alıp dolaba geri astım.

"O ikisi tercihlerimden değil." Dolabın kapağını kapatırken bana ağzı açık bir şekilde bakıyordu.

"Kırmızı güzeldi. Siyah da. Galada giydiğin nerede?"

"Kestim. Sonra da yaktım." Psikopatlığımı sindirmeye çalışırken ben de kollarımı bağladım. Ellerini beline koydu. İşte sorguya başlıyordu.

"Tamam. Neden kırmızı değil?"dedi.

"Onunla ilk tanıştığımızda o elbiseyi Pelin'e almıştı. Ben mağazada çalışıyordum. Sonra elbiseyi sakladığını söyledi. O aşkımızın simgesiydi."

"Siyah olan?"

"Ona onu sevdiğimi söylediğimde giymiştim. Kardeşinin elbisesi."

"Şerefsizin çok iyi zevki varmış."

"Öyleydi." Benimse tam tersi berbat bir zevkim vardı. Modayla yakından uzaktan bir ilgim yoktu. "Bu arada o beyaza hiç bakma. Onu asla giymem. Beni sevdiğini söylediği yemekte giymiştim. Beni asıl kandırdığı yemekte." Tabii ayrılırken söylediği sözlere göre beni kandırdığı yemek oluyordu. Ben hala beni sevdiğini düşünüyordum. Zaten en çok acı veren de beni sevdiği halde terk etmesi.

"Tamam. Cenaze elbisesini giy." Yatağın kenarına oturdum. Bu oda, her yer onun anılarıyla doluydu. Onu silemiyordum. Keşke kolay bir yolu olsaydı. Sedef karşıma geçti. "Zor olduğunu biliyorum. Yani Mete benden ayrılsa ben de böyle olurdum sanırım. Bu elbiseler bende kalsın. Saklarım. Eğer bir gün ihtiyacın olursa benden alırsın. Bu arada ciddi bir şekilde alışverişe gitmemiz lazım. Haftaya mezuniyet var." Ona baktım. Elini tuttum. Benim için her zaman mükemmel bir arkadaş olmuştu.

Bir Nefes UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin