TEPKİ 2 (MHA)

2.5K 66 68
                                    



Ehe ben gene geç geldim. En kolay yazacağım şey mha tepki o yüzden gene mha tepki yazıyorum.


Anime: My Hero Academia

Tepki: Sizi kırıyorlar ve kendilerini affettirmeye çalışıyorlar

Tür: Hafif Angst, Fluff


İzuku Midoriya

Genel olarak ilişkinizde çok fazla kavga ve tartışma yoktur. Çünkü kendisi genelde sizi hep alttan alır. Sizi kıracak çok bir hareket beklenmez ama konu ilişkisi ve kahramanlık işini dengeleyemediği olduğunda ikinizde laflarınızı sakınmazsınız. Onun 1 numaralı kahraman oluşunu her zaman destekliyordunuz ama artık birlikte vakit geçirememeye başladığınızda onunla bu konuyu konuşmak istemiştin. Geçirdiği yorucu gün ve ağrıyan kasları onun daha kolay sinirlenmesine yardımcı olmuştu. Ona, işine size verdiğinden daha çok değer verdiğini söylediğinizde size beklenmeyen şekilde çıkışırdı. Kavga ilerlemeye başladığında artık bıkmış bir şekilde size işinin sizden önemli olduğunu ima etti. Bunu duyunca gerçekten yerinizde dondunuz, gözleriniz hafifçe doldu. Onun yüzüne bakmadan merdivenlere yöneldiğinizde, kendi dediği şeyi yeni anlamış gibi kolunuzu yakalamaya çalıştı. Kolunuzu ondan kurtararak yatak odanıza doğru yöneldiniz ve içeriden birkaç parça pijama alışınızı izledi. Sizin başka bir yere gideceğinizi anladığında durdurmak için sevdiğinizi bildiği için sizi yavaşça arkadan kucakladı. "Lütfen bebeğim, özür dilerim, öyle dememeliydim. Sadece yorgundum." hepsini siz cevap veremeden arka arkaya açıkladı. Elinden kurtularak soğukça konuşmaya başladınız. "Neden bana açıklama yapıyorsun ki? Buna değecek kadar değerli değilim." sonlara doğru alaycı bir şekilde söylediniz. Evden ayrıldığınızda ellerini yeşil saçlarına sokup bunu nasıl toparlayacağını düşünmeye başladı. Şuan tek isteği sana sarılıp uyumaktı.

Ertesi gün Mina'nın evinden sabahın erken bir saatinde kendi evinize dönerken, onun evde olmadığına kesinlikle emindiniz. Anahtarınızla kapıyı açtığınızda ağladığınızı belli edecek bir şekilde kızarmış ve hafif şişmiş gözlerinizi gördü. Bunun onun yüzünden olduğu düşüncesi onu daha da üzerken sizi çok sıkmayacak şeklide dolu gözleriyle size sarıldı, "Özür dilerim, sen haklıydın." boynunuza doğru mırıldandı, ona geri sarılmanızı beklerken. Gözleriniz onunki gibi dolarken neden işe gitmediğini sordunuz. Ellerini daha sıkılaştırırken izin günlerini kullandığını söyledi. Ona iğneleyici bir şekilde dediklerini hatırlattığınızda kafasını boynunuza daha çok gömdü, gene özür diledi. Aklına bir şey gelmiş gibi hızlıca kafasını kaldırdığında refleks olarak ona baktınız. Hafifçe parlayan yeşil gözleriyle size bir tatil teklif etti ve her şeyi düzelteceğine dair söz verdi. Affeder miydiniz?

Katsuki Bakugou

İlişkiniz her zaman tartışmalı ve atışmalıydı. Bunda onun sinirli ve huysuz oluşunun büyük katkısı vardı. Buna rağmen genelde büyük kavgalar etmezdiniz. O da tıpkı İzuku gibi işine fazla kafayı takıp sizinle vakit geçirmediğinde bunu onunla konuşmak istediniz, eve her zamankinden daha geç, sinirli ve huysuz geldiğinde olayın İzuku ile ilgili olduğunu düşünmenize neden oldu. Geldiğinde size selam bile vermeden merdivenlere yöneldi ve odanıza çıktı, bu sizin için bardağı taşıran son damlaydı. Sen onun sinirlendiğinde sinirini çıkarıp görmezden geldiği bir boks torbası değildin. Ondan daha sinirli bir şekilde merdivenleri çıkıp yatak odanıza girdiniz, o sanki siz odaya girmemişsiniz gibi giyinmeye devam ettiğinde sakinleşmek için derin bir nefes aldınız, "Katsuki," olabildiğince yumuşak bir tonda seslendiniz. Eğer bu haldeyken tartışma başlarsa ikinizin de sinirini birbirinizden çıkaracağını biliyordunuz, bu yüzden önce ortamı yumuşatmak istediniz. Kırmızı gözleri size dönüp çatık kaşlarla baktığında yavaşça yanına doğru yürüdünüz. Elleriniz omuzlarına doğru gidip hafifçe ovuştururken, "Kötü bir şey mi oldu?" diye sordunuz, anlatmasını umarak. Bir süre anlatıp anlatmamakta kararsız gibi gözlerinize baktı. Anlatmamaya karar vermiş olacak ki omzundaki ellerinizi ittirip hiçbir şey demeden yatağa doğru yöneldi. Bu sefer sinirlenen sen olduğun için kolunu sert bir şekilde tuttun "Beni görmezden gelmeyi bırak!" bağırdığınızda dişlerini sıktığını gördünüz, "İstemediğimi daha nasıl göstermem lazım, çok yapışkansın!" dediği şeyle sinirden gözleriniz doldu, "Biliyor musun? Senin için çabalamama değmezsin!" ona doğru bağırdınız. "Sikik hırsını ilişkimizin önünde tutuyorsan seninle konuşmama bile değmezsin!" sizi ilk defa bu kadar sinirli gördüğü için kaşları şaşkınlıkla havalandı. Sonunda istediklerinizi söylediğinizde bir rahatlama çöktü üstünüze. "Belki de ilişkiyi gözden geçirmenin vakti gelmiştir..?" mırıldandınız. Ağzı açıldı ama söyleyecek bir şey bulamadı, onun her hangi bir tepki vermediğini görünce onunda bunu istediğini düşündünüz ve kalbiniz daha da kırıldı. Sürekli onun ilişkideki eksiklerini kapatıp alttan alıyordun ama nereye kadar bunu yapabilirdin ki? Onunda uğraşmasını istemiştin, en azından senin çabalarına karşılık vermesini istemiştin ama hayır, o her zaman düzeltmeye çalıştığın şeyleri daha çok bozmuştu. Bu sefer sen onu görmezden gelerek dolaba doğru ilerledin, bu geceyi onunla hiçbir şey olmamış gibi geçiremezdin. Kapıdan çıkacakken kolundan yakalamasıyla kolunu kurtardın "Hayır," dedin. "Her zaman yaptığın gibi pişman olduğunu söyleyince düzelmeyecek artık." ondan birkaç adım uzaklaşırken konuştun. "Pek pişman olmuş gibi davranmıyordun zaten." alay ettiniz. Siz evden ayrıldıktan sonra yatağa oturduğunda gözüne dolaptaki rafta duran albüm takıldı, onu eline alıp rastgele sayfalarda dolanmaya başladı. Her sayfada eski anıları hatırlarken sizin ona ne kadar değer verdiğinizi bir kere daha fark etti. Yatakta sizin uzanmanız gereken tarafa uzanıp albümü incelerken düşünmeye başladı "O ayrılmak isterse ne yapacağım?" sizi nasıl vazgeçireceğini düşünmeye başladı. Sizin kokunuz onu sarmalarken yorgunlukla uyuyakaldı.

Ertesi gün Mina'nın evinden erkenden geldiğinizde yemek kokusu aldınız. Pankek kokuyordu, bunu kimin yaptığını anlamak için dahi olmanıza gerek yoktu. Onu görmezden gelerek bir şey yokmuş gibi mutfağa girmiş su içmek için musluğa yönelmiştiniz. Sizin ona aldığınız önlüğü giydiğini gördüğünüzde şaşırdınız. Çünkü üzerinde "BEST MOM EVER" yazıyordu ve siz ona bunu dalga geçmek için almıştınız. Katsuki pankekleri ustalıkla çevirirken bir umut belki her zaman yaptığınız gibi ona arkadan sarılmanızı ya da yemeğini bozmaya çalışarak ona gıcıklık vermenizi bekledi. Ama yapmadınız.. Son pankeki de yaptıktan sonra tabağa senin sevdiğin meyvelerle hazırlayıp masaya koydu ve kendi tabağınıda doldurdu. Kendisi masaya oturduğunda halen ikinizden de ses çıkmıyordu, seninde karşısına oturmanı beklerken pankekten küçük bir kısmı ağzına attı. Karşısına ciddiyetle oturduğunuzda gözleri sizi inceledi, eli gözlerinde durduğunda uğradığı hayal kırıklığı yüzüne yansıdı. Onun aldığı aynısından onda da olan yüzüğü çıkartmıştınız. Yüzüğü siz daha lisedeyken vermişti ve ikinizde hiç çıkartmamıştınız. "Katsuki-" diye söze başlıyordunuz, ama eli elinize doğru yöneldi ve daha sıkı tuttu. "Lütfen," diye mırıldandı. Kendi yüzüğünü çıkartıp sizin elinize taktı, "Bu konuşmayı yapma." dedi hafif çaresiz bir tınıyla. Normalde gururu size neredeyse yalvaracak duruma gelmesine izin vermezdi ama şuan gururunu umursamıyordu, sadece seni kaybetmemek için elinden gelecek her şeyi yapardı. Ayağa kalkarken sizi de peşinden kaldırdı ve size doğru yaklaşmaya başladı. Size nazikçe sarılıp mırıldandığı bir "Özür dilerim." ile ağzınızdan çıkan şaşkınlık nidasına engel olamadınız. Yanağınızdan başlayan yumuşak öpücükler boynunuza inerken size bir haftalık bir tatil teklif etti ve her şeyi düzelteceğine dair söz verdi. Affeder miydiniz?


Az karakter çok kelime çünkü neden olmasın? Eğer devamının isterseniz diğer karakterleri yazarım. Bir demezseniz öyle kafama göre yazmaya devam edeceğim. Hadi bir sonraki bölümde görüşürüz!!!

ANİME ONE-SHOT VE TEPKİWhere stories live. Discover now