Her Şeyi Unuturdum, Onu Unutmazdım

1K 93 47
                                    

Üstten kontrol ettim. Sonları hiç kontrol edemedim. Yazım ya da mantık hatası olabilir varsa kusura bakmayın. Ve mantık hatası varsa yazın lütfen. 

İyi okumalar.

*

2 hafta sonra

Duyduğum bağırma sesleri ile kafamı yasladığım yerden kaldırdım. Derse giren hoca geçen hafta yaptığı sözlüden çoğu kişi düşük aldığı için bağırıp çağırıyordu. Sesini kaldıramayacağım kadar başım ağrıyordu. Yüzümü buruşturarak ellerim ile kulaklarımı tıkadım. Gözlerimi yumarken sakinleşmeye çalışıyordum. Belki başımın ağrısı geçerdi.

"Jungkook, sorun ne?" Sabahtan beri bas bas bağıran kendisi değilmiş gibi ses tonunu yumuşatarak bana soru soran adama baktım. Nasıl olduğum ile ilgilendiği yoktu.

"Biraz başım ağrıyor, Bay Dong."

"İstersen elini yüzüne yıkamaya git."

Ayağıma gelen fırsat ile hemen oturduğum yerden kalkarak hızlı adımlarla sınıftan çıktım. Koridorda lavaboya doğru ilerlerken, bir yandan da elimle başıma masaj yapıyordum. Lavaboya girdiğimde içeride sadece iki çocuk vardı. İkisi de duvara yaslanmış birbiri ile sohbet ediyordu. Büyük ihtimalle dersten lavabo bahanesi ile çıkıp, lavaboda zaman öldürüyorlardı.

Bakışlarım onların üzerinde çok oyalanmadan çektim. Suyu açtığım gibi avucuma doldurarak yüzümü yıkadım. Bu işlemi birkaç kez gerçekleştirdikten sonra duvara monte edilmiş makineden birkaç tane peçete alıp  yüzümü tampon hareketlerle kuruttum.

İki çocukta ben lavaboya girdiğimde sessizleşmiş ve her bir hareketimi izlemeye başlamışlardı. Ve buradan çıktıktan sonra yeni dedikodu malzemeleri ben olacağımı biliyordum. Normalde birinin arkamdan konuşması beni rahatsız eden bir durum olurdu fakat yüzüme söyleyecek kadar cesaretli olmayan kişileri komik buluyordum ve bu yüzdendir ki onları ciddiye almıyordum.

Çocuklara bakmadan lavabodan çıktım. Şu an derse giresim yoktu. Üstümdeki ceketin iç cebinden telefonumu çıkartarak saate baktığımda, dersin bitmesine daha 32 dakika vardı ve ben bu sürede o adamı çekebileceğimi düşünmüyordum. Koridorda panoları inceleyerek yürümeye başladım. Yarışmalar, şiirler, pano çalışmaları... Panoya kısa bir göz gezdirirken dikkatimi çekecek bir şeyler arıyordum, fakat dikkatimi çekecek herhangi bir şey yoktu.

Oflayarak arkamı döndüğümde müdür ile yüzyüze gelmek beklediğim bir şey değildi. İrkilerek birkaç adım geriledim. Müdür ise yüzündeki samimiyetsiz gülüş ile yüzümü inceliyordu ve bakışları fazlasıyla rahatsız ediciydi. Rahatsızlık duygusunun getirisiyle yerimde kıpırdandığımda karşımdaki adam gözlerini gözlerime sabitledi.

"Jungkook, nasılsın?" Samimiyetsiz sorusuna ne kadar göz devirmek istesemde, yüzüme yerleşen sahte gülümseme ile adama karşılık vermek zorunda kalmıştım.

"Teşekkür ederim iyiyim, Bay Lee."

"İyi olmana sevindim." Yalandı. Her bir kelimesi yalandı. İyi olmam onu üzmez veya mutlu etmezdi. Aslında ben ölsem de umrunda olmazdı. Belki, belki para kaynağı elinden gittiği için üzülürdü. Aslında okuldaki tüm öğrenciler benimle aynı miktarda para ödüyordu fakat bazı veliler istisna bir şekilde her ay düzenli olarak bağışta yapıyordu. Ve bu sayılı kişiler arasında babam da vardı. O ise sadece kendini iyilik meleği olarak göstermek istiyordu.

Yaptığı her bağışta bu sosyal medyaya sızdırılıyordu. Bunu yapan ise kendisiydi, fakat babam bunu bilmemezlikten gelerek her ay bunu yapan kişiyi bulacağız diyordu. Ki yaptığı bağışlardan aldığı övgüler bu olayın üstünü kapatıyor ve babamın egosunu daha da okşuyordu.

UNIVERSE / TAEKOOK (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin