7

2.8K 437 35
                                    

the 1975, falling for you

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

the 1975, falling for you

Bir Alfa'ya hisler besliyor olmasının arkadaşları arasında tatlı bir alay konusu olmasında şikayetçi değildi lakin son günlerde sık sık Taehyung onların yanına geliyordu ve bir şeyleri duymasından endişe ediyordu.

Kendi içinde henüz kesin bir duygu değerlendirmesini sonuçlandıramadan oda arkadaşının bu gerçeği öğrenmesinden, kendisinden uzaklaşmasından endişe ediyordu. Parti yaptıkları gecenin sonrasında Kim Taehyung yapabilirmiş gibi kendini biraz daha geri çekmişti. Odanın içinde birkaç kelimeden fazla konuşmuyor, geç saatlerde geliyor, erkenden odadan ayrılıyordu. Ara ara uyandığı uykusunda onu izlemekten başka bir şey elde edemiyordu Jungkook. Arkadaşlarıyla oturdukları zaman denk geliyorlardı ve Kim Taehyung ondan en uzak köşeye geçerek genel olarak Hoseok ile konuşuyordu. İçinde oluşan kıskançlık tüm yüreğini sarmaya başlamıştı ve bir çözüm bulması gerektiğini düşünüyordu.

"Benimle oda arkadaşı olmak istemiyor musun artık?"

Kim Taehyung'u odanın içinde bulduğu nadir anlardan biriydi. Üzerine eskimiş bir gri tişört, bol kot pantolon ve kahverengi hırka geçirmişti. Aynanın karşısında saçlarını düzeltiyor olduğu bir anda elinde olmadan sormuştu Jeon Jungkook. Kendi yatağının üzerinde oturuyor, oda arkadaşının özenli bir şekilde hazırlanmasını izliyordu. Kim Taehyung'un güzelliği insanın yüreğini şaşırtıyor, aklını hayrete düşürüyordu. Kafası karışmış bir durumda ona bakarken bile iç geçirmesine neden olacak bir hava yayıyordu odaya. "O nereden çıktı, hyung?" diye sordu, masanın üzerinde duran kahverengi çantasının içindekilerle uğraşıyordu şimdi de. Taehyung ona baksın, onunla konuşsun istiyordu Jungkook. "Bilmiyorum. Odada seni görmek zor, artık oda arkadaşın olmamı istemiyorsun diye düşündüm." dedi Jungkook, seni beklediğinden sert çıkıyordu ve kendini sakinleştirmesi gerektiğinin farkındaydı.

Sözlerinin sert olmamasına özen göstermeye çabalıyor olsa da içinde bulunduğu karmaşa onu sürüklüyordu. Bir okyanusa kapılmış küçük tekneydi. Ahşap zemini oyulmuş, su yavaş bir şekilde sızıyordu içeri. Batacak olması kaçınılmazdı ama direniyordu. "Senin oda arkadaşlığından memnunum hyung. Bugünlerde yeni arkadaşlar edindim. Dersler ve onlarla vakit geçirmek derken, odaya ancak yatmak için gelebiliyorum." dedi Kim Taehyung, onun sunduğu bahaneler yersiz geldi bir an. "Tamam." demekle yetindi, yatağına uzandı, boş  tavanı izlemeye başladı. Onunla vakit geçirmek, konuşmak istemiyorsa zorlayamazdı. Kim Taehyung uzak kalmayı tercih ederse bu kendi kararıydı. İçinde yangınlar oluşturuyordu bu düşünceler ama Jeon Jungkook, kendini tutmayı biliyordu. Uzun bir sessizliğin sonunda odanın kapısı kapandı, Kim Taehyung onu tek başına bıraktı.

İsim veremediği hislerle olan savaşına onu dahil etmenin bir anlamı olmadığının farkındaydı. Kim Taehyung güzelliği ile onu büyülemişti, kendisinin yaptığı hiçbir şey yoktu. Suçu güzelliğine, güldüğü anda kısılan ve kırışan gözlerine, insanı iyi hissettiren sözlerine atıyordu. O sadece duruyordu. Jeon Jungkook anlam veremiyordu, nasıl olmuştu? İçindeki ikinci benliği suçlayamıyordu. Alfa kurdunun bir başka Alfa'ya aşık olmak isteyeceğini sanmıyordu ama nasıl oluyordu da Kim Taehyung etrafındayken tüm uysallığına bürünebiliyordu? Onu korumak istiyordu Alfa. Onun yanında olmak, tehlikeleri uzaklaştırmak, onu yanında tutmak istiyordu. İkinci benliğinin bu istekleri bazen yüreğinin taşmasına neden oluyordu.

i think i'm lost again' taekookWhere stories live. Discover now