8

2.7K 432 100
                                    

jannabi, ladybird

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

jannabi, ladybird

Zaman içinde gerçekleşen hikayeler konusunda çok fazla insanlar konuşurdu. Olayların süreçlere yayılmasında hoş bir dokunuş bulunurdu ama Jeon Jungkook, zaman içine yayılmasından hoşnut değildi. Kim Taehyung ellerini masanın üzerine koymuş, ritim tutuyordu. Ona bakmak içinde bir şeylerin tüm vücuduna yayılmasına neden oluyordu. Hislerini bir yere kapatmak istiyordu. Kilit altında tutmak, onu gördüğü an yüreğinden kaçıp gitmek istemesine engel olmak istiyordu. Kim Taehyung ritim tutmayı keserek oturduğu sandalyeyi ona doğru döndürdü, gözlerini yatağın üzerinde oturan Jeon Jungkook'a çevirdi.

"Hyung, iyi misin?"

Jeon Jungkook dalgın bakışlarını ona çevirmek istemiyordu ama gözlerini kaçırmaya devam etmenin bir anlamı olmadığının da farkındaydı. "İyiyim, biraz yorgunum." dedi, gözlerini beyaz tavanına çevirdi. Düşünceleri ve hisleri günlerdir aklını karıştırıyordu. Ne derslerine, ne de sosyal hayatına odaklanamıyordu. Konuşmayı seven o haylaz çocuk yanı içine dönmüş, hislerini kilitlemesi gerekirken onu kilitlemişti yüreğine. Alfa yanının baskınlığını uzun zamandır bu kadar hissetmiyordu. Onu kontrol edebilmek için verdiği savaş konusunda yetersiz hissediyordu kendini. "Derslerin çok yoğun, değil mi hyung?" diye sordu Kim Taehyung, ona cevap vermek istemiyordu, başını sallamak ile yetindi. Kim Taehyung'un kendini kötü hissetmesine engel olmak istemiyordu ama tek kelime edecek gücü kendinde bulamıyordu.

Arkadaşlarıyla buluşmak istiyordu. Onların telkin etmesine ihtiyacı vardı. Hisler büyüyorken yanlış olmadığını dinlemek zorundaydı. Kapı tıklatıldı, Kim Taehyung yerinden kalkarak kapıya yaklaştı. Hoseok elinde bir pasta ile kapıda dikiliyordu. "Benim biricik Jungkook'um hasta olduğu için ona pasta getirdim." dedi Hoseok neşeli bir sesle, Taehyung gözlerini ona çevirdi ve anlamaya çabaladı. "Hasta olduğunu bana söylemedi." derken sesi kısık çıkmıştı, Jungkook hasta hissetmiyordu. Hoseok içindeki duygusal durumları anlatabilecek bir kelime bulamamış olmalıydı. "Hasta değilim, abartıyor." dedi Jungkook, onun üzülmesini istemiyordu, Hoseok'u içeri aldı ve kapıyı kapattı.

Hoseok elinde tutuyor olduğu pasta olan kutuyu masanın üzerine bıraktı. "Jungkook hyung bu günlerde hep böyle." dedi Taehyung, sandalyeye oturdu ve bakışlarını Jungkook'a çevirdi. "Ben iyiyim, Taehyung. Hoseok biraz abartıyor. Dersler yoğun, kendimi halsiz hissediyorum." diyerek onu iyi olduğuna ikna etmeye çabaladı, Taehyung omuzlarını düşürmekle yetindi. Hoseok onlar için pastayı dilimlere ayırıyordu. "Biraz kalk ve nefes al, Jungkook. Pasta ye ve mutlu ol." Hoseok'un mutluluk temalı konuşmaları ona iyi gelmiyordu. Her şeyi çözmesini istiyordu. Hoseok elindeki tabak ile yatağın ucuna oturdu. Taehyung sakin bir şekilde ikilinin konuşmalarını dinlerken anlamaya çabalıyordu. Jeon Jungkook ne yapacağını bilmiyordu. "Hyung, ben iyiyim. Hasta değilim, yorgunum ve kendimi iyi hissettirmeye çabalıyorum." derken sesi kısıktı.

i think i'm lost again' taekookWhere stories live. Discover now