3. KİRLENEN GÖZYAŞLARI

879 49 5
                                    

Merhabalar, yeni bölüme hoşgeldiniz. Umuyorum bu bölüm, beklentinizi tamamen karşılar.

Çok bir şey demeyeceğim ve zamanınızı çalmayacağım.

Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Küçükte olsa fikirlerinizi merak ediyorum. İnanın fikirlerinizin hikayemizin gelişiminde payı çok büyük. Lütfen bunu hassaslaştıralım. Emeğimin karşılığını almak isterim. 🙏

Keyifli okumalar diliyorum.

Cem Adrian- Derinlerde
Emre Aydın, Model- Bir Pazar Kahvaltısı

🌩️

3. KİRLENEN GÖZYAŞLARI

3 Saat önce;

Geçmiş, geçmiş ve geçmiş.

Geçmişten kaçamazdık ya da yok sayamazdık. Çünkü geçmiş yaşanmıştı ve kişileri bir noktadan bir noktaya taşımıştı. Kimse ilk gün ki biri olmuyordu hayatında. Her gün yenileniyordu, her gün farkındalaşıyordu. Ya her gün yine olgunlaşıyordu ya da daha da çocuklaşıyordu.

Çocuklaşması belki de çocukluğunu yaşayamayışındandı. Olgunlaşması belki de çocukken olgunlaşmak zorunda kaldığındandı.

Ben küçükken olgun bir kız çocuğu olmak zorunda kalmıştım. Sebebi ise babamdı. Elbette ona kızmıyorum. Kızamam. Nasıl kızayım? Babam çocuğuna ilgi göstermeyen bir baba değildi. İlgili bir babaydı. Beni sevdiğini hissettiriyordu. Beni gözünden bile sakındığını hissettiriyordu. Çekinmiyordu.

Babam bana hem çocuk olmayı hem de çocukken olgun olmayı öğretmişti. Hayatın gerçeklerini yüzüme vururken, acımasız olmuştu. Daha doğrusu acımasız olmak zorunda kalmıştı. Gözlerin de ki acıyı unutamıyordum. Her bir öğrettiği şey de içi gidiyor gibi bakıyordu ama öğretmekten vazgeçmiyordu.

Ne öğretiyorsa her şeyi planlı her şeyi adım adımdı.

Babam iyi ki vardı. Babam en büyük şansımdı. Ailem benim en büyük şansımdı. Bizim birbirimizden başka şansımız ve kimsemiz yoktu.

Gözlerim yorgunlukla ağır ağır aralanırken kendimi iyi hissetmiyordum. Boğazım kuruluktan sızlıyordu, hissediyordum. Gözlerimi aralamak da sandığımdan zor olmuştu. Hareket edecek gücü kendim de bulamıyordum ki bana ne olduğunu hatırlayamıyordum. Sahi bana ne olmuştu? Şu an sadece gözlerimle ışığa alışmaya çalışıyordum. Bana ne olduğunu ayıldıktan sonra düşünebilirdim. Işık çok loş olsa da gözlerim pek alışamamıştı.

Gözlerimi bir kaç saniye sonra tamamen açtığım da, loş ışığın yansıttığı kadarıyla beyaz tavanla karşılaştım. Evimde miydim? Sanmıyordum. Çünkü burada fazla matem havası var gibiydi. Ellerimi yattığım yatağa koyup doğrulmaya çalıştım. Ama bedenim de fazla sızı vardı. Bunun sebebi ise, hafta boyunca doğru düzgün oturmamış, uyumamış ve yarım yarım yediğim yemeklerdi. Ki doğru düzgün yemek yediğim bile söylenemezdi. Bunun bilincindeydim. Zaten zayıfladığımın da farkındaydım.

Hafifçe doğrulduğum da olduğum yeri idrak etmeye ve bana neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Saatten bir haberdim. Bir elimi alnıma götürüp ovalarken, yutkundum. Anılar bir bir düştü zihnime.

Koluma dolanan bir el, beni bir yere götürmek isteyen adam, onu takmayıp arkamı dönüşüm, dudaklarıma bastırılan bez ve alınan nefes. Hatırladıklarım bundan ibaretti. Daha fazlası var mı diye zihnimi yokladım fakat, daha fazlasına erişememiştim.

DİKENLİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin