5- İki Bıçak Darbesi İki Kurşun Yarası

85 7 78
                                    

Bu bölümle alakalı nasıl bir yorum yapsam bilemedim, o yüzden direkt keyifli okumalar diliyorum.🖤

"İplerdeki düğümler elbet çözülür. Asıl mesele boğazlardakiler."
-La Edri

🖤

Karanlık odada babamı beklerken o, içeride arkadaşlarıyla kumar oynuyordu. Bana buradan ayrılma, demişti. Bende odadan dışarı adımımı dahi atmamıştım.

İçeriden kahkaha sesleri geliyordu, iğrenç kahkahalar. Köşeye pıstığım odanın karanlığında tek arkadaşım örümcekler iken babam içeride arkadaşları ileydi.

Korkuyordum. O kadar korkuyordum ki, bana elleriyle kapıyı gösterse yerimden adım dahi atamazdım. Çok kaçmak istiyordum, kurtulmak istiyordum ama izin vermezdi, biliyordum. Bu yüzden hiç açık bırakmadığı kapıyı bile açsa sadece bakmak ile yetinirdim.

Korkutuluyordum. Çok korkutuluyordum. Adım seslerini ezberlemek kadar korkutucu bir şey daha yoktu. Bana dokunması kadar, bana gülmesi, hatta bakması kadar katlanılmaz bir şey daha yoktu.

Hiçbir zaman boyun eğmemiştim, hep karşı çıkmıştım ama bazen sessizlik kopartılan çığlıklardan bile güçlü olabiliyordu. Bunu biliyordum, çünkü bunu denemiştim. Bazen sustuğumda daha nazik davranıyordu. Bağırdığımda, çığlık attığımdaysa gözlerini hırs bürüyor, bana neler yapacağını tahmin bile edemiyordum.

İçeriden bir adamın seslendiğini duydum. "Emrah, tuvalet ne tarafta?"

Bana yakın olmalıydı, koridorda duruyordu. Babam cevapladı.

"Koridorun sonunda, en sağda." Biraz duraksadıktan sonra devam etti. "Sakın diğer kapıyı açma."

"Sağolasın." Yaklaşan adımlar duydum ve uzaklaşan adımlar. Babam gitmiş olmalıydı. Çünkü onun adımları değildi, onun adımlarını tanırdım.

Şimdi, dedi içimdeki ses. Şimdi yapamazsan bir daha yapamazsın, dedi. İçimdeki cesur tarafa tutundum. Tam kapımın önünden geçecekken tüm gücümle kapıya vurmaya başladım. En sonunda adamın adımları durdu, sesi kesildi. Kapıyı yavaşça aralayarak çıktım.

Karşımdaki adam, babamdan birkaç yaş küçük duruyordu. Biçimli bir yüzü, temiz elleri vardı. Bana şaşkınlıkla baktığında ona yalvaran gözlerle baktım ama yalvarmadım.

"Bayım, bana yardım edin. Lütfen bana yardım edin."

Adam şaşkınlıkla bana baktı. "Sen de kimsin?" Bir iki saniye düşündükten sonra tekrar konuştu. "Sen, Efsa mısın? Emrah evde olmadığını söylemişti."

Gözlerimi korkuyla kıstım. "O duymasın, bayım. O duyarsa çok kızar, çok döver, çok dokunur bana."

Duyduklarının etkisiyle donakalan adam önümde diz çöktükten sonra gülümsedi. "Kurtulmak ister misin?"

Bende gülümsedim. "Çok isterim. Beni buradan kurtarır mısınız bayım?"

Ellerimi tutarak cevap verdi. "Evet, eğer istersen şimdi gidebiliriz."

Mutlulukla başımı sallayacakken aklıma Yalçın geldi. "Olmaz, bayım. Olmaz. Baba, Yalçın'ı da saklıyor. Onu da götürelim."

Sessizliğin Sessiz SesiWhere stories live. Discover now