6- Kıskançlık Tohumları

81 7 39
                                    

Bilgilendirme: Medyadakiler hikaye boyunca yaşanacak anları temsilen konulmuştur.

Bölümün eğlenceli ve güzel geçtiğine inanıyorum, sinir bozucu noktalar için kızmayın :) Keyifli okumalar! 🖤

🖤

Ağırlaşan göz kapaklarımı araladığımda kabus görmemiş olmanın sevincini yaşıyordum. Bir zamanlar hapsolduğum karanlık ve kasvetli odada olmadığımı görmek iyi hissettirmişti. Sıcacık yatak beni içine çekiyordu ama bugün yapacak çok işimiz olduğu için bu cazip teklifi reddettim.

Ayağa kalktığım anda soğuğun tenimi ısırdığını fark etsem de umursamadım. Ne giyeceğime dair en ufak bir fikrim yokken gideceğimiz yeri hatırlatmak gülümsememi sağlamıştı.

Akşam Cenk Altun geç saatte hepimize birer mesaj atmıştı. Mesajda bugün yer altına ineceğimiz yazıyordu. Bunun için sabırsızlanıyordum çünkü orada yeterli bir otoriteye sahiptim.

İnsanlar tarafından değer görmek, ihtimam ile karşılanmak benim için motive kaynağıydı. Sonuçta buralara kolay gelmemiştim. Çok ağır işkenceler, çok ağır cezalar, çok ağır laflar duyarak gelmiştim. Ve biliyordum ki, içimizden kimse buralara kolay gelmemişti.

Ama diğerlerinin umrunda olmayan şöhret, benim benliğimin bir parçasıydı. Saygı görmeden, el ile gösterilmeden bir ortamda durabilen biri değildim. Bu konuda Yalçın çok özgüvenli hatta biraz da egolu olduğumdan bahsederdi.

Madem benim hoşuma gidiyordu, insanların buna ne ad taktıklarını umursamazdım.

Bazı şeylere kulak tıkamakta iyiydim. Bu benim belki de en sevdiğim özelliğimdi. İnsanlar sürekli konuşurdu, yorum yapardı, eleştirirdi. Ve çoğu zaman bunlara maruz kalmış biriydim.

Ama eğer bir konuda ben öyle düşünmüyorsam gerisinin ne düşündüğü de çok umrumda olmuyordu.

Birilerine fikir danışırdım, ki bu birileri genelde Yalçın olurdu, ama yine kendi bildiğimi yapardım.

Kimilerine göre bu özellik saçma ve yanlıştı ama yine o kimilerinin ne düşündüğüyle ilgilenmediğimden, benim için sorun teşkil etmiyordu.

Derin düşüncelerle dolabımı açıp birkaç kıyafeti yatağın üstüne fırlattığımda kapımın tıklatıldığını hissettim.

"Gel!"

Kapı yavaşça araladığında üstümdeki geceliğe daha da sarıldım.

"Kardeşlerin en güzeli, ne yapıyorsun?"

Yalçın'ın sesini duyduğumda gülümsememe engel olamadım.

"Abilerin en serti, kıyafet seçmeye çalışıyorum, sen ne yapıyorsun?"

O da gülümseyerek odaya girdi. Yatağın üstündeki kıyafetlere bakınca kaşları çatıldı. "Olum bu ne bu kadar kıyafet?" Yatağın köşesine doğru yürüdü. Eliyle birkaçına dokununca afalladı. "İsraf bunlar hep."

Gözlerimi devirdiğimde taklidimi yaptı. "Ben ünlü bir şahsım. Her gün aynı şeyleri giyerek gezmemi beklemiyorsun her halde?"

Gözlerini kocaman açarak baktığında yüz ifadesine gülmemek için öksürdüm. "Ulan biz de eşek başıyız zaten."

Sessizliğin Sessiz SesiWhere stories live. Discover now