10- Şehvetin Toprakları

84 4 139
                                    

Bence bu bölümü beğeneceksinizz 😋😻 Keyifli okumalar 🤗

🐝

2 saate yakın bir süredir bekliyorduk. Dizim sürekli sallamaktan dolayı ağrımaya başlamıştı.

Ne bir haber vardı ne de elle tutulur bir yol. Yalçın sadece bir defa arayıp her şeyin yoluna gireceğini söylemişti.

Demek ki yolunda olmayan bir şeyler vardı.

Havin sinirlerimizin yatışması için birer papatya çayı yapmıştı ama şu an ki gerginliğimi değil bir tanesi, on tanesi bile geçiremezdi.

Efkâr durgun bakışlarını telefondan ayırıp neredeyse 15 dakikadır aralıksız sallanan dizlerime ellerini koydu.

Anlık bir duraksamayla yüzüne baktığımda başını iki yana sallamakla yetindi.

"Gerçekten, biraz üst üste gelmiş olabilir olaylar evet. Ama bize bir şey olmadığı sürece bir sıkıntı yok." Havin'in sözlerinden sonra derin bir iç çektim.

"Ilgın'a bir şey olmadı mı?" diye sorduğumda ise cevap alamadım. Sessizce önüne döndü. Bozulduğu için değil, cevabı olmadığı için döndüğünü biliyordum.

"O Yalçın'ı da parçalara ayıracağım. En az 15 kere tembih etti bana sizi arayacağım diye. İt herif." diye homurdandığımda Efkâr başını telefondan kaldırdı.

"Belki de arama fırsatı olmamıştır. Hemen peşin hükümlü olma. Ilgın'a tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Vakit bulamamış olabilir."

Gülerek kafamı iki yana salladım. "Bilmiyor muyuz? Hepimiz Ilgın'a ne olduğunu bilmiyor muyuz gerçekten? Ayrıca vakti olmadığı için değil vereceği haberi vermek istemediği için aramıyor."

Efkâr dudak bükerek telefonuna geri döndü. Ben ise başımı ellerimin arasına alarak iki yana salladım.

Herkesten daha farklı ve gergin olmamın nedeni kontrolsüzlüklerden hoşlanmamamdı.

Ben her şeyin benim bilgim dahilinde olmasını isterdim. Belirsizlikler gerçekten bana iyi gelmiyordu. Bu konuda hassas olduğum için en fazla etkilenen bendim.

Havin salondan ayrılıp tekrar mutfağa gittiğinde yine rahatlatıcı bir şeyler yapma amacında olduğunu biliyordum. Canım hiç istemiyordu ama ona bunu söylemedim.

Yine bir iki saattir yaptığım şeyi yaparak ofladım ve kafamı yastığa yasladım. Uyuyamayacaktım, biliyordum ama en azından deneyebilirdim.

Yastığın yumuşak dokusunu ensemde hissettikten sonra gözlerimi kapadım. Işık süzen bir aralık kalmayınca düşünmeyi bıraktım.

Zemheri Alakan'ın Ağzından
(Hastane)

Oturduğum koltukta dizlerimi sallamaya başladım. Sıkıldığım için değil, gergin olduğum için sallıyordum.

Yalçın'ın birer kahve ile geldiğini görünce hiç içmek istemediğimi fark ettim.

Benden beklenmeyecek bir şekilde nezaketen kahveyi aldım.

Sessizliğin Sessiz SesiWhere stories live. Discover now