0.0

372 169 18
                                    


🎼 Kreş - Yarım Kalan Şarap

Oturduğum yerde bacaklarımı karnıma doğru çektim. Kafamın içinde dönen melodiyle gözyaşlarım yavaşça akmaya başlamıştı.
Her zamanki gibi.

Hayat acımasızsa bu benim suçum muydu? Her şeye göğüs germeye, ayakta durmaya çabalamak zorunda mıydım?

Evet.

Bu benim tercihim değildi ya da hiç birimizin, bu hepimizin kaderiydi.
Ve bu oyuna devam etmeliydim. Kaçmak bu zamana kadar işe yaramamıştı, yaramıycaktı. Üstüne gitmek zordu, daha da zorlaşıcaktı. Ama ne olursa olsun çabalamam lazımdı.

Çünkü bu keder sarmaşık gibi her tarafımı sarmalamıştı.

Kendime gelmeye başlayınca oturduğum ıslak yerden kalkıp bazı yerleri kırılmış olan aynanın karşısına geçtim. Ağlamaktan koyulaşmış kahverengi gözler, kabarmış siyah saçlar, şişmiş kiraz rengi dudaklar ve yıpranmış kıyafetli 19 yaşındaki kızla bakışıyordum. Kendisi ile barışık olamayan benimle.

6 saat önce...

"Sence de babam bu duruma kızmış mıdır anne?"

"Hayır Nisa. Babanın böyle biri olmadığını unutuyorsun."

"Yine de geç kaldık, geçen seferde geç kalmıştık."

Annem sanki küçük bir kız çocuğuymuşum gibi yanıma yaklaştı ve saçıma küçük bir öpücük bıraktı. Bu konuda hassas olduğumu biliyordu.

"Baban, bizim ona olan sevgimizi bildikçe geç kalmamızı sorun etmeyecektir."

Babamın yanına her zaman giderdik. Ve o günlerden biriydi işte. Sadece biraz daha geç kalmak istemiyordum.  Odama geçtim ve babam için hazırladığım şeyi aldım. Artık gitmememiz için bir sebep yoktu.

"Çıkalım mı artık?"

"Kesinlikle evet."

Arabamız yoktu. Aslına bakarsanız üst üste biriken borçlarımızı ve yeni aldığımız küçük evimizin borçlarını ödeyebilmek için satmak zorunda kalmıştık. Zaten yeterince para edebilecek bir arabamız yoktu. Yinede sattığımız para gayet menkul bir fiyattı. Ayrıca bizim cebimize de para geçmişti.

Çağırdığımız taksi gelince montumu çıkardım ve taksiye öyle bindim. Maalesef babam bizden uzaktaydı. Ona ulaşımımız yaklaşık bir saati buluyordu. Bu bir saat boyunca taksinin içinde sıcaktan boğulmak istemezdim.

Annem bugün terzi dükkanını kapatmıştı. Normal şartlarda çarşamba günleri annemin yoğun bir müşteri akınının olduğu bir gündü. Annemle benim için para kazanmak maalesef hayattaki tek gayemiz olabilirdi. Çünkü yaşamak istiyorsak lanet olsun ki paraya ihtiyacımız vardı.

Yavaş yavaş gideceğimiz yere yaklaşıyorduk. Babamın yanına gitmeyeli bir aydan fazla oluyordu ve onu özlemiştim. Onunla konuşmayı, içimi dökmeyi hiçbir şeye değişemezdim. Taksi durunca parasını ödeyip çıktık ve annemle beraber yürümeye başladık. Yavaş yavaş babamın yanına yaklaşıyorduk. Yaklaştıkça içimdeki hüzün artıyor napıcağımı bilemiyordum.

Evet artık gelmiştik.

Babamın mezarına.

"Merhaba baba. Bu sever sana papatya getirdim."

Oylarsanız sevinirim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oylarsanız sevinirim.

Yarım Kalan Şarap Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin