0.3

216 151 7
                                    

🎼 Kreş - Yarım Kalan Şarap

Ağlamalarım hıçkırıklara dönerken yavaşça ayağa kalktım. Burda öylece bekliyecek miydim bilmiyordum. Gerçi ben ne biliyordum ki?

Aniden ağzımdan bir çığlık firar etmişti. Hala tuvalete sığınıyordum. İçerisi boş ve fazla büyük olmadığından yankı yapmıştı sesim. Nedense bu hoşuma gidiyorken aklıma tuvaletin mezarlık kenarında olduğunu unuttuğum gelmişti. Bir korku salmıştı içimi. Bu seferki korkumda mezarlığın yanında çığlık atmış olmamdı. Sonuçta müslümandık görünmeyen varlıklara inanıyorduk.

Kapının önünden sesler gelince irkildim. Kalbimi sarmaya başlayan korku midemin bulanmaya başlamasında da etki ediyordu.

Biri kapının kolunu aşağı indirmeye başlıyınca napıcağımı bilemedim ve kırık ayna parçasını elime aldım.

Bu beni korur muydu ki?

Biri mi yoksa görünmeyen varlıklar mı kapıyı açıcak?

Görünmüyorsa nasıl görücem?

Yerler miydi beni?

Gerçek insansa bana bişey yapar mıydı acaba?

Gözlerim bir elimdeki ayna parçasına birde kapının olduğu bölgeye gidip geliyordu.

Beni yiyeceklerdi.

Kapı yavaşça açılınca karşımdaki yüzü görünmeyen kolları sıvanmış adamı gördüm.

Görünüyorsa görünmeyen varlıklar değildi.

İçimi korku salmaya başlamıştı. Elimdeki parçalanmış aynayı o kadar sıkıyordum ki korkudan elimi kesmeye başladığını, canımın yanmaya başladığını bile hissetmemiştim. Bir kaç adım atınca ayın ışığı camdan içeri girip vücuduna vuruyordu. Yüzü hala gözükmüyordu görünen varlığın.
Bana neler yapabileceği gözümün önünden şerit gibi geçerken kolu dikkatimi çekmişti. Daha doğrusu dirseğinden başlayıp bileğine kadar inen dikiş izi girmişti görüş açıma.

Bu, bu oydu.

"Senin ne işin var burada?"

Kurduğu cümleyi idrak edemezken ses tonunda merak ve ciddiyet kendini belli ediyordu.

"Bu sefer korkmalı mıyım?"

"Bilmem korkmalı mısın?"

Bana doğru bir adım daha atınca anlık yumruğumu daha çok sıkmıştım. Elimde ayna olduğunu unutarak.

"Yaklaşma."

Dediğimi yapmadı ve bir adım daha attı.

"Yaklaşma dedim."

Hiç bir zaman bu kadar çok kormadığıma eminim.

"Hazır diyorum mezarlığın yanındayken diyorum. Sana da bir mezar yeri mi açsak."

Napıcağımı bilemez bir şekilde dinliyordum karşımda ki serseriyi. Serseri mi demeliydim yoksa katilim olucak adam filan mı?

Bir şeyler demediğimde korktuğunu anlamıştı. Zaten konuşmadığım için değil elime ve yüzüme bakan biri çok net bir şekilde korktuğumu anlayabilirdi. Yanıma bir iki adım daha attı. Şuan dibimdeydi. Elimdeki aynayı kapıdan gelen ne olursa artık ondan korunmak için kullanmayacak mıydım ben, ne diye şimdi onun varlığını unutmuştum?

Aniden elini kaldırmasıyla irkildim. Ölmek istiyor olabilirdim ama annem, annem vardı arkamda bırakıp gideceğim. Ağlamaktan gözlerimde yaş kalmazken nefes alamamaya da başlamıştım. Boğazımı sıkacağı düşüncesi şimdiden nefesimi kesmişti bile. Soğuk kan damlalarımın aktığı elime sıcak bir el değince irkildim.

Boğazımı sıkmıyordu, elimi tutuyordu.

"Hadi sıkıyorsa yine korkmuyorum desene."

Oylarsanız sevinirim

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

Oylarsanız sevinirim.

Yarım Kalan Şarap Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang