0.2

235 156 7
                                    

🎼 Kreş - Yarım Kalan Şarap

Elimdeki şişelerle ilerliyordum. Arkamda bir serseri bırakmış olabilirdim. Belki de beni, onu o şekilde gördüğüm için ilerlerken sırtımdan vuracaktı. Ya da ne bileyim sadece senaryo kuruyordum kafamda. Vurması işime gelirdi, bu dünyayı terk etmemi sağlardı aslında ama dediğim gibi annemi yalnız bırakmaya hiç niyetim yoktu.

Arkamı dönme isteğine nedense kaşı koyamıyordum. Orada bıraktığım serseriye son kez bakmak istiyordu gözlerim. İstemsiz ve yavaşça çevirdim kafamı çeşmeye.

Gitmişti.

Ne kadar süredir yürüyorum bilmiyorum ama çeşmeyi görebiliyordum. Ne ara gitmişti ki?
Sorgulamayı boşverdim. Başımda onlarca iş yokmuş gibi bir de serseriyi düşünemezdim.

Babamın mezarlığının yanına yaklaşınca annemin olmadığını farkettim. Şahsen şaşırmamıştım doğrusu. Ne zaman buraya gelsek acıya dayanamaz çekip giderdi, beni babamın yanında yalnız bırakıp. En son bunu yaptığında bana söz vermişti. En azından beraber geri döneceğimize dair fakat tutamamıştı işte yine sözünü. Onu da anlıyordum. Bu kadar acıdan ve babamı içini dökerken neler anlattığında hissettiği duygulardan kaçmak istemesi normaldi. Yani keşke bunu beni burda bırakarak yapmasaydı.

Telefonumu çıkarıp annemin numarasını tuşladım. Telefonun açılmadığını bile anlayınca bozuk olan bu aletle bakıştım iki dakika boyunca. Tekrar denedim şansımı Allah'tan ümit kesilmezdi sonuçta. Telefonum açıldığında şükretmiştim. Ama bu seferde annemin telefonu kapalıydı.

Ee napıcaktım ben.

Babamla kısa bir vedalaşmadan sonra neden yanıma para almadığım konusunda kendimi azarladım. Annemin böyle bir şey yapacağı belliydi. Cüzdanımı nasıl almayı unuturdum ki?

Hava yavaş yavaş kararıyordu. Anneme ulaşamıyordum. Umarım daha çok geç olmadan aklına gelebilirdim. Şuan arkadaş yapmadığıma o kadar lanet okuyordum ki. Aynı zamanda arayabilecek bir akrabam olmamasına da.

Gidebilecek bir yerim yoktu daha doğrusu nasıl gideceğimi bilmiyordum. Param yoktu, otostop çeksem kimlerle karşılaşıcağımı bilmiyordum. Şuan sebepsizce Dünya' da bile olmayan babamın yanında güvende hissediyordum. Mezarlıkta ne kadar güvenli olabilirsem tabi.

Hava iyice karanlığını gösterirken oturduğum yerden kalktım. En azından bir yerlerde sabahlayabilirdim dimi. Nereye gideceğimi bilemez bir şekilde yürüyordum. İçimi korku dolmuştu bile. Hem geceydi hem de mezarlıktaydım.

Gözlerim dolmuştu yine. Kendimi durduramıyordum. Mezarlıktan çıktığımda dışarıdan eski gibi duran bir tuvalet girdi göz hapsime. En azından sapık bir adama ya da peşimden koşan köpeklere rastlamamıştım. Başıma bir şeylerin gelmemesi için oraya girmenin daha mantıklı olduğunu düşündüm. Bu kafayla ne kadar mantıklı düşünülebiliyorsa o kadar mantıkla işte.

İçeride eski bir yer tuvaleti karşıladı beni. İçerisi genişti. Musluğunun aktığından şüpheli olduğum bazı yerleri kırık lavabo karşıladı sonra beni. Üstünde de kalbim gibi paramparça olmuş bir adet asılı ayna.

Üşümeye başlamıştım. Ağlamak istemiyordum ama olduğum durumdan, yaşadığım hayattan, geçmişimden ve belirsiz geleceğimin ne olacağını düşünmekten gözlerim bana isyan ediyorlardı. Lavabonun olduğu yer tarafı kuruydu. Hırkamı çıkarıp serdim yere. Sabaha kadar ya da birileri beni bulanaş kadar ayakta dikilemezdim. Gözlerim gibi ayaklarımında isyankar olmalarını istemiyordum.

Oturduğum yerde bacaklarımı karnıma doğru çektim. Kafamın içinde dönen melodiyle gözyaşlarım yavaşça akmaya başlamıştı.
Her zamanki gibi.

Hayat acımasızsa bu benim suçum muydu? Her şeye göğüs germeye, ayakta durmaya çabalamak zorunda mıydım?

Evet.

Bu benim tercihim değildi ya da hiç birimizin, bu hepimizin kaderiydi.
Ve bu oyuna devam etmeliydim. Kaçmak bu zamana kadar işe yaramamıştı, yaramıycaktı. Üstüne gitmek zordu, daha da zorlaşıcaktı. Ama ne olursa olsun çabalamam lazımdı.

Çünkü bu keder sarmaşık gibi her tarafımı sarmalamıştı.

Kendime gelmeye başlayınca oturduğum ıslak yerden kalkıp bazı yerleri kırılmış olan aynanın karşısına geçtim. Ağlamaktan koyulaşmış kahverengi gözler, kabarmış siyah saçlar, şişmiş kiraz rengi dudaklar ve yıpranmış kıyafetli 19 yaşındaki kızla bakışıyordum. Kendisi ile barışık olamayan benimle.

  Oylarsanız sevinirim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


  Oylarsanız sevinirim.

Yarım Kalan Şarap Where stories live. Discover now