6.BÖLÜM

34 4 0
                                    

6.BÖLÜM

İçimdeki o ses, Barut'u bıçakladıktan sonra geçen o sekiz günden beri hiç duymuyor, kabus falan da görmüyordum. Ya inzivaya çekilmişti ya da içimdeki sesin yeni planları vardı. Banu ölmüştü ve Barut'un dediğine göre onu ben öldürmüştüm. Yapmadım da artık diyemiyordum çünkü sokakta koşarak uzaklaşan bir kızın karanlık gölgesi uzaktaki bi' kameraya yansımıştı. Yüzü, fiziği hiçbir şekilde belli olmuyordu ama Barutun dediğine göre kameraya yansıyan o kişinin kıyafetleri benim dolabımdaki kıyafetlerin aynısıydı. Bu bilgiyi de iki gün önce öğrenmiştim ve o günden sonra da kendimi odaya kilitlemeye karar vermiştim. Barut da bu fikrimi mantıklı bulmuştu! elli bir saattir odadan dışarı çıkmamış, camdan bile bakmamıştım. Camı da zaten artık tamamen açamıyordum, üstten odanın hava alması için çok az bir şey açılıyordu.Banyomda ayna falan da artık yoktu, Barut o gün aynayı kırdıktan sonra odada kendime zarar verebileceğim her şeyi kaldırmıştı.

Kapı iki kere tıklatıldığında yatakta uzanır vaziyette yatarken kapattığım gözlerimi hafif aralamış, kapının öbür ucundaki kişiye, "kapı açık, gelebilirsin." dedikten sonra gözlerimi tekrar kapatmıştım.

Kapı açılıp kapandıktan sonra odaya dolan sigarayla karışık odun kokusuyla kimin geldiğini anlamak zor olmamıştı.

"Bu ziyaretinizi neye borçluyuz Barut bey?"

"Öyle bi' sebebi yok. Seni görmeye geldim."

Gözümün birini açıp tek gözümle onu tepeden tırnağa süzmüştüm. üzerinde siyah balıkçı kazak, altında siyah keten pantolon ve uzun siyah bir trençkot vardı.

"sebep?" diye sorduğumda ellerini ceplerine sokarak hafif sallanmaya başlamıştı,

"Bu kadar uzun süre kapalı bir yerde kalıp sesinin çıkmaması senin gibi biri için imkansız olduğu için merak ettim. Senin ne yapacağın belli de olmuyor biliyorsun." dediğinde ona tek gözümle bakmaya son verip diğer gözümü de açarak doğrulmuştum.

"Belki de hayatımın sonuna kadar burada kalmalıyım."

Barut birkaç adımla yatağa yaklaştığında oturması için hafif yana kayarak ona yer açmıştım.

"İçindeki sesle durumlar nasıl?"

"Yani bilmiyorum. Sesini duymuyorum, kabus veya rüya da görmüyorum. Galiba o da benden sıkıldı." dediğimde hafif gülümsemişti ve onun gülümsemesiyle içime burukluk çökmüştü.

"Arkadaşın için özür dilerim, ve sana yaptıklarım içinde. Bir şeyin peşindeymişsin, o yüzden beni yanında tutmak istiyormuşsun, anahtar gibi bir şeymişim sanırım. Senin yaralandığın gün Gökalp anlattı biraz." dediğimde kaşları çatık bir şekilde gözlerime bakıyordu.

"Başka ne anlattı o çenesi düşük?" diye sorduğunda dudaklarımı bükmüştüm.

"Başka bir şey anlatmadı." Gözlerimi gözlerinde sabit tutmaya çalışarak, "Seninle ilgili kafamı karıştıran çok fazla şey var." demiştim. O da gözleriyle biliyorum demişti.

"Sen kimsin" diye sorduğumda "Sence kimim?" diyerek soruma soruyla karşılık vermişti.

Önce etrafıma sonra onun üzerindeki kıyafetlere ve en sonunda yüzündeki her bir ayrıntıya baktığımda, "Kötü biri değilsin." demiştim.

"Nereden biliyorsun?" derken yutkunmuş benim gözlerim ise balıkçı kazağının yakasına kaymıştı.

"Bana hiç zarar vermedin."

İÇİMDEKİ SUÇLUWhere stories live. Discover now