8.BÖLÜM
Boğazımı sıkan güçlü parmaklar vardı sanki, nefesim ciğerlerime yetmiyordu. Bileklerim de kelepçeler varmışçasına bileklerim acıyordu.
Bir hışımla doğrulup yataktan aşağı sarktığımda öğürmeye başlamıştım. Midem feci halde bulanıyor ve başımda felaket derecede dönüyordu. Midem boş olduğu için kusamıyordum ve boğazım da öksürmenin verdiği şiddetle acıyordu.
Acı içinde doğrulup arkama yaslandığım da odamın dört duvarını gözlerimle taramıştım. Her şey bi o kadar tanıdık olmasına rağmen bi o kadar da yabancıydı.
Ayağa kalkıp lavaboya gittiğim de yüzüme dört kere soğuk su çarpmış yüzümü kurulamadan da başımı kaldırarak aynadaki yansımama bakmıştım. Yanaklarım içe çökmüştü, gözlerimin altında da koyu halkalar oluşmuştu. Ölüden bir farkım yoktu, ölüye benziyordum.
Odaya geçip üzerimi değiştirdikten sonra odadan çıkarak aşağı inmiştim. Asumanın mutfaktaki tıkırtıları haricinde ev epeyce sessizdi. Mutfağa geçip hazırlanmış kahvaltı masasına oturduğum da arkama yaslanmıştım.
Kahvaltı sofrası tek kişilikti.
"Barut yok mu Asuman?"
"Kendisi erkenden çıktı Asena hanım. İzninizle..." diyerek mutfaktan çıkmıştı.
Tabağıma birkaç bir şey koyup yemeğe başladığım da enseme doğru ürperti girmişti. Ağzımdakini zorla yutup arkamda kalan bahçe kapısına başımı çevirerek bakmıştım. Ne bekliyordum bilmiyorum ama korumaları görmek moralimi bozmuştu.
Kahvaltımı bitirip mutfak kapısından bahçeye çıktığım da Onur'a kötü bir bakış atmıştım. Beni kameralarla takip ettiği yetmiyormuş gibi birde Barut'a beni şikayet etmişti. Ona karşı aşırı mimlenmiştim.
Havuza doğru ilerlediğim de bile Onur'a olan bakışlarımı gözlerinden çekmemiştim ve Onur'un tek yaptığı ise bana gülümsemek olmuştu. Ona yapacaklarımdan korkuyordu sanırım.
Onur'un yanına başka bir koruma geldiğinde sol elinde tuttuğu bir cihazı ona uzatmıştı. Ama benim dikkatimi çeken Onur'a verdiği cihaz değil, korumanın sol bileğinde ki çelik saat olmuştu. Ben bu saati bir yerde görmüştüm.
أنت تقرأ
İÇİMDEKİ SUÇLU
غموض / الإثارة"Yarın sevgilinin cenazesi var, senin de orada bulunman gerekiyor." "Öldürdüğüm birinin cenazesine mi gideceğim?" "Sana yardım edeceğim." "Arkamda bıraktığım cesetleri saklayarak mı?" "seni iyileştirerek."
