Küçük Bir Tesadüf

282 67 391
                                    

"Hayat tesadüflerle doludur. Fakat o tesadüfler her zaman iyi gelmezdi."

Gözlerini açar açmaz karanlık ve karanlığın sessiz çığlığını delen garip bir ses onu kucakladı. Etrafa korkakça baktı. O an camın açıldığını fark etti. Engeli olduğu için çok zorlanacaktı ama camı kapatmalıydı. Aksi takdirde gördüğü şeylerin odasına gireceğini düşünüyordu.

Tekerlekli sandalyesini iyice yatağa yaklaştırdı, zorla da olsa vücudunu sandalyeye bıraktı. Ardından yatakta kalan bacaklarını da yavaş ve dikkatli bir şekilde tutup sandalyedeki yerlerine bıraktı. Camın önündeki gözlüğünü taktı ve camı kapattı. Yakın zamanda arkadaşını kaybetmişti.

Yıllarca hayatı yüzünden kimse onun yanında olmazken, sadece bir kişi vardı yanında. Onu yadırgamayan, küçümsemeyen... Belemir. Lisede aynı sınıftalardı, bu da tanışmalarına vesile oldu.

Camı kapatıp odasından çıktı. Yıllar sonra ilk kez uzattığı saçları, onu sinir etmeye başlamıştı. Durmadan etrafa savruluyordu. Normalde olsa hoşuna giderdi, ama gece gece sinirleri zaten bozuktu.

Lavaboya gidip abdest aldı. Oradan çıkıp mutfağa gitti ve kendisine atıştırmalık bir şeyler ile kahve aldı. Son olarak her şeyi tepsiye ve tepsiyi de bacaklarının üzerine koyup dikkatlice tekrardan odasına gitti.

Ezanın okunmasına neredeyse iki saat vardı. Belemir öldüğünden beri kendini iyice dinine adamış hâlde bulmuştu. Her gün beş vakit namazını kılıyor, Kuran-ı Kerim'den birkaç sayfa okuyordu. Yine aynı rutinini yapmadan önce hazırladığı şeyleri yedi. Yediklerini mutfağa götürüp tezgaha bıraktı. Makineye dizemiyordu, o kadar fazla eğilmesi yasaktı.

Odasına döndü. Kendisinin hazırlamış olduğu ders programına baktı. Yazılım dersleri ağırlıklıydı. Hemen başladı çalışmaya.

Ezan okunana kadar sadece bir kez, on dakikalık mola vermesi yetmişti. Otuz dakika çalışıp, on dakika mola veriyordu. Onun için en iyi metod buydu.

Ezan okundu, namazını kıldı. Üniversiteye gitmek için üzerini değiştirdi ve evinden çıktı. Bugünkü dersleri geç başlıyordu ama kampüste olmak ona iyi geldiği için bazenleri erkenden kampüse gidiyordu.

Belemir öldüğünden beri hiç iyi bir piskolojiye sahip değildi.

Engeli geçiciydi, bunu öğrenmişti. Fakat buna rağmen mutlu olamıyordu. Çabalaması gerekiyordu fakat gücü yoktu. İçinden cümleler, satırlar geçirmeye başladı. Etrafa söyleyemediğini kendine söylüyordu

Benim bir gün engelim bitecek. Bu mâhkumluk sona erecek. Peki kalbimdeki engel? O ne zaman bitecek? Soruyu değiştireyim. Bitecek mi? Bu azap son bulacak mı?

Belemir'im gitti. Kimsem yok. Ne bir arkadaşım, ne bir ailem yok. Hiçbir şeyim yok. Bir gün geçecek mi bu çile? Yıllarca Belemir'den başka tek bir kişiyi sevdim. Aşık oldum. Unutamadım.

Çocukluğumun ve ergenliğimin çoğu zamanını onu severek geçirdim, acı çektim onun yüzünden. Onu unuttum sonunda. Şimdi? Şimdi ne olacak? Belemir'i de unutabilecek miyim?

Cümleler aklından bir bir giderken çok büyük bir rüzgar onu esir aldı ve yanına bir çocuk yaklaştı. Az önceki rüzgarın nereden geldiğini anlamayan Elfida şaşırmıştı. Çocuk Elfida'ya seslenene kadar Elfida çocuğu fark etmedi bile.

"Hey! İyi misiniz?" dedi tanımadığı ama yüzünü çok aşina bulduğu çocuk. Gerçekten yakışıklı ve güzel bir yüzü vardı. Ten rengi esmerdi ve Elfida esmer tenli insanları ayrı çekici bulurdu. Fakat şuan önemli olan bu değildi. Biliyor olmasına rağmen onu incelemeye devam etti.

Tekrar KarşılaştıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin