Kaçış

82 29 113
                                    

"Ölenle ölünmüyor derler, bu söz tamamen yanlış bana göre. Asıl ölüler, ölenin arkasında kalanlardır.”

Belemir derin bir nefes aldı, ayağa kalktı, saate baktı. Saat gece 02.02’ydi. Ardından telefonu yatağının üzerine fırlattı. Ve kendini gecenin karanlığından daha da karanlık bir karanlığa mahkum etti.

Belemir dünyaya veda ettiği an, Elfida bir ürperti hissetmişti. Belemir’in ders çalıştığını düşünerek onu aramaktan vazgeçti. Fakat sabaha kadar onun içini kavuracak olan bu duygunun nedenini her şey için çok geç olduğunda öğrenecekti...

Planını hazırlamıştı Elfida. Kalan tek şey, hazırlanıp o çocuğun okuluna gidecekti. Belemir’in uyuyacağı saat civarında okul başlıyordu bu yüzden Elfida o civarda Belemir’e mesaj attı.

Elfida
"Kuzum, iyi uykular. Ben bugün biraz geç kalkacağım haberin olsun. Çünkü dışarıda küçük bir işim var, onu halletmeye çıktım. Bir iki saate falan eve geçerim. Öptüm seni."

Mesaj Belemir’e ulaşmamıştı. Elfida bir terslik olduğunu fark etmişti. Ama yine bir şey yapmamıştı. İçindeki his onu kavururken Elfida sadece o çocuğu bulup rezil etmek istiyordu. Belemir’i çok üzmüştü.

Okula gitti, o çocuğu buldu. Tüm sınıfları çocuğun sınıfına çağırdı. Akıllı tahtaya ise içinde sadece o çocuğun olduğu bir videonun olduğu flaşı taktı. Çocuğun sırası ortadaydı. Bu yüzden işler daha da eğlenceli olacaktı.

Herkesin gözünde mükemmel olan çocuğun, ne yazık ki o mükemmel itibarı silinecekti. Çocuk sınıfa girdi. Elfida çocuğun bir kıza zorla yaklaşmaya çalıştığı videoyu başlattı. O sırada çocuk çoktan sırasına geçmişti. Çocuk tahtaya baktı. Çoktan fısıltılar yükselmeye başlamıştı.

“Oha, Eren bu.”

“Gerçekten bu kadarını da yapmazsın karaktersiz...”

“Zaten Eren’i hiç sevmemiştim.” Kesin öyledir, diye geçirdi içinden Elfida. Herkes öyle derdi çünkü.

“Pis karaktersiz. Allah belanı versin.”

“O kız ne haldedir şimdi... Şerefsiz Eren!”

“Eren ve kimsenin inanmadığı ama Eren’in hergün yaptığı karaktersizlik.”

Bi’ kız kendi kendine söylemişti bu cümleyi. Elfida kızın yanına gitti, bu cümleyi sesli söylemesini istedi. Kızın hoşuna gitmiş olacak ki Elfida’nın dediğini yaptı.

“Arkadaşlar... Hepiniz tanırsınız beni. Adım Ervin. Ama siz bana hep ‘Eren’e İftira Atan Kız’ veya ‘Eren’in İlgisini Çekmeye Çalışan Kız’ dersiniz. Hani hepiniz bayılıyordu Eren’e? Hiçbiriniz dilinden düşürmüyordu!” Eren’i hiç sevmediğini söyleyen kıza döndü. Onunla birlikte Elfida da dahil herkes o kıza baktı. İnsanların aşağılayıcı bakışları kızın üzerinde yoğunlaşmıştı.

“Ah Sude... Ne kadar aptalsın! Herkes senin bu aptalın peşinde dolandığına şahit! Eren’i hiç sevmemişmiş...” yapmacık bir kahkaha attı. Sude’den daha uzundu ve hem mecazi hem de gerçek anlamda ona üstten üstten bakış attı. Sude bunu haketmişti.

“Eren’e dediğin şeyler? Eren’e attığın mesajlar? Kuzu, Eren o mesajları falan herkese söyledi, bilmeyen yok! Bari burada bu hâle düşürmeseydin kendini...” ezikler gibi baktı ve devam etti. “Yazık. Acıyorum sana! Her şeyin ortada olmasına rağmen inatla yalanlıyorsun. Gerçekten çok yazık. “ Ardından gidip flaşı aldı ve Elfida’nın yanına geri döndü.

Tekrar KarşılaştıkKde žijí příběhy. Začni objevovat