19. BÖLÜM ''SIFIR''

252 26 6
                                    

Dünya sizin nazarınızda değerini yitirince, kaybedecek hiç bir şeyinizin olmadığını fark etmeye başlıyorsunuz.

Sevdikleriniz, yaşam alanınız hatta hayatınız bile artık sizin için 'Sıfır' hükmündedir. Bir nevi hayata tutunacak bir dalınız kalmamıştır. İster bütün imkânlara sahip olun ister sınırlı sayıda imkânınız olsun. Ne olursa olsun bu 'Sıfır' meselesi kişinin hayata bakış açısıyla paralel bir şekilde ilerleyen bir durumdur.

Hayatımız, elimizde tuttuğumuz cihazlardan ibaret değildi. İnsan, yaptığı paylaşımlarla hayatının yolunda gittiğini gösterebilir ki, zaten çoğumuz hayatımızın güzel yanlarını göstermek istiyorduk. Ama o kişinin bâtınına, içine baktığınızda sıfırlandığını görürsünüz. Hayatta lezzet alacağı hiç bir şey kalmamıştır. Elbette anlık sevinçler, lezzetler oluyordu ama sonra ?

Hangisi devam ediyordu ?

Hamlet demiş ya;

'Benden benim için pek değeri olmayan yaşamımdan başka bir şey alamazsınız.'

İşte hayatın sıfırlanması ve anlık sevinçler, lezzetler bittikten sonra gelen hissiyat tam olarak böyle oluyordu sanırım.

Tıpkı benim hissettiğim gibi.

Aden, şehir meselesini ilk defa açtığında ki, bu imam nikâhından sonraydı. Efser'in benim nazarımda sıfıra düştüğünü o anda fark etmiştim. Onun veya benim yaşadığımız şehirden vazgeçmemiz gerekiyordu evlenmemiz için. Ya Aden Efserli olacaktı ya da ben Evsatlı olacaktım. Toplama kampına götürülmeseydim belki bunu kolay kolay kabul etmezdim. Çünkü doğup büyüdüğüm, abimle, ailemle anılarımın olduğu şehire veda edecektim ve bir daha oranın bir vatandaşı olamayacaktım.

Bunları düşününce insan biraz üzülüyordu ama her ne kadar artık oralı olamasam da hatıralarım hep benimleydi. Bu yüzden yaşadığı şehirden vazgeçen ben olmuştum. Artık Efser'e ait bütün geçmişim silinmişti. Hayata yeniden başlıyor gibiydim. Neyse ki hesabımda olan parayı Evsat'a geldiğimiz zaman burada bir hesap açarak ona aktarmıştım. Derin de aynı şekilde yapmıştı. O yüzden sanırım hayata bir sıfır önde başlıyordum.

Aslında yaşadıklarımı gözden geçirdiğimde bu vazgeçme olayı o kadar da abartılacak bir durum olarak gelmiyordu gözüme.

Kaçırılmıştım, evlenmiştim ve abim yaşıyordu.

Onun öldüğünü düşünmemiştim fakat yaşadığını da düşünmemiştim. O aklıma geldiğinde başka işlerle meşgul oluyordum çoğunlukla.

Siması tekrar aklıma geldi. Öncelikle çok değişmişti. Sakalı en son gördüğümden daha uzundu. Yaklaşık yedi-sekiz santim uzatmıştı. Saçları klasik kısa saç modelindeydi. Kirpikleri çok yakından görmememe rağmen hâlâ uzundu. Ayrıca en çok şaşırdığım şey yüzünün daha fazla beyaz olmasaydı. Aden de olan beyazlığı onda da görmüştüm. Sanırım değişmeyen tek şey gözleriydi. Biri ela biri kahverengiydi.

Abimle birbirimizi ilk gördüğümüzde donakalmıştık. O da ismimi telaffuz edince Aden ve ailesi de şaşırmıştı. Ancak Yiğit Ali nikâh memurunu daha fazla bekletmememiz için bize seslendiğinde kendimize gelmiştik. Hiç bir şey söylemeden oturma odasına geçip sandalyeye oturmuştum.

Aden yanıma oturduktan sonra kulağıma eğilip tarihi erteleyebileceğimizi söylediğinde itiraz etmiştim. Ertelememiz için bir sebep yoktu. O da teslimiyetle kabul etmişti. Ne ara evet demiştim, ne ara memur gitmişti, ne ara oturma odasını toplamıştılar hiç birini hatırlamıyorum.

DİLÂZÜRDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin