Mint Saçlı

129 13 4
                                    

"Bu sicil ne böyle dalyarak sahte kimlik bulundurma,kadın pazarlama ve kaçakçılığı,kapkaçılık,uyuşturucı bulundurma ve satma... "

"Valla komiserim yaptık bir hata düştük şeytan yoluna,sen adamlık yapda sal bizi gidelim."

"Ben adamlara adamlık gösteririm Garam."

Böylesine afilli bir sözün sonunda,adamların evinde ve apartmanda bulduğumuz kemerlerin hepsini Namjoon'a vermesi için gönderdiğim Jungkook geldi odaya,göz göze gelince baş selamı verip yanıma geldi.

"Ee Garam Bey illa biz mi bulalım yoksa bize anlatacakların var mı?"

"Bi' düşüneyim var mı anlatacağım birşey."

Garam elini kirli sakalında dolaştırdı bir süre zihninde bazı şeyleri tartıyor,değerlendirip,söylemeye değer olup olmadığı hakkında kendi içide savaşıyor gibiydi.Bu suskunluk canımı sıkmıştı ve birden ayağa kalkıp iki elimi masaya vurmuştum sert bir biçimde.

"Anlatıcaksan anlat artık sabaha kadar seni mi bekleyelim."

"Dur bi' komiserim acele işe şeytan karışırmış."

"Tabi bekleyelim prenses,tek işim sensin ya zaten."

Bariz bir şeklilde kinayeli çıkan sesim karşımdaki kalıplı adamın istifini hiçbir şekilde bozmamış aksine düşünmeye devam etmesine sebep olmuştu.

"Dört gün önceydi sanırım,üç gün mü yoksa hayır hayır dört gün önceydi eve gidiyorduk Chan ile yanımızda da kadınlar vardı iki tane.Saat... saat şeydi bi' dakika komiserim."

Adam duraksamış baş parmaklarını anlında birleştirmişti.

"Saat'e bakmadım ama geçti belki iki belki üçdü binaya girdik kafamızda biraz güzeldi yani ama ben dayanıklıyımdır,Chan sızmıştı çoktan ama ben ayıktım,sesler gelmeye başladı alt kattan inmeye kalkıştım ama yanımdaki Rus kadın izin vermedi başta, sesler artınca Chan'a Ben aşağıya iniyorum demiştim beni duydu mu bilmiyorum ama gittim ben.Aşağısı zifiri karanlıktı tabi telefonun feneri sayesinde indim kapı zaten hafif aralıktı sessizce biraz daha ittim birisi vardı..."

Tekrardan durdu biraz daha düşündü ve devam etti.

"Arkası dönük olduğundan fazla görmedim ama yeşil hayır zümrüt yok yok şey işte ya komiserim siz söyleyin adını saçları çok güzel bir renkti."

"Nasıldı saçları?"

"Yeşil ama açık baya açık bir yeşil o kadar açık ki maviye çalıyo hatta."

"Mint yeşili mi?" diye atıldı Jungkook,Adam elini şıklattı ve işaret parmağıyla Jungkook'u gösterdi.

"Hay ağızını öpeyim komiserim evet evet mint yeşiliydi saçları,sadece uçlarını gördüm elindeki torbayı yere attı ardından beni fark etti bedenini tam çevirmeden göz ucuyla baktı sadece bana hiçbir şey demedi işine devam etti,bende torbayı görünce çokda takmadım aslında geri yukarı çıktım."

"Emin misin yukarı çıktığına?"

"Valla komiserim çekip gittim yukarı,ne yapayım daha orada?"

"Ne bileyim belki yardım felan etmişsindir torbayı taşımasına."

"Yok komiserim yukarı çıktım ben."

"Şahidin var mı?"

"Chris var ona sorun."

"Ayık değildi dedin az önce."

"Valla komiserim iki gözüm iki çeşme aksın,şurdan şuraya yürümek nasip olması-"

heaven and back [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin