Cinayet Büro'nun İncisi

160 12 8
                                    

"N'oldu komiser? Beklemiyor muydun beni?" Arsızca sırıtarak aramızdaki mesafeyi sert adımlarıyla kapatıyordu,karşımdaki caninin artık yüzüne bile bakmak istmezken başımı eğmiş, keyifle kurduğu cümleleri dinliyordum.

"Karakoldan nasıl çıktığımı düşünüyorsun sanırım,değil mi?" Yanıma gelmiş baş ve işaret parmaklarının da yardımıyla çenemi sıkıca kavrayıp kendisine bakmamı sağlamıştı.

"Hemen merakını gidereyim sevgilim." Elleri hala çenemdeyken devam etti.
"Çok zor olmadı sadece biraz elim ağrıyor o kadar,Namjoon kasın hakkını veriyor cidden."

Anında bakışlarımın rengi değişmiş bütün nefreti gözlerimi vermiştim,ellerinden kurtulup kendimi bir kaç adım geriye attım.

"Seni orospu ne yaptın lan Namjoon'a?"
Sinirle tekrar yaklaşıp iki yakasından tuttuğum gibi olduğu yerde sarstım  bedenini.

"Sence o cüssede birine zarar vermek mümkün mü? Neredeyse ben dayak yiyordum hatta." demişti.

Öfkeyle tuttuğum yakasını bıraktım,bu hareketim geriye doğru sendelemesine neden olmuştu.

"Keşke bir güzel elden geçirseymiş seni."

İstifini bozmadan geri aynı arsızlığıyla bana dönüp "İstersen sen geçir beni,elden."

"Siktir git yavşak herif."

Gözleri hala bedenimde volta atarken az ötemde duran sandık tarzı kapalı kutulardan birine oturup sigaramı yaktım,ne de olsa Namjoon ve bürodakiler çoktan Yoongi'nin kaçtığını fark etmişlerdir.

Kendi kendimi rahatlattıktan sonra kıyafetlerinde birden fazla kişinin kanını taşıyan,mint saçlarına bile kan sıçramış bu adam yanıma gelerek hala keyfi çakır bir halde yanıma oturdu cebinden çıkarttığı paketinden yeni dal alıp tutuşturdu.Sigara dumanlarımız birbirine karışırken birden sol yanımda hissettiğim ağırlık ile başımı o yöne çevirmiş ve kafasını omuzuma yaslamış olan Yoongi ile sigaralarımızı içmeye devam ettik.Sanki bu zaman kadar işlediği cinayetleri,katlettiği insanları unutup herşeyi en başından almış gibiydik huzurlu,mutlu ve de sakindik.

Tabi bu sakinlik sigaram bitene kadardı,kalanını yere atıp ayakkabımın topuğuyla ezdim ve yerimden kalkarak Yoongi'ye döndüm.

"Bu kadar oyun yeter Yoongi,çıkar beni buradan."

Oda benim gibi sigarasını yere attı henüz tam olarak söndürmeden yanıma adımladı ve iki elini omuzlarıma koyarak;

"Sana yapman gerekeni söyledim,çıkışın anahtarı sende." dedi.Sinirle ellerini omuzlarımdan itip saçımı geriye doğru yatırıdm.

İstediğini ona vermeyecektim asla,aciz bir şekilde ona boyun eğip daha sonrasında kimseye Jimin katille yattı dedirtmezdim,en azından bunu kendime yediremezdim.

Çok geçmeden aklıma gelen fikir ile ceplerimi yokladım,telefonu çıkartıp karakolu arayacağım sırada Yoongi benden önce davranmış elimdeki telefonu çekip almıştı.

"Mızıkçılık yok komiser,oyunu kurallarına göre oynamalıyız."

Hışımla olduğum yerden bana azgınca sırıtan adamın üzerine yürürüken ani refleks ile sol elinde tuttuğu telefonu kolunu kaldırarak almamı engellemişti ki onu hızlıca sert zemine itip dengesini kaybetmesini sağlarken tekrardan telefonum benim elime geçmişti,henüz yerinden doğrulmamışken telefon ile beraber hızla odalardan birine girdim kapıyı üzerime kapatıp sırtımı kapıya dayadım,en azından bir süre vakit kazanabilirdim.

Tabi çok geçmeden Yoongi kapımı yumrukluyordu bile.

"Aç şu kapıyı Park! İçeri giremeyeceğimi mi sanıyorsun?"

heaven and back [yoonmin]Where stories live. Discover now