Ayıp Yatakta Olur

93 8 2
                                    

"Bizi burada tutmaya hakkınız yok sizin,ne sanıyorsunuz kendinizi?"

Yakınımdan gelen soruyla arkamı dönmüş genç erkeğin yanına gelerek gözlerimi gözlerine dikmiştim.

"Busan emniyet cinayet büro Park Jimin." dedim "Başka sorusu olan ya da başka soru sormaya götü yiyen var mı aranızda?" kimseden ses seda çıkmayınca keyfile gülümsedim.

"Bende öyle düşünüyordum zaten."

Silahımı geri belime yerleştirip,Namjoon'a döndüm sessizce kulağına yaklaşarak;

"Aradığımız adam burada." yüzündeki şaşkın ifadesiyle bana dönüp suratıma kısa bir bakış attı.

"Sen nereden biliyorsun?"

"Uzun hikaye ama o burada,kapıları kontrol et Aera'yı da ara gelsin oda kapıda dur sadece o gelince içeri al." anladığına dair kafasını sallayıp yanımdan ayrıldı ve ortada duran kalabalığa attı kendini.

Herkesin boş bakışları üzerimdeyken açıklma yapma gereği duyup kalabalığın beni görebileceği bir masanın üzerine çıktım.

"Herkes kapı tarafından uzaklaşıcak şekilde sahne tarafına doğru gelsin sıraya dizilsin."

Çıktığım masadan inmek üzereyken sadece sesi duyulan densiz herifin lafıyla geri masaya çıkmış sesin geldiği tarafa bakmaya çalışıyordum.

"Çocuk muyuz lan ne sıraya dizilmesi."

"GELMİM BEN ORAYA ÜMÜĞÜNÜ SIKARIM PEZEVENK,GEÇİN LAN SİZDE SIRAYA."

Bu sefer masanın üstünden atlayarak koltuğa geçtim ve kalabalığın sıraya geçmesini izledim o sırada arka cebimde duran telefonumdan gelen bildirimler odağımı bozmuştu,telefonu çıkardım cebimden.

Bilinmeyen bir numaradan 2 okunmamış mesajınız var.

"Hiç yakışıyor mu sana böyle laflar?"

"Çok ayıp."

"ULAN SİKERİM SENİ HEM AYIP YATAKTA OLUR!"

Aniden çıkan sesim etraftakilerin dikkatini çekmiş garip gözlerle bana bakmalarına neden olmuştu durumu toparlamak için hafifçe boğazımı temziledim. "Geçin sıraya çabuk,hızlanın."

Sıraya geçmek için birbirine iten insanlar arada ufak tartışmalara,ses yükselmelerine sebep oluyordu.Hiçkimse böyle bir olay beklemediği için kimisi telaşlı kimisi sadece kafa dağıtmak için gelmiş olsada bilmeden kendilerini belli bellirsiz bir olaya sürüklemişdi ne de olsa bugün buraya gelmeleri kendi tercihleriydi her tercih belirsizlikleride beraberinde getirirdi buraya iki bardak viski içip gidecek olan adamlarda,tek gecelik ilişki yaşayıp siktir olup gideceklerde hepsi buradaydı fakat bunların hepsi önemsizdi önemli olan tek şey;oda buradaydı.

Kalabalık sıraya dizilmiş öylece göz atıyorlardı etrafa,yerimden doğrulup sıranın en başına yürüdüm ağır ağır o sırada da Aera gelmiş yanımda oda yürüyordu.

"Namjoon adamın burada olduğunu söyledi,nerden biliyorsun?"

"Sezgi,sadece sezgi."

"Anlıyorum,bu arada robot resim çıktı."

Aera önce giydiği kalem eteğini eliyle düzletip sonrasında ceketinden telefonunu çıkardı ve resimi bana doğrulttu.

Düşündüğümden daha genç olan bu adam mint yeşilinin en açık tonunda saçları,fındık burun diyebileceğimiz kadar ufak burunlu,gözlerinin küçüklüğünden belli olmasada siyah irisili ve güzel şekilli dudaklara sahip biriydi eğer resimi bana bütün cinayetler işlenmeden önce gösterselerdi asla inanmaz hatta karşımdakinin deli olduğunu söylerdim nasıl böylesine hoş bir dış görünüşe sahip olan bu adam onca cinayeti ve normal şartlarda sapık diye adlandırdığımız insanlar kadar rahatsız edici mesajlar atabilirdi? Amacı neydi?

"Namjoon gönderdiğim adamlar çıksın."

"Anlaşıldı."

"Henüz parasını vermeyenler var ama kimse gidemez."

"Parası neyse ben ödüyorum."

Kendimden emin biçimde çıkan sesim Frenk'in azda olsa sitemli sesini ve görünüşünü rahatlatmış olucakdı,bende asıl işime devam ettim.Herkesi teker teker süzüyor arada resime bakma ihtiyacı duyuyordum,alakası olmayanları ve kadınları gönderip en azından işimin biraz daha hafiflemesini sağlıyordum.İçerideki sıra sanki sonsuza kadar devam ediyormuş gibiydi hiç kimse benzemiyor bazen gözlerini andıran adamların saçlarıda ya siyah ya da kumral çıkıyordu.Bu durum yarım saat kadar sürmüştü ki önüne geldiğimiz bir adam siyah kapüşonunu çekmiş başını ayakkabısına dikmişti,parmak uçlarımla çenesinden kavrayıp başının dikleşmesini bana bakmasını sağlamıştım başını kaldırdığımda çarpık bi' gülüş karşıladı beni.

"Sırıtma lan."

Lafımı bitiridğim an sanki ortamda bir tür espri dönmüşte ona deliler gibi gülmeye başlamıştı.Aera bana anlamsızca bakınca karşımda salakça gülmeye devam eden adamın suratına yalandan tokat atıyormuş gibi vurdum gülme sesi şiddetlendi bu gülüşler içerisinde biraz arszılık biraz da kinaye barındıran türdendi.

"Kendine gel polis var karşında senin."

Aera'nın sert ve otoriter çıkan sesine karşılık karşımdaki adam istifini bile bozmadan gülüşlerine devam etti.

"KES SESİNİ SİKERİM BELANI."

Çok kısa -hatta belki bir saliseliğine- bir süre gülmeyi bırakıp baştan aşağı bedenimi süzdü ve aynı tonda gülmeye devam etti,artık katlanamadığımı anladığım zaman kafasını kapattığı kapüşonu hışımla çektim ve yüzünün tamamını,saçını gözler önüne serdim.

Tanrım! bu adam bizim aradaığımız kişiydi saçları olsun,çehresi herşey birbirleriyle uyuyor yapboz parçaları yerlerine oturuyordu,aniden ses kesilmiş etraf ölüm sessizliğiyle boğulmuştu.

"Sonunda Park Jimin."

Ağır içki kokusu yanına geldiğimizden beri yüzümüze vuruyorudu,içkinin de etkisiyle boğuk çıkan sesi bedenimi kaskatı kesmişti ellerim sanki buz dolu kovalara batırılmış gibi soğuk kesti,varlığını unuttuğum baş ağrısı tekrardan kendisini belli etmişti,tahmin ettiğim asla böyle değildi...böyle olmamalıydı.

Aera benden ses çıkmayınca önümüzdeki adamı kelepçelemiş dış kapıya doğru götürüyordu,olduğum yerde kalmış etrafa bakıyor ama sadece bakıyordum hiçbirşey göremiyordum.

"Herkes dağılsın."

Sesim ortamda yok olmuşçasına varlığını hiç hissettirmedi kendi kurduğum cümleyi ancak ben duyabilimiştim,kendimi biraz daha toparlayıp tekrarladım.

"HERKES DAĞILSIN."

Mekanın en ücra köşesine kadar giden sesim etraftakileri harekete geçirmiş,ortamı boşaltmalarını sağlamıştı.

"Hadi Jimin gel gidiyoruz bizde."

Namjoon'un ne zaman yanıma geldiğinin bile farkında değildim algım yok olmuştu sanki,sadece konuşmasıyla bu hale geldiysem durumum çok fenaydı.Koluma giren Namjoon ile Aera'yı takip ederek bizde araca yürüdük.

"Hey! Para n'olucak?"

Arkamzıdan seslenen Frenk ile ikimizde arkamzıa döndük.

"Hesap numaranı at bana yollarım parayı."

"Öyle olsun bakalım, iyi geceler."

Cevap vermeden oradan ayrıldık sadece uyuyup herşeyi unutmak istiyordum bir süre.

heaven and back [yoonmin]Where stories live. Discover now