14.Bölüm

122K 2.4K 868
                                    


Yatağımda uzanmış doğan güneşi seyrederken sırıtıyordum çünkü dün Kanıt ile sevişmiştim. İlk defa olmasına rağmen bu kadar güzel hissettirmesi olağanüstüydü.

Allık allık gülerken yastığımın altına koyduğum telefonum titredi.

Kanıt: Uyandın mı?

Siz: Evet.

Günaydın :)

Kanıt: Güzel

Şimdi prenses yatağından kalkıp hazırlanıyorsun

Beş dakikaya seni kapıda hazır bekliyorum :)

Yataktan doğrulup dağınık saçlarımı geriye attım.

Siz: Neden?

Kanıt: Anlarsın güzelim hızlı ol

Yürüye biliyor musun?

Sorduğu soruya anlamsızca baktım.

Siz: Yürümemem mi gerekiyordu?

Kanıt: E yani .d

Esnediğim sırada yaptığı imayı çaktığımda ağzım öylece açık kaldı. Ne kadar terbiyesiz bir adamdı bu!

Siz: Yüyorum

Yürüyorum*

Kanıt: Yürüyemeyeceğin zamanlarda gelecek

Siz: Çok arsızsın!

Mesajı gönderip yataktan çıktım. Adımımı attığım an kasıklarıma saplanan acıyla birlikte olduğum yerde kalakaldım. Acıdan nefesim kesilmişti adeta. Elimdeki telefon titredi tekrar.

Kanıt: Kapıdayım.

Siktir! Ben ne yapacağım şimdi. Acıdan yüzüm buruştu. Zorlukla bir adım daha attım be bu seferki acı öncekine göre daha azdı. Belkide biraz yürürsem geçerdi.

Bunu kanıt'a belli etmemem gerekiyordu. Adama yürüyebiliyorum dedim ama tek bir adım bile atamıyordum şimdi.

Beni mahvetmişti!

Zorlukla yürüyüp banyoya girdim. Telefonu odamda bırkmıştım ve mesajına cevap dahi verememiştim. Acilen bu acıdan kurtulmam gerekiyordu aksi taktirde çok büyük rezil olacaktım.

Suyun altına girdiğimde vücudum rahatladı ve kaslarım gevşedi. Bacak aramdaki sızı azaldığında bornoza sarılarak odama geçtim.

Dolaptan bulduğum siyah belden açılan kalın askılı elbisemi üzerime geçirdim. Eğilirken biraz canım acısada aldırmadan hızlıca saçlarımı kurutup ensemde dağınık bir topuz yaptım. Yüzüme makyaj niyetine sadece allık ve maskara sürüp telefonumu alarak odadan çıktım.

Nereye gidecektik?

Kapı çaldığında biraz hızlı yürüyerek yüzümü sabit tutmaya özen gösterdim ve portmantodan çantamı alarak kapıyı açtım.

Kanıt beni kısaca süzdü. "Her kadın gibi en az 2 saat bekleteceğini düşünmüştüm."

Gülerek arkamdan kapıyı kapattım ve gülümsedim. "Beni o kadınlarla bir tutman senin hatan."

Belimden tutarak beni kendine çekti ve yanağımdan öptü. "Hadi bakalım." Merdivenlere yöneldiğimizde aniden saplanan acıyla kedi mırlaması gibi inledim ama Kanıt bunu duyarak durdu ve yüzüme baktı.

Ben utançtan kıpkırmızı olarak çaresizce ona bakarken o sırıttı.

"İyi bir yalancı değilsin."

"Ben..."

Kanıt konuşmama izin vermeden beni aniden kucağına aldı. Ben şaşkınlıkla ona bakarken o hiç zorlanmadan sırıtarak merdivenleri inmeye başladı. Dışarıya çıktığımız gibi sitenin pencerelerine baktım ama neyseki kimse yoktu. Komşuların gözünde site sahibini baştan çıkaran biri olarak anılmak istemiyordum. Her ne kadar öyle olsa da. İkimizin bilmesi yeterdi.

Düşüncelerimi anlamış gibi "onlar sikimde bile değil. Siteyi boşalttırma bana."

Omuzuna vurdum hafifçe. "Düzgün konuş!"

"Dedi 'daha hızlı sürt!' Diyen kadın."

Utançtan gözlerimi kaçırdım ama Kanıt besbelli gülünce çıkan melodik sesle hızla ona baktım. Hayran bakışlarımı gördüğünde kalbimi tekletecek bir şekilde göz kırptı.

Arabanın yanına ulaştığımızda beni yere indirdi ve kapımı açtı. Ben arabaya yerleşince o da kapıyı kapatarak önden dolandı ve yerine oturdu.

"Nereye gidiyoruz?"

Bugün günlerden cumaydı ve benim işte olmam gerekirken Knaıt ile birlikteydim. Dün gece patronum Fırat beyin geç geleceği bilgisini öğrenmiş olmasaydım şuan bu arabada olmazdım.

"Artık benim şirketimde çalışacaksın."

"Ne? Nasıl?"

"Fırat Tonguç'u tanıyorum." Dediğinde şaşırdım. "Ama bu aramızın kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyor."

Tanışıyorlardı ve arları kötüydü. Pekâlâ bu kadar tesadüf normal miydi?

"Senin onunla tanışman ve aranızın kötü olmasıyla benim işimin ne alakası var?"

"Onun yanında çalışmanı istemiyorum."

Koltukta yan dönerek ona baktım. "İşimi bırakıp senin şirketinde çalışmamı istiyorsun?"

Kanıt başını salladı. "Evet," dedi. "Benimde bir asistana ihtiyacım vardı."

Fırat bey çok nazik ve anlayışlı bir adamdı. Şimdi ben nasıl ona işten ayrılmak istediğimi söyleyecektim?

"Kanıt-"

"İstifa mektubunu şirkete gönderdim. Senin bir şey yapmana gerek yok."

Benim adıma her şeyi halletmişti. Bugün beni kaç kere daha şaşırtacaktı?

"Keşke biraz da benim düşüncemi dinleseydin." Dedim kırgın bir sesle.

Kanıt arabayı aniden durdurdu ve bana döndü. "Ben seviştiğim kadını düşmanımın inine gönderecek bir adam mıyım sence?"

Gözlerindeki koyuluğa bakarken başımı iki yana salladım. Kanıt üzerime eğilip yüzümü avuçları arasına aldı. "Senin için en iyisi bu olacak. Bana güven."

Gülümsedim. "Biliyorum."

"Şimdi bana bir sayı söyle bebeğim..."

**

Burada kestiğim için üzgünüm demek isterdim sködkdk

Duygularım nanay mdkdm

Oy vermeyi unutmayın yoksa diğer bölüm araba fantazisi yazmam ona göreee

Dıkşın 🔫

KANIT BEY +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin