9- İlk kez baş başa.

70.2K 2.8K 405
                                    

Sabah güneş ışığının yüzüme vurması ile gözlerimi açtım.
Bugün büyük gündü. Bugün sevdiğim adam ile ilk kez baş başa bir şeyler yapacaktık. Bunun benim için nasıl bir nimet olduğunu bilemezsiniz. Ben bile şaşırıyorum kendime.

İnsan bu kadar çok sevebilir miydi. Ben seviyordum. Kalbim onu gördüğünde adeta göğüs kafesimin yırtarcasına çarpıyordu. Ben zaten 19 yaşındayım. Çocukluk aşkım olmadı ama ilk aşkım Yusuftu. Onu gördüğüm an kalbim ve aklım bedenimi terk etmiş Yusufun olmuştu. Gönül isterdi ki Yusufta beni sevsin.

Az ile yetinmeyi öğrenmeliymiş insan. Mesela Yusuf ile vakit geçirmek hayal iken bugün onun ile gezecektim. Eskiden ayda yılda bir izne geldiğinde gördüğüm yüzünü daha sık görebiliyorum. Bu bile bana o kadar çok büyük bir nimet ki. Daha fazlasını, aşkımın karşılığını istersem açgözlü olur muydum?

Sonra kendimi boş yere umutlandırmaktan vazgeçiyorum. Uzaktan sevmeye devam ediyorum. Ben sadece yeni ünversiteye başlayacak olan küçük bir kızım onun gözünde. O ise koskoca Yüzbaşı... Benim de abim asker ve bazı şeyleri biliyorum. Kendi ile yaşıt, bakımlı, mesleğini yapan o kadar çok kadınlar var ki etraflarında... Benim kendime olan inancım tükeniyor bazen.

Ama sonra anı yaşamak geliyor içimden. Düşünmeden, üzülmeden, boş kuruntulur yapmadan. Sadece anı yaşamak. Kadere inanan birisiyim ben. Nasibim de varsa gelir belki aşkıma karşılık. Yoksa da takdiri ilahi....

Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Saat daha erkendi. Bu yüzden kısa sayılmayacak bir duş aldım. Üzerime bornoz, başımda havlu ile odama ilerledim. Saçlarımı kurutup düzleştirdim.

Daha sonra hazırlanmaya koyuldum. Dolabıma ilerledim. Hava sıcaktı. O yüzden beyaz bir askılı ve siyah kot şort giydim. Kombinimi beyaz bir konverse ile tamamlayacaktım.

Aynanın karşısına oturup günlük şeftali tonlarında makyaj yaptım. Saçlarımı düzleştirip salık bıraktım. Aynadaki aksime baktığımda güzel olduğuma kanaat getirdim.

Çantamı alıp aşağı mutfağa indiğimde saat dokuzu geçiyordu.

" Günaydın benim canım babam" diyerek babama sarılıp yanağına öpücük kondurdum. " Günaydın prensesim" diyerek karşılık verdi babam. " Günaydın sultanım " diyerek babama yaptığımın aynısını anneme tekrardan yaptım. " Günaydın güzel kızım"

Annem ve babam ile yarım saati aşkın kahvaltı edip sohbet ediyorduk. Kapının zil sesi ile " Ben bakayım" diyerek ayaklandım. Kapıyı açtığımda karşımda Yusuf belirdi.

" Günaydın " Dedim onu süzerek. Üzerine beyaz bir spor gömlek ve krem rengi pantolon giymişti. Saçları dağınık serseri bir hava katmıştı. Çok yakışıklıydı...

" Geçsene içeri. Kahvaltı yaptın mı?" diye sorma gereği duydum. " Yaptım ben erkenden Timur amcamlara selam vereyim çıkalım istersen?" dedi. " Tabi geç içeri lütfen." diyerek kenara çekildim.

Yusuf anneme ve babama selam verdikten sonra kısa bir sohbet edip hal hatır sordular. Ve vedalaştıktan sonra evden çıktık.

" Nereye gidiyoruz şimdi?" diye sorarken sesimdeki heyecanı saklayamadım.

" Gidince görürsün " diyerek arabayı çalıştırdı. Böylece yola koyulduk. Erzurum tarihi evlerini gezdik beraber. Kahkaha lar, fotoğraf çekmeler ve onun beni bilgilendirmeler... Her sorduğum soruya özenle, hiç itiraz etmeden büyük bir özenle cevaplıyordu...

" Keşke şu evlerin inşa edildiği dönemde yaşasaydım" dedim evlere bakarak. "Sanki o zamanlar daha gerçekçi, daha adil, ve gerçek bir sevgi içerisinde yaşamışlar hissi veriyor bu evler bana, sahtelikten uzak..."

Yusuf Abi ( YARI TEXTING )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin