DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ (+18)

238 168 9
                                    

21 Aralık sabahıydı. Beklenen gün gelmişti ve mutlu olmam gereken bir günde fazlasıyla gergindim. Aceleyle kahvaltı kurmaya başladım. Bu seferki doğum günüm diğerlerine nazaran farklıydı. Büyük bir parti eşliğinde kutlayacaktık. Haliyle birçok işimiz vardı. Hızlıca bir şeyler atıştırarak etrafı toparladım ve çıktım evden. Arkadaşlarım her ne kadar müsaade etmese de bende bir işin ucundan tutmak istiyordum. Arabama bindim ve güzel bir müzik açarak parti mekanına doğru yola koyuldum.

Yol boyunca elbisemi düşünüp durdum. Sırf öyle bir dönem kıyafeti giyebilmek için parti konseptini dönem kıyafetleri olarak seçmiştim. Doğum günü kızı ben olduğum için gecenin yıldızı haliyle ben olmalıydım. İki gün öncesinden elbisemi sipariş ettim. Yakınlarda bildiğim çok iyi bir terzi vardı. Kadın Azerbaycanlı ve Azerbaycan'da bu sektör aşmış durumda. Kısa süre içerisinde sıfırdan gotik orta çağ bir dönem elbisesi yapacaklardı ve kavalyem olmayacaktı. Genç yaşında dul kalmış bir düşes olarak partiye katılacaktım. Batuhan'ın kavalyem olmasını çok isterdim ama karnımda Çağatay'ın çocuğunu taşıyordum. İkimiz içinde uygun olmayacaktı.

Batuhan hastaneden kaçarcasına gittiğinden beri hiç konuşma fırsatımız olmamıştı. Arayıp sormaya çekinmiştim. Gelmesini umarak ona da doğum günü davetiyemi gönderdim. Arabayı otoparka park ederek mekâna girdim. İçimi bir anda korku sarmıştı. Daha hiçbir şey hazır değildi.  Akşam 7'ye kadar yetiştiremez isek rezil olacağım onca insana.

 Berra koşarak yanıma geldi. "Kızım sana gelme demedik mi biz? Hamilesin sen! Yoramazsın kendini." Dedi.

 "Yetişemeyeceğinizden dolayı endişeliyim." Dedim. 

Çağatay yanımızda belirerek "Korkulacak bir şey yok. Bir sürü adam tuttum, yetmiyorsa daha bir o kadar adam getiririm. Bu parti saatinden önce hazır olacak." Dedi. Cevap veremedim öylece yüzüne baktım. 

Berra "Deniz konuyu değiştirme! Yorulmaman gerek diyorum sen hâlâ parti yetişecek mi derdindesin." Dedi. 

Çağatay gülerek "Deniz'in geleceğini bildiğimden dolayı onun için bir yer ayarladım önceden. Bir de bir yardımcı kız tuttum. Deniz'in git gelini yapacak ve onu yormayacak." Dedi.

 Sadece "Teşekkür ederim ama gerek yoktu bu kadar şeye." Dedim. 

Çağatay "Senin ve bebeğimiz için her şeyi yaparım. Biliyorsun." Dedi ve başıyla selamlayarak yanımızdan uzaklaştı.

 Berra "Evet Deniz Hanım doğruca Çağatay'ın ayarladığı yere." Diyerek o da yanımdan ayrıldı. Umarım saat 7'ye kadar her şeyi halletmiş oluruz diye düşünerek etrafı izleye izleye Çağatay'ın ayarladığı yere gittim.

Konforlu, ayaklarımı uzatıp rahat edebileceğim bir koltuk ve onun tam karşısında, üzerinde ne idüğü belirsiz sağlıklı yiyeceklerle donatılmış bir masa vardı. Sabahın köründe üşenmeden onca işin arasında bir de benimle uğraşılmıştı. 

Çantamı koltuğun köşesine koyarak oturdum ve etrafımda parti yetişsin diye uğraşan bir sürü insanı izliyordum. Herkes atom karınca gibi canla başla çalışıyordu. Çantama uzandım ve içinden telefonumu çıkararak terzimi arayıp elbisenin durumunu sordum. Çok az bir işlemi kaldığını ve ardından parti mekanına göndereceğini söyledi. Telefonu kapatarak çantama geri koydum ve etrafı izlemeye devam ettim.

Her 15 dakikada bir ayağa kalkıp dolaşmaya çalışsam hep birileri gelip beni koltuğa geri oturtuyor ve "Sen hamilesin!" diyordu.Hamilelik boyunca bu kadar ilgiye maruz kalmaya devam edeceğim aklıma geldikçe boğuluyordum. Tamam anladım. Hamileyim. Ama bunu bu kadar dile getirmeye ne gerek vardı ki? Hiç. Ama gel de anlat şimdi.

BATAKLIK (+18)Where stories live. Discover now