5.

26 5 0
                                    

Oy vermeniz ve yorum yapmanız için sihir~ (∩^o^)⊃━☆゚.*・。゚

***

İki genç ormana doğru giden patikada ilerlerken ne yapmaları gerektiğiyle ilgili derin bir sohbete dalmışlardı

"Keşke o fotoğrafları yakmasaydın Kook."

"Ölü insanların, hem de vahşice öldürülmüş insanların fotoğraflarını saklamam mı gerekiyordu? Hem düşünsene bir şey olsaydı ve biri görseydi onları?"

"Haklısın, fakat onlar sayesinde belki bir şeyler bula bilirdik." genç adam derin nefes almıştı

"Neyse unut söylediklerimi. Hadi düşün bakalım nereden başlamamız gerektiğini."

Jungkook elini ensesine atmış, karşısındaki ormanı izlemeye başlamıştı "Bilmiyorum, ama nedense bu orman sanki bir şeyleri çözmeme yardım edecekmiş gibime geliyor..."

"Kook, rüyalarından ve duyduğun seslerden etkilendin benim gibi biliyorum. Ama düşünsene şuan evinden çok uzaktayız, ilk defa buraya geldik. Hiç bilmediğimiz bir yerde bizimle ilgili, daha doğrusu seninle ilgili ne ola bilir ki?"

"Bilmiyorum. Ama şu şey 'beni bul' deyip duruyor! Ya onu o ormanda bulacağım, ya da şizofren olduğuma inanmaya başlayacağım!"

"Ya farklı bir ormandan söz ediyorsa?" hemen kafasını sallamıştı "Hayır. Bu orman. Yaklaştın dedi." 

"Peki. Gidelim bakalım şu ormana." ikili konuşmalarını sonlandırmış, sadece karşılarında duran ormana doğru ilerlemişlerdi.

...

"Jim, çok uzaklaşmayalım. Kaybola biliriz."

"Tamam." yavaş-yavaş ilerliyorlardı. Ne aradıkları bilmiyor, sadece işe yarar bir şey bulmaya çalışıyorlardı

Biraz daha ilerlediklerinde daire şeklinde, etrafı ağaçlarla çevrili, büyük bir araziye ulaşmışlardı. Tamamen mezarlarla dolu olan bu yer ikiliyi korkutmaya yetmişti

"Kook, daha ileriye gitmeyelim."

Jungkook arkadaşını dinlememiş, içindeki dürtüye engel olamadan ilerlemeye başlamıştı. Mezarların üzerindeki isimleri okumaya çalışmıştı.

"Çok eski görünüyorlar." kendi-kendine konuşmasını Jimin bölmüştü 

"Kook, hadi gidelim. Burada kalmak istemiyorum."

"Gidebilirsin Jim. Ben biraz daha buradayım."

"Tanrı aşkına, ne bulmayı düşünüyorsun burada?! Sadece eski mezarlar işte!"

Sadece omuz silkmiş mezarlara bakmaya devam etmişti. Bir kaç adımdan sonra karşılaştığı mezarla durdu

"Kim Taehyung"

"Bir şey mi söyledin?"

Başını sallamış ve yürümeye devam etmişti. Her adımında içindeki merak giderek artıyordu. Neden bu kadar mezar var? Hem de ormanın ortasında? Köydekilerin yakınları mıydı yoksa? Peki ya neden böyle bir yer?

"Jungkook, artık gidelim lütfen! İyi hissetmiyorum."

"Biraz daha."

Bir kaç adım sonra duyduğu sesle durdu 

"Geldin."

"Kimsin sen?"

"Kiminle konuşuyorsun?"

"Yine şu sesi duydum"

"Ne diyor?"

"Geldin dedi sadece"

Derin nefes almış ve etrafı dinlemeye çalışmıştı, belki yine duyardı o sesi

"Onlar gelmeden kurtulman gerek."

"Kimsin? Neden göremiyorum seni? Neden benden başkası duyamıyor!"

"Çünkü sıradaki kurban sensin Jungkook. Buradaki her kes gibi senide öldürmek istiyorlar."

Duyduklarıyla gözleri korkuyla açıldı

"Hassiktir!"

"Ne oldu? Ne duydun?"

"Hemen gidelim buradan! Hemen!"

Koşmaya başladıklarında Jimin hala konuşuyordu "Ne duydun Jungkook?!"

"Anlatacağım, lütfen konuşmayı kes ve koş!"

Ormandan koşarak uzaklaştıktan sonra durmuş ve derin nefesler almaya başlamışlardı

"Konuş Kook."

Duyduklarını arkadaşına anlattıktan sonra bakışları ormana dönmüştü

"Hala duyuyor musun sesleri?"

"Hayır."

"Hm peki."

Ne konuşacakları ve yapacaklarını bilmiyorlardı. Sadece ormana bakarak düşünmeye başlamıştılar

"Kaçman gerek bizler değiliz Jungkook. Gelecek olanlar."

"KİMSİN SEN LANET OLASI?!"

"Kim Taehyung."

Nefes almayı unutmuş gibi donup kalırken Jimin arkadaşına endişeyle yaklaştı

"Jungkook, yine mi?"

Kim Taehyung... Ormanda gördüğü mezar.

"Ama nasıl?"

"Hepimiz lanetlendik Jungkook. Her birimiz kurban edildik. Her kurbanı uyarmaya çalıştık. Her birini kurtarmak istedik. Asıl korkmaları gerekenlerden değil bizden korktular. Hepsi öldü. Her biri acımasız şekilde kurban edildi hem de hiç bir suçları olmamasına rağmen."

"Peki ya neden ben..."

"Geldiğin soy yüzünden. Onlar başlattılar her şeyi. Hepsi aileleri yüzünden acı çekti."

"Ben.. ben anlamıyorum!"

"Jungkook neler oluyor?!"

"Jimin ben hiç bir şey anlamıyorum! Peşimdekiler kim?! Neden ailemden kaçtım?! Neden şu kurban denilen şey seçildim?!"

"Kurtar beni, cevaplar ve kurtuluş senin olsun."

"Nasıl?"

"Şeytanına gel Jungkook!"

***

İki arkadaş odalarında oturmuş olanları düşünmeye başlamışlardı. Jungkook tüm duyduklarını Jimine anlattıktan sonra ikili hızla oldukları yerden uzaklaşmışlardı. Ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı ve bu onları daha fazla korkutmaktan başka bir işe yaramıyordu

"Kook, ne yapacağız?"

"Bilmiyorum Jim. Belki de onun söyledikleri yapmalıyız hm?"

"Onu kurtarmanı söyledi Jungkook! Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun?! Mezarını mı kazacaksın? Bunun yasadışı olduğunu söylememe gerek yok diye düşünüyorum!"

Jungkook derin nefes almış ve arkadaşına dönmüştü

"Belki başka bir yolu vardır kurtarmamın(?)?"

"Bilemiyorum Kook."

İkili sessizlik içinde otururken onlara doğru gelen tehlikenin farkında bile değillerdi.

***

"Efendim, sizce bu seferkiler becerebilecekler mi?"

Kim Taehyung yanındakine bakmış ve küçük bir sırıtışla önüne dönmüştü

"Evet. Çünkü başka bir şansları yok!"

***



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝑻𝒉𝒆 𝑵𝒊𝒈𝒉𝒕𝒎𝒂𝒓𝒆 / 𝑇𝑎𝑒𝑘𝑜𝑜𝑘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin