5. Bölüm

2.9K 80 0
                                    

Bölüm şarkısı • Gökhan Türkmen ~ Çatı Katı~

Sabah kalktığımda her yerim tutulmuştu. Acil bir yatak çaresine bakmam lazım.

Eveeet en son nerede kalmıştık. Hah kıyafetlerime raf yapacaktım. Saat daha sabahın 6'sıydı ve bugün pazardı. Yani raf yapabilcek kadar vaktim vardı.

Elime bir tahta, çekiç ve çivi aldım. Umarım becerirdim.
Ama yapardım ya ben sanayilerde çalışmış kızım bunu mu yapamayacağım.

Yapamadım.

Çekiç elime girdi. İşaret parmağımın tırnağı koptu. Yalnız takma tırnak falan değil ha bildiğin kendi parmağımdan tırnağım ayrıldı. Ayyy çok kanıyor. Napcam. Panik is the comingg.

Alt kattaki lavaboya girdim ve elime su tuttum ama ilk yardım çantası gibi birşey yoktu. Zaten çok da beceremezdim pansuman yapmayı. Lavabodan çıktım ve kapının önünde dikilen bir adet Baran abiyi gördüm.
" Günaydın" dedim tatlı olduğunu düşündüğüm sesimle. O ise beni takmadan
Lavaboya girdi. Açıkçası bozulmuştum ama belli etmemeye çalışarak yukarı odama(!) çıktım.

Raf yapmaktan tabikide vazgeçtim. Parmağım o kadar çok acıyordu ki anlatamam.

Üzerime rahat bir eşofman takımı geçirerek aşağıya indim. Gerçi zaten sayılı kıyafetim vardı da neyse. Yemek masasında sadece babam ve Demir abim vardı.
Ben de boş bulduğum bir yere oturdum. Babam boğazını temizleyip konuşmaya başladı. "Arya sizin okula gelsin mi bir tane şoför var ve okullarınız çok zıt yerlerde." dedi Demir'e hitaben. Bende burdayım alooo. Demir "Olmaz baba ben bunu görmeye zaten dayanamıyorum birde okulda da mı görüceğim!" Dedi. Aman ben çok meraklıydım sizin okulunuza sanki. Hayır bu kadar kırıcı olmaya ne gerek var ki sanki. Babam " Of Demir ben niye sana soruyorsam Arya yarın Demirlerin okulunda devam edersin" dedi. Bende ne diyem tamam dedim. Hem belki okulda bunlara yavşayanları falan döverdim. Fena mı olurdu. Onlarda böylece beni severlerdi yani severlerdi dimi. Bu sırada herkes gelip sofraya oturdu. Solumda Poyraz abim vardı sağım boştu zaten.

Yemek yerken Poyraz abim sürekli çekiç vurduğum elime bakıp duruyordu. Aha net merak etti. Sonra dayanamayıp (!) sordu. " Eline ne oldu?"
" Önemli birşey değil boşver" dedim elime çekiç vurdum mu diyeydim.
Sonra elimi elleri arasına aldı ve " Çok acıyor mu?" diye sordu. Onun bu hareketiyle sofradaki herkes başını kaldırıp bize bakmaya başladı.

BENİ MERAK ETTİ. BENİ SEVİYOR BENİ ÖNEMSİYOR. BENİ MERAK ETTİ  diye mutlulukla bağırıyordu içindeki küçük kız. Bu kadar yıl bunun bu küçücük anın hayalini kurmuştum ki şu an burada bıraksanız mutluluktan oturup ağlardım.

Gözümün dolmasını engelleyemedim. Öz abim Poyraz olan abim endişeyle bana bakıyordu.
" E-evet" dedim sesimin titremesine engel olamayarak.

Sonra bir anda masada duran tuzu aldı ve parmağıma döktü. Acıyla gözlerimi kapattım. Gerçekten çok canım acıyordu. Ben beni önemsedi merak etti diye düşünürken o yarama tuz bastı. Gözümden akan yaşları umursamadan hayal kırıklığıyla baktım ona. Sanki beni ne kadar yaraladığını gör, beni ne kadar yıprattığını gör, beni ne kadar hayal kırıklığına uğrattığını gör diye bas bas bağırıyordu gözlerim. Ve o ses. Saatim ötmeye başlamıştı. Anlaşılan kalbim de dayanamıyordu. Hayır ben ilaçlarımı almamıştım!.  Hızla masadan kalıp dört kat merdiven çıkıp ilaçlarımı aldım. Yaklaşık 5-6 tane ilaç hepsini tek seferde yuttum. Nereden bulduğumu bilmediğim bir bez parçasıyla parmağımı sardım. Ve oturup ağlamaya başladım. Neden benden bu kadar nefret ediyorlardı ki. Ne yapmıştım onlara da beni sahtekar olarak görüyorlardı

Aklıma gelen şeyle elime hemen telefonumu alıp Google' ye girdim. "Barutçular" yazıp çıkanlara baktım.

Barutçu Holding'in büyük zararda Neden ihaleyi kaybettiler!!

YARININ KIRIKLIĞI /Ara VerildiWhere stories live. Discover now