27. Bölüm

1.2K 61 16
                                    

Selamm.

Evet biliyorum biraz fazla boşladım burayı fakat yazdım mı da tam yazıyorum haaa.

Birkaç yarışma vardı. Öykü, deneme vb. Onlarla uğraşıyordum. Buraya devam etsem onları tam anlamıyla güzel yazamıyordum onları yazsam burası çok kötü oluyordu. Ben de azıcık bıraktım ve şimdi yarışmalar bitti. Hüsniş'iniz sahalarda efenim.

Bu bölüm çok sevgili okurum Asena için. O kendini biliyor. Hani şu tatlı olan.

Bölüm şarkısı aklıma gelmedi hadi siz önerin de bu bölümün şarkısı da sizden olsun.

Haydi bölüme geçelim.

İyi okumalarr.

"Oğlum siz benim başıma bela mısınız? Okulda kavga etmek ne demek, ne sanıyorsunuz siz burayı?!"

"Ya hocam arayın babamı gelsin de gidelim Arya da yoruldu zaten hastaneden yeni çıktı."

"Oo tabi Demir Bey siz nasıl isterseniz hemen yerine getirelim. Dalga mı geçiyorsun sen çocuğum? Madem hasta kardeşin var ne diye kavgaya karışırsın!"

"Ya hocam abartmasanız mı artık, bunlar normal şeyler yani"

"Sus Bulut sen hiç konuşma! Çocuğun üstünde sandalye kırmışsın. Hayır madem kavga ediyorsun ne diye sandalyeyi karıştırıyorsun? Okulun malından ne istedin be çocuk!"

Bu müdür benim favorim ya. Adamdaki şu karizmaya bakar mısınız? Şu berbat durumda bile kantin sandalyesini düşünüyor.
Aynı ben. Mala geleceğine cana gelsin beyaa.

Birazdan kapı açılacak içeriye Murat B ve Burakgilin yetimhane müdürü girecek fakat bizdeki bu rahatlık şaka midur???

Derken kapı pat diye açıldı. Bir çalsaydın be kardeş. Atakan koşarak buraya geldi. Bakın altını çiziyorum koşarak. Bu adam da koşarken daha bir kaslı duruyor sanki.

Hızla yanıma gelerek yüzümü ellerinin arasına aldı. "İyisin değil mi? Diye sordu gözleriyle hasar tespiti yaparken. Hızla kendimi geri çektim bana dokunsun istemiyordum.

Geri çekilmemle afalladı, elleri bir süre havada kaldı; daha sonra bana bakmadan direkt müdüre döndü. Korkmuştu hissetmiştim. Gözlerime bakmaya korkmuştu. Gözlerimdeki o görmek istemediği duyguyu görmemek için yapıyordu bunu. Sanki gözlerimdeki o nefreti, kırgınlığı görürse bir daha yapamazmış, hayatına devam edemezmiş gibiydi. Halbuki ben o bakışlara aylarca katlanmıştım hem de hiçbir suçum dah,i yokken.

Kısa sürede Murat B ve Cengiz de gelmişti. Bir dakika ne Cengiz mi?

Aaa Cengizz!

Şu mektup adam Cengiz.

Şu Akın'ın babası olan Cengiz.

Hani şu yetimhanede bana yapmadığını bırakmayan müdür.

Müdür!

MÜDÜR!!

Doğru ya bu Cengiz bizim yetimhane müdürüydü. Bu adam da Maşallah yırtık şeyden çıkar gibi her yerden çıkıyor ha.

Murat B de yanımıza geldi ve Atakan'ın yaptığı gibi önce bana sonra diğerlerine baktı. " iyi misin kızım ne oldu bir yerinde bir şey var mı? Kalbin kalbin nasıl iyi mi, ağrıyor mu? Ne diye kavga edersiniz ki?"
Atakan'a göre çok daha panikti. Zaten hep öyle olmamış mıydı? Ne zaman bir yardım gerekse Atakan'a güveniyorduk. Evet güveniyoruz, güveniyorum. İstesem de istemesem de içimde hâlâ daha Atakan'a karşı bir güven söz konusuydu. Başından beri bu böyleydi. Ailem beni istemediği zaman daha doğrusu benim gerçekten onların kızı olduğuma inanmadıkları zaman da Atakan'a güvenmiş onu bulmaya çalışmıştım. Hatta bir ara Akın'la birlikte abiciklerden birinin telefonunu çalıp Atakan'ın numarısını bulma planları yapmıştık hem de dm den yazmak varken.

YARININ KIRIKLIĞI /Ara VerildiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin