8. Bölüm

2.6K 72 2
                                    

Bölüm şarkısı • Kahraman Deniz ~Böyle Sever ~•

Donuyordum kelimenin tam anlamıyla buz gibiydim.

Hayır abi herşeyi geçtim hadi diyelim ben yalan söylüyorum, dolandırıcının tekiyim ama öyle olsam bile bana bunu yapmaya bu şekilde davranmaya hakları yoktu. İnsan insana böyle birşey yapmaz.

Eve gelmiştim. Çatı katında bir ısıtıcı bile bulunmayan odamdan. Hissediyorum bir gün çok pişman olacaklar ama o zaman herşey için herkes için çok geç olacak.

Odaya şöyle bir bakıyorum:
Havuz makarnalarından yaptığım aşırı rahatsız bir yatak demeye bin şahit isteyen bir yatak, masa olarak kullandığım eski bir  çamaşır makinesi, Tozlu ve betondan soğuk bir zemin, eski yıpranmış koliler, evdeki yardımcıların getirdiği yorgan ve yastık, kırık bir ayna, kendim güç bela çizip boyadığım ve odaya daha güzel ve ferah bir görünüm katan gökyüzü gibi olan tavan. Başka hiçbirşey yok. Tavanı da iyiki yapmışım en azından oraya bakınca biraz olsun iyi hissediyorum. Off donuyorum pencere kenarlarından gelen soğuklukla iyice içim ürperirken tek yapabildiğim yorganın altında ders çalışmaya çalışmak. Oturma odasına insem birlikte TV seyreden Baran abim ve Ediz abimin öldürücü bakışlarına mağruz kalıyorum. Salonda Babam ve Poyraz abim var oradı daha beter. Açıkçası o ikisinden biraz korkuyordum. Onlar acımasızca benim canımı yakmışlardı. O zaman ne kadar görmezden gelmeye çalışsam da olmamıştı. Onlar sanki benim canımı yakmaktan mutlu oluyorlarmış gibilerdi. Sanki benim canım yanınca onların yüreklerine su serpiliyor gibiydi. O an gözlerinde öyle bir duygu vardı sanki rahatlamış gibilerdi. Yada ben kendi kendime kuruntu yapıyordum bilmiyorum.

Kasım ayındaydık. Hava çok kötüydü yağmur yağdı yağacaktı. Odamdan çıktım. Biraz daha burada kalırsam kalpten değil hipotermiden ölecektim.

Bu süre zarfında Hazer ve Hazar ile hiç konuşmamıştık. Sahi ya onlar belki hissediyorlardı beni. İkizlik içgüdüleri diye birşey vardı sonuçta. Onların odasını bilmiyordum ama ararsam bulabilirdim.

Bir kat aşağıya indim. Üç kapı vardı. İlk kapıdan girdim. Burası...
Atakan abimin odasıydı. Her yerde onun fotoğrafı vardı. Genişçe bir masa, büyük ve rahat olduğuna emin olduğum bir yatak ve üç tane kapı vardı. İlk kapıdan baktığımda banyo, ikincisi ağzına kadar dolu bir giyinme odasıydı. Üçüncü kapı ise başka bir odaya açılıyordu. Bu oda çok büyük ve güzeldi. Odanın bir tarafı komple camdı. Diğer tarafında büyük bir kitaplık, yine aşırı büyük bir yatak, çok güzel bir salıncak vardı. Oda sanki bir kız için dekore edilmiş gibiydi.  Yine aynı bu odada da üç tane daha kapı vardı. Dışarıya açılan kapıdan çıktım.

Son odaya girdiğimde gördüklerimle şok oldum. Burası... Burası...
Bizim küçüklükteki odamız.
Üç tane yatak vardı.Ortadaki yatak pembe diğer iki yandakiler mavi pikeliydi. Bir sürü oyuncak vardı. Çok fazla ama beni etkileyen tek oyuncak orada yatağımın üstünde öylece duruyordu.
Uzunkulak...
Onu bana annem almış. Tabikide hatırlamıyorum Babam söylemişti. Babam...
Annemi çok seviyordu. Sürekli onu anlatırdı o yüzden annemi hayal meyal hatırlıyordum. Yoksa asla hatırlayamazdım.

Tavşanımı elime aldım. O bana annemin hediyesiydi benim için çok değerliydi. Gözümden akan yaşlara engel olamadım. Yavaşça minik yatağıma kıvrıldım.
Fark ettim de bu odada kimse kalmamasına rağmen sıcaktı. Anladım ki onların tek fakirliği bana. Ağladığım için yorulan gözlerimi daha fazla açık tutamadım ve uykuya daldım.

Uyandığımda başımda dikilen Ediz'i görmeyi kesinlikle beklemiyordum.
Evet Ediz.
Bana o sözleri söyleyen birine tabikide asla abi demem. Tamam belki tamam belki ne olursa olsun mücadele edeceğim ama benimde duygularım var. Ne demek hiçbir zaman kız kardeşim olmadı ya. Hadi ben gerçek Arya değilim hadi ben dolandırıcıyım ya o ya o küçük masum kız onu nasıl yok sayabilir. Gerçekten çok sinirliydim.

"Senin ne işin var bu odada" dedi. Hiç kendimi bozmadan "Yanlız burası benim odam asıl senin ne işin var burada"

"Burası senin odan değil burası Hazer, Hazar ve gerçek Arya'nın odası" dedi.

"Hani senin hiçbir zaman kız kardeşin olmamıştı" dedim iğneleyici bir ses tonuyla.

"Bak" dedi ve sıkıntılı bir nefes verdi " O sinirle söylenmiş bir şeydi miniğime asla öyle birşey yapmam ama " dedi ve susup yanımdaki yatağa tabiri caizse çöktü.
" S-sen g-gerçekten benim m-miniğim misin?" Diye sordu titreyen sesiyle. Gözleri dolmuştu. Adeta yardıma, ilgiye muhtaç küçük bir çocuk gibi görünüyordu.
Yanına oturdum. Tereddüt etsem de ona sarıldım.
"Sana ben olduğumu kanıtlayacağım" dedim.
Kollarını bana doladı ve başını göğsüme yasladı.
"Saçımı okşar mısın miniğim"

Miniğim dedi bana MİNİĞİM DEDİ BANA !!!!!!
İçimdeki küçük kız sevinçten ağlarken dayanamadım ağlamaya başladım. O da ağladı. Elim saçlarına gitti, yavaşça okşamaya başladım. Bu his
Çok güzeldi. Çok mutluydum. Çok ama çok mutluydum ağzından titrek bir nefes çıktı "Annem gibi kokuyorsun"
Göz yaşlarım daha da arttı. Durduramıyordum ağlamak istiyordum sadece ağlamak.

Öylede yaptık o gün birbirimize sarılarak sadece ağladık sabaha kadar ben ağladım o ağladı. İnanmıştı işte miniğim demişti bana sarılmıştı...

YAZARDAN

O gün abi kardeş sarılarak sabaha kadar ağladılar ama onlarla ağlayan biri daha vardı. Hazer kapının önünde tüm olanları görmüştü. Zaten biliyordu hissediyordu kardeşini ama Hazar ısrarla reddediyordu o da birşey diyememişti.

Ediz o gün uyandığında yanında ona sarılmış bir şekilde uyuyan kardeşini gördü. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Neler demişti ona. Kendinden tiksiniyordu, nefret ediyordu. O çok masum diye geçirdi içinden nasıl söyleyebildim ona tüm o şeyleri 

ARYA'DAN

Sabah uyandığımda Ediz bana buruk bir gülümsemeyle beni izliyordu. " Günaydın" dedi neşeyle küçük bir çocuk gibiydi " Günaydın miniğim"
Miniğim ondan bu kelimeyi duymayı o kadar çok bekledim ki anlatamam. Rüya gibiydi herşey. " İnandın mı bana?" Diye sordum. Sesim biraz çaresiz çıkmıştı önemsemedim alacağım cevaba odaklanmıştım. "Evet" dedi "İnandım" gözümden bir damla yaş düştü. Mutluluk göz yaşlarıydı bunlar.
"Sen  peki" dedi
bir süre sonra
" Beni affebilecekmisin?" 
"Evet" dedim hiç düşünmeden "Affettim"
Hiç tereddüt etmedim bile şu an o kadar mutluyduk ki bu anı bozmak istemedim.
Önce yüzü düştü haketmediğini düşünüyor olmalıydı. Sonra kolları arasına aldı beni kokumu içine çekti. "Özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim" adeta sayıklıyordu. "Özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim"
______________________________

Bittiii!!

Yazarınıza saydırmayın arkadaşlar bir bildiğimiz var herhal

Yazarınız bölü yazarken zırladı jdhxhdnd

Akın👉👉👉👉

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz 👉👉👉

YARININ KIRIKLIĞI /Ara VerildiWhere stories live. Discover now