1.Bölüm

158 11 12
                                    

Dışarıdaki gürültülü yağmur sesi izlediğim filmin sesini bastırdığında derince iç çekip televizyonun sesini arttırdım. Dün geceden beri aralıksız yağan yağmur zaten bozuk olan sinirlerime gram iyi gelmemişti. Ekrandaki çift romantik bir sahne yaşarken elimdeki cips kasesinden bir avuç alıp ağzıma tıktım. Kafamdaki sesleri ne yağmurun sesi ne de ağzımdaki cipsin çıtırtıları bastırabiliyordu. Gözlerimin önüne, ofistekilerin bana bakıp aralarında fısıldaşmaları gelince görüntü gidecekmiş gibi kafamı iki yana sallayıp filme odaklanmaya çalıştım, şu an beni dünyadan koparacak her şeye ihtiyacım vardı. Gamsız ve koca götlü ev arkadaşım Oh Sehun'un eve girme sesini duyduğumda kuyruğuma basmışlar gibi bağırdım.

"Bana bak Sehun, etrafı çamur yaparsan mahvederim seni!" Girişten sadece kafasını uzatıp tatlı tatlı bana baktığında çoktan her yeri bok ettiğini anlamıştım. Koltuğun üzerindeki yastıklardan birini kaptığım gibi girişe doğru fırlattığımda kafasını kaçırıp "ISKAAA!" diye bağırıp gülme krizine girdiğinde görebilirmiş gibi ters ters yerdeki yastığa baktım.

Birkaç dakika sonra fırlatılmış yastık koltuktaki yerine dönmüş Sehun da minicik koltuğumuzda kendine yer açmıştı.

"Kaysana kenara Soo"

"Çok yer kaplıyorsun, devasasın, götünde kocaman!"

"Bende seni seviyorum" Neşeli ve anlayışlı bir gülümseme verdiğinde dolan gözlerimi saklamak için cips kasesine uzandım ama bana engel olup elimi ellerinin arasına aldı. Aptal çocuk son on gündür garip ruh hallerime katlanıp bana destek çıkıyor, anlık öfke krizlerimin öznesi olup hıncımı ondan çıkarmama izin veriyordu. Geceleri fark etmeden uykumda ağladığımda da odama koşup bana sarılıp her şeyin geçeceğine dair teselli sözcükleri söyleyip sıcacık bir çay hazırlıyordu. Öfkemi ve üzüntümü bu pamuk kalpli adamdan çıkaracak kadar kara kalpli biri olmuştum.

"Kyungsoo senin için çok endişe ediyorum."

"İyi değilim biliyorum ama toparlanacağım." Boğuk sesim beni ele verirken bedenimi kaydırıp kendisine yasladı.

"Reddedildiğin için üzgün olduğunu anlıyorum ama kendini boşuna üzüyorsun." Söylediği şeye cevap vermek adına kıpırdandığımda zorla koluma yapışıp beni sabit tuttu.

"Bilmiyormuş gibi konuşma Sehun, mesele reddedilmem değil tüm ofise rezil oldum. Herkes arkamdan konuşuyor."

"Sigara molalarında ya da yemek arasında maksimum on dakika dedikodunu yapıyorlar ve geçiyorlar ama sen on gündür kendini mahvettin. Hayatsız ve eğlenmek için başka insanların hayatını konuşan bir avuç zavallı onlar, Kyungsoo yapma ne olursun!"

"Senin için demek kolay." Sızlanır gibi söylediğimde gözlerimden bir damla yaş akarken bana daha sıkı sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı.

"Teşekkür ederim." Sessizce söylediğimde kafasıyla kafamı ittirdi.

"Pizza vardı dondurucuda onu yiyelim."

"İstemiyorum." Kalkarken sadece ters bir şekilde bakıp mutfağa ilerledi. Bende kendimi battaniyeye sarıp sarmalayarak yok olmayı diledim.

Sağlıklı şekilde düşünüyor olsam bende onun gibi cümleler kurardım, söylediklerinde haklıydı ancak berbat bir şekilde reddedilmiştim. Son iki yıldır ofiste kalbimi çarptıran başta sadece ofis eğlencesi gözüyle baktığım Will beni tüm ofiste alay konusu yapmıştı. Başlarda her şey muhteşemdi. Ofisin yurtdışı departmanında çalışan yakışıklı ve sessiz çocuktu. Yakınlaştıkça ne kadar eğlenceli olduğunu anlamıştım, ufak eğlencem yavaş yavaş aşka dönüşürken paniklemiş ancak kendimi durduramamıştım. Hiçbir zaman ona itiraf etmek gibi bir karın ağrımda olmamıştı, içten içe yaşayacak ve bitirecektim ama her şey göz açıp kapayana kadar gerçekleşmişti.

Time Clipping Cupid's Wings // kaisooDonde viven las historias. Descúbrelo ahora