2.Bölüm

72 12 16
                                    

Söylediği cümle havada asılı öylece kalakalmışken gözyaşlarım sanki bunu bekliyormuş gibi bir bir yanaklarımdan akmaya başladı. Ağzımı açıp bir şeyler söylemek istediğimde ise aptal hıçkırıklar dudaklarımdan sıyrıldı.

"Üzgünüm, gerçekten üzgünüm." Sesi kulaklarıma melodi gibi gelirken ellerinden kurtulup hiddetle her şeye küfrettim. Kendime, başıma gelenlere, bu partiye, hayatımdaki her şeye, kinimi kusuyor, çıldırmış gibi ağlıyor ve bağırıyordum. Gücüm kalmadığında yere çöktüm ve yanan boğazım yüzünden birkaç kez yutkundum. Hıçkırıklarım seyrek bir şekilde çıkarken dudaklarıma dayandırılan su şişesi ile kendime geldim. Bana doğru eğilmiş, su dolu şişeyi içirmeye çalışıyordu. Anlamsız bir kahkaha dudaklarımdan çıktığında deli gibi göründüğüme emindim. Birkaç yudum içtikten sonra olan biten yavaş yavaş kafamda netleştiğinde utanç duygusu her yerimi sardı.

"Özür dilerim bana ne oldu bilmiyorum." Biraz daha sakinleştiğimde konuştum. Sessiz kaldı, yüzünü karanlıkta seçemiyordum. Ne düşündüğünü bilmiyordum ama tahmin edebiliyordum.

"Geceni mahvettim özür dilerim." Cevap vermeyişiyle olduğum yerde biraz daha küçük hissettim. Jongin olmak zorunda mıydı, sahiden başka biri olamaz mıydı?

İğrençti, her şey iğrençti.

Kapı gürültülü bir şekilde açılıp, insanlar terasa doluştuğunda Tanrının beni çok da yalnız bırakmadığını anladım. Apar topar yerimden kalktım ve bir şey demesine fırsat vermeden kendimi içerideki kalabalığa attım, bir an önce buradan gitmeliydim. Çıkışa doğru ilerlerken koluma birinin girmesiyle geriye döndüm. Chanyeol gülümseyerek bana bakıp bir şeyler demişti ancak anlamamıştım. Bir şey dememe fırsat vermeden, beni çıkışın aksi yönüne doğru çekiştirmeye başladı.

Ah hayır hayır hayır!

Partiden daha sessiz ama eğlencenin daha yoğun olduğu localardan birine doğru gidiyorduk. Muhtemelen Sehun buradaydı ve tüm gece beni aramıştı. Odaya girdiğimizde tanıdığım birkaç suratı görmek hiç iyi gelmemişti.

"Kyungsoo neredesin?!"

"Terastaydım Sehun"

"Kayıp bir ördek gibi görünüyordu, onu kaptığım gibi getirdim." Chanyeol büyük bir iş başarmış gibi sırıttığında gülümseyeme çalıştım.

"Tanışıyor musunuz?" 10 gün önce benimle ilgili bir şeyi merak etse bayılacağım Will konuştuğunda ona bakmamaya özen gösterdim.

"Evet." Sehun'un sesi gereğinden, sert çıkarken yanına doğru oturdum ve uyarırcasına bacağını sıktım.

"Eski arkadaşız biz."

"Vay canınaaa" Jinju kusmak istediğim bir tonla mırıldandığında yutkundum. "Bu kadar yakışıklı arkadaşın varken neden bize söylemedin Kyungsoo, yoksa kendine mi saklıyorsun?" Locadaki kalabalık ilginç bir şekilde kitlenmiş bu konuşmayı dinlerken yerimde rahatsızca kıpırdandım. Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde Sehun'a baktığımda soru işaretleri ile bana baktı. Ağzımı açıp meraklı gözleri yatıştıracak bir şeyler söylemek istedim ancak başarılı olamadım.

"Kyungsoo böyle yakışıklı arkadaşlarını kendine saklamamalısın, bu kadar bencil olma." Sinsi bir kahkaha attığında burnumdan soludum.

"Neyse ki Kyungsoo hayatındaki gerekli insanlarla beni tanıştıracak kadar naziktir, zaman hızla geçiyor değil mi? Kimlerle vakit geçireceğimize dikkat etmeliyiz." Sehun'un söyledikleri içeride soğuk bir hava estirirken Chanyeol garip ama gergin bir kahkaha ile ortamı yumuşatmaya çalıştı.

"Oh Sehun espri anlayışın üniversitede de böyleydi!"

"Üniversiteden tanışıyorsunuz yani hepiniz?" Will ısrarla sorduğunda geldiğimden beri üzerimde dolanan ısrarcı gözlerine karşılık verdim. Amacı neydi? Ne yapmak istiyordu?

Time Clipping Cupid's Wings // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin