Yerde Gökte Sen

15 5 1
                                    

Kendimi mutlu etmek için çıktığım bu yolun yarısında kendimi de hayatımı da bir arabanın önüne atıp kaybettim.
Arayıp arayıp bulamadığım ne varsa bir şekilde karşıma çıktı. Ben mi bulamadım o beni buldu yolun sonu hep çıkmazlara çıktı sokaklar adeta sessizliğe dans ediyordu.
Duymak isteyip duyamıyorsun.
Kaçmak isteyip kaçamıyorsun.
İşitmek isteyip, sesini çıkaramayorsun.
Dağlara taşlara haykırıp nefretini ağaçlara kusup her şeyin geçeceğine inanıyorsun ya hepsi bir oyun, hayal, rüya..

Türk dizisi çekmiyormuşuz meğer..
Oynadığım oyunların başyapıtı olmak beni bir hayli yormaya başladı.
Ara versen veremiyorsun.
Oynamıyorum ben kağıtları yırtıp ardına bakmadan çekip gidemiyorsun.
Senariste gelip ben bu skeçte yer almak istemiyorum.. diyemiyorsun.

Hayat bu işte; dünün, bugünün, geleceğin, geçmişin ne olacağımızı bilmeden yaşadığımız, daha da nelerle karşılaşacağımızı bilmeden yürüdüğümüz bir çarkta dönüp duruyoruz.
İnanmıştım.. Sadece gecelerim hiç bu kadar acı verici geçmemişti.

Sebep neydi müvekkil?
sebep şuydu savcım; tenim o kokardı biz kokardık en ağır duyguları onda beslediğim için onun kokusuna bağladığım parfümümümü her defasında farklı kişiler üzerinde denedim fakat kimse bir o gibi kokmadı, hiçbir duyum kabul etmedi diğer kokuları..

Yaptığım yanlıştı belki ama inanmıştım. Sözlerin bittiği tükendiği yerdeyim aslında..
Yenik düştüğüm ne varsa her şeyi yok edip yıkıma uğratacak şeyler yaptım.
Yalandan kurgulayıp güzel bir yaşam sürmek istemiştim aslında, ama olmadı. Gör ve duy istedim. Sanırım çok şey istedim senden..
Tâkatimiz kalmamış sevgili, yitip giden ne varsa ömrümüzden çalıp suya düşmüş. Yüzme bilmem ben tut elimden çek kurtar beni diye yalvardım senden..
Suda ömrünü bir kenara bırakmış balıklar gibi çırpındım çırpındım. Ne el vardı ne de sen..
Geriye dönüp baktığımda bir hiç ve boşa çekilmiş kürekler görüyorum. Ne biz varabildik ulaşabileceğimiz yere ne de bir gemimiz varmış altımızda. Bakan kör denilen bu olsa gerek..
Çözemezmişiz o düğümleri bırakamazmışız sonuna kadar gidemezmişiz karmakarışık olmuş ipleri..
İstesekte istemesekte..
Hallolur şeyler değilmiş meğer.
Yazım sen kışım sen
Sağım sen soluğum yine sen..
Ah sevgili ah yakıp yıktığın ev şuan darmadağın bir harabeden hallice..
Ne sen baktın ardına ne de ben ardımı geri düzelebilecek şekilde toparlayabildim.
Bir deprem gibi sarsılmışım meğer ne üstündeyim ne de altında..

Hissediyorum, görüyorum içimde o denlice zor çıkmaz sokaklardan ibaret olan boşluğu..
Tarifi zor, yaşaması güç..
Bir ev bile bırakmadan gitmişsin, haberin var mı?
Yoktur sen ne anlarsın ki; çatısı olmayan yıkık dökük bir evde yaşamanın mutluluk getireceğini bile bilemezsin. Çatısız olan ev büyük sarsıntı sebebiyle yerle bir oldu..

Kadere de, aşka dair bir inancım kalmadı bu yolun sonunda..
Kapılar bir açılıyor bir kapanıyor. Elimin tersi ile belki kaderimdir diye düşünmeden tartmadan kapıyorum kendimi, böyle olmalı diyorum. Böyleydi böyle olmak zorunda oldu, oldu ve bitti artık deyip kendi kendime öğütler verip su serpiyorum içime.. İçim dinip o suyu serpmeden daha da alevleniyor orası ayrı tabi de..
Papatyalar aşka küsmüş, sen beni sevmiyor olsan ne fayda, çiçekler açmış, çiçeklerin tohumları büyüyüp yeşermiş bu benim artık ne dikkatimi çeker ne de yazıma bahar kışıma son getirir.
En sevdiğim hiçbir şey kalmadı..
Sevdiğim kitap, sevdiğim çiçek, sevdiğim dünya üzerinde ki herhangi bir şey..
Ben hep en sevdiğimden vuruldum.
Ya da en sevdiğimden vuruldum..
Vurulduğum geceden sonra ne mi oldu..
Yaşadığımın farkına varmam epey zaman aldı. Ama her şeye rağmen yaşadığımın kanıtları vardı. Sevenlerim, sevdiklerim.. Mutlu olduğum anlar nadir olmaya, üzüldüğüm şeylerin olmadığının farkına da vardım.
Büyümüşüm meğer, büyümek zorunda bırakılmışım..

BAĞNAZ BİR YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin