Veda

18 6 6
                                    

17 yaşıma veda etmek epey bir zor olmuştu. 18 yaşıma da son mektubumu yazıyorum. Çocukluğunu elinden alıp hayatın kaç bucak olduğunu gösteren insanlara ithafen yazıyorum.
Kime göre neye göre güçlüyüm orasını bilmiyorum ama bir dağ var sırtımda; yıkılması bir hayli zor, insanların yıktığı tadilatla onarılması imkansız olan o dağı bazen tek başıma, bazende sayılı hayatıma aldığım güzel insanların birer birer güç ve cesaret aşılayarak kat ve kat yükseldiğimi hissettiğim, evim oldu.

Yüklerden kurtulup, başka evler aramaktansa kendi evimi insanlara açmayı tercih ettim.

Ne kadar teşekkür ne kadar borçlu olsam da onlara iki senede beni toparlayıp bu evrelere getiren önce yalnızlığıma sonra yüreklerimizin bir olduğu insanlara teşekkürler..

Uzun lafın kısası yaşayıp deneyimlediğimiz hiçbir şey hayatınızı elinizden almasına izin vermeyin. Nefesinizin son demlerini yaşadığını düşünüp, son film şeridini izlemeyin. O sizin hayatınız bir çok insanın parmağında kukla olmaktan vazgeçmek gerekiyor.

Yıkık dökük bir harabeden hallice..

Yeni yaşıma yeni hissizliğim duygusuzluğumla giriceğimi hiç düşünmezdim. Hatta aşırı mutlu ve pozitif bir kişiliğim vardır. Şimdi her gün içimde bir şeyler ölüyor. Diri diri gömüyorum bir çok şeyi toprağa..
Böyle olmalıydı, öyle de oldu deyip geçiyorum artık.
Yeni yıl, yeni umut, yeni yaş, yeni ay, yeni başlangıç diliyorum.

Ben önce kendimi affedebileyim de daha sonrası çorap söküğü gibi gelir.
19 yaşımda yorgun, bitkin ve her şeyden isteksiz olucağımı düşünmüyordum. Geçmişe bakınca hayatımda değişen ve yaş eklendikçe yıllar tazelendikçe bende hayatımda bir düzene göre ilerliyormuş.

Önemsemeyeceğim tek şey kalbimin anahtarını birisine kaptırsam da her zaman yuların ipleri elimde olucak. Yönetip elimde oynatayım demiyorum. Kendimi aciz gördürüp, küçük çocuk muamelesinden kurtulup, o olmasa da yaşayacağımı hissetsin. Güçsüzdüm, kendimden özür dilerim.
İyi ki yaşadım. Bir daha hayata gelsem yine aynı şeyleri yapar hiçbir şeyden pişman olmazdım çünkü bu benim ve ben pişman olmak istemediğim bir hayat sürmek için yaşıyorum.
Hayatınıza aldığınız insanların hayırlı olmadığını size uygun olmadığını ve gereksiz şeyler istediğini anladığınızda kalbinizle değil de aklınızla hareket edin. Zirâ ben yapamadım. Kalbim hep baskındı. Mantığım devreye girmiyor genelde..

Onca insanı hayatınıza sokup sizi kötü hissettiriyorsa bırakın kuş olup hayatınızdan tüyünü bile düşürmeden çıkıp gitsin. Ne etraf kirlensin ne de size gittiği için bir şeyler hatırlattırsın.
Kadere inancım sonsuz..
Ama göz göre göre canımdan vazgeçip, onu uğurlarken arkasından su döktüğümü, geri geleceğini düşünerek yıllarımı çürüttüğüm geliyor aklıma.

Parça pinçik oldum, belki tüm yapboz parçaları yerini bulamadı, bulamayacakta ama biliyorum artık kalbimin sesi bir daha ne o diye atıcak ne de başkasının sesi kalbime kazınacak.

Rüyalarım çok kıymetli, kısaca hatırladığım kadarını bahsetmek istiyorum..
Huzurlu ve mutluydum. El ele tutuşmuş aynı yolda yürüdüğümüz bir adamla nereye gittiğimizi bilmeden yürüyorduk. Sevdiğimi hissedemiyorum, bu bir rüya ama aklımın yanımda ki kişide, kalbimin hâlâ kilitlerinin kırılmadığını hissettiğim adamda olduğunu anladığım o an uyandım. Derince nefes aldım, gözümden son zamanlarda yaş düşmüyor. Yine düşmedi. Üzgündüm, üzüldüğüm tek şey bir kişinin hayatınızı bu denle etkilemesi..
Onsuzluğa alıştığınız ve yanınızda ki kişiye haksızlık yaptığınızı düşünmeden, kalbiminizin haykırışlarına kulak kapatamıyorsunuz..

En önemlisi de yine ve yine söylüyorum; sevdiğim bir hocamın sınıfın ortasında kendi şiirini okurken gözlerinin dolup sesinin tınısını zar zor kontrol altına alabildiğini hissettiğimde tüylerim diken diken, kalbimde bir cız, gözümde bir damla yaş..
Şiire odaklanamadım. Odaklandığım şey başkaydı. Onca yaşanmışlığı hayatına kaç kişi girip çıkan bir kadının şiir olmasıydı. Ben belki de ileride o kadındım. Bir satırda onu bulup, hüzünleneceğim belki de aklımın kenarından bile geçmeyeceği o geminin bir daha gelmeyeceği limandayımdır..

Ben kendime yabancılaştım.

Neler bekliyor beni ya da neler olucak neler yaşayacağım bunları hep merak etmiştim. Merakım da hep kursağım da kaldı. Yeni yaşımın yeni hayatımın belki de ilk günü tüm pürüzleri hayatımdan atıp parazitleri hayatımdan kovduğum yeni huzurlu bir yaşam mı bekliyor beni?
Ya da hayatımı daha da mahvetmeye gelicek bir adam mı?
Belirsizliklerle dolu, zamanla her şeyin su gibi akıp geçtiği o andayım.

Kendime söz verdim. Aramıyorum; aşkı da, mutluluğu da..

Benim olan benimle her daim aynı yolda yürüyüp elimi bahanelerin altına sığınıp bir korkak gibi kaçıp gitmez.
Aciz, korkak, suçlu ve güçsüzlerin işidir.
Ortada bıraktığımı verdiğim sözleri tutmadığım bir yaşam sürmedim. Ha sürdürdüğüm insanlar varsa da üzgünüm, hak eden hak ettiğini bulur..

Acımasız ve gözleri kan bürümüş birisi tarafından okuyormuşsunuz gibi değil mi?

Geri veremiyorum; düşlerimi, hayallerimi, kalp kırıklıklarımı, neşemi, kalbimi ve sözleri..
İçim de dışım da alev çemberi..

Rüzgar bedenimi usul usul ele geçirip kendimi kaptırdığım zamana geri döndüm.

İyiyim.
Herkesin iyi dilekleri ve mesajları için teşekkürler..
Artık doğum günüm bile bana ölüm günü gibi geliyor.
Yeni yaşım mutluluk ve huzur versin gerisinde sağlıklı olup farklılıklar yaşayıp, aklımın en ucre köşelerinde yatan pislikler temizlensin bana yeter..

31 nisan da 1 nisan da doğum günüm olarak geçiyor. Kimlik ve doğdum tarihler arasında 1 gün var benim tercihim artık 31 nisanda kutlamak..
Güzeliyle kötüsüyle 1 nisanda olan anılarımı tekrar tekrar yaşamaktansa başka bir gün başla bir evrende tekrar kutluyorum. Şaka gibi biri olamıyorum..

Bir mum üfledim, dileğim ne sen ne de başka bir şey oldu sevgilim.

BAĞNAZ BİR YÜREKWhere stories live. Discover now