3. bölüm

449 18 5
                                    

Önce abime sonrada Dilo'ya, Yiği'te ve Damla'ya baktım. Hepsi şaşırmış ve endişeli görünüyordu. Endişeyle

-Abi ne oldu bir sorun mu var? Ne konuşucaksın hadi çabuk söyle endişe etmeye başladım. Dedim

" Tamam endişe etme. Aslında şimdi söyliyeceğim şey çokta kötü bir şey değil ama yinede senin nasıl tepki vereceğini bilemiyorum. Bu yüzden şimdi sakin ol tamam mı?. "

- Abii sen böyle yapınca ben daha fazla endişe ediyorum ve artık lütfen şu ağzındaki baklayı çıkarır mısın sinirlenmeye başlıyorum.

" Tamam, tamam söylüyorum. Hani sen yıllar önce o anne, baba kelimelerine bir gram dahi layık olmayan iki şerefsizi öldürmüşdün ya 6 yaşındayken."

Bir anda abimin dedikleriyle eski anılar gözümde canlandı. O iki şerefsiz, iki adi ve bana, abime yaşattıkları aklıma geldi ve tabi onları nasıl canlarını acıtarak öldürdüğüm. Ben küçükken onlar yani anne bile demek istemediğim kadınla, o şerefsiz, pislik kocası yıllarca bana eziyyet ettiler ben kendimi bildim bileli kaynar suyla elim, kırbaçla belim, tekmeyle, yumrukla karnım ve bıçakla tüm vücudum arkadaştır. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi o pislik en son bana dokunmaya kalktı ama artık dayanamıyordum. Ben böyle biri değildim. Ben bazı aptallar gibi hiç bir zaman itaatkar biri olmadım. Hep özgür ruhlu ve hakkını arayan biri oldum. İşte o günde hakkımı aradım ve kendim buldum. O pisliğin bana yaklaşmasına izin veremezdim. Elime aldığım bıçakla hiç gözümü kırpmadan hızla karnına darbe indirmiştim. İlk darbeyi indirdikten sonra afallamıştım sonuçta 8 yaşında birini bıçaklamıştım ama sonra kendime geldim ve hiç duraksamadan bir bıçak darbesi daha sonra bir tane daha ve bir tane daha indirdim . Pislik hala yaşıyordu ama bu benim bir azda işime yaramıştı çünki ona daha fazla acı yaşatmak istemiştim bana her dokunduğunda hiss ettiğim iğrenç duygunun intikamını almak istedim. Yarasına tuz döktüm tıpkı onun bana yaptığı gibi ama ben tuzla yetinmedim ve kolonya döktüm çığlıkları evden dışarı çıkmaya başlamıştı bu yüzden zaman kaybetmeden elimdeki bıçağı sesinin kesilmesi için kafasının tam ortasına geçirdim. Pisliğin sesini duymuş olucakki o şerefsiz bana dokunduğunda her seferinde kenarda durup sırıtarak izleyen buda yetmezmiş gibi bu pislik beni döverken abimide kendisi döven şerefsiz kadın geldi. Her tarafı kanla kaplı ve tam ortasında şerefsiz kocasının cesedi olan evi görüp afallamış pislik tam kendine gelip çığlık atıcaktıki bir bıcak darbesinide ona geçirdim. Yere yığıldı ama ölmedi bende vücudunun uzununa bir şekilde bıçakla x şekli çizdim ve içerden asetonu alıp yanına geldim.
Bağırarak yalvaran yüzüne baktım ve

-"Hatırlıyormusun beni sırf bu aseton denilen şey yüzünden hep dövdün o şerefsiz kocanıda üstüme saldın hemde hiç suçum yokken. Kendin kullanıp bitiriyorsun sonrada bunu bahane ederek benim yaptığımı söyleyip beni dövdürtüyordun ama artık bu olmiycak. "
Daha sonra kendimin bile aklıma geldikçe korkutan sinsi, şeytani bir bakış attım ve

"artık bu bahane ettiğin şey senin canını öyle bir yakıcakki ölmek için benim size yalvardığımdan daha beter yalvarıcaksın ama sesini kimse duymiycak çünki eğer duyarlarsa beni hapse atarlar"

Diyip elimdeki büyük asetonun kapağını açtım ve x şekilli yaranın üzerine dikkatle boca ettim. O kıpırdayamıyordu. Çığlık atmaya başladığı için çabucak işini bitirdim. İyi bir şey olmadığını biliyordum bu yaptığımın ama lanet olsunki bu yaptığım çok kötü bir şekilde hoşuma gitmişti ve kendimi o gebermişlere bakarak bir şekilde gülümsememe engel olamıyordum. Daha sonra diğer kilitli odadan abimin sesini duydum ama çok cılız çıkıyordu . Kapıyı açtığımda yerde açlıktan nerdeyse öle bileceğini gördüm ama bu sadece açlıktan değildi yaraları vardı. Beni gördüğünde elini bana uzattı ama ben o pisliklerin kanına bulanmıştım. Abim kendine geldiğinde üstümdeki kanları, içerden gelen sesleri ve kapıyı nasıl açtığımı sordu bende anlattım. Onların cesetlerini gösterdim. Nasıl öldürdüğümü anlattım. Abim kötü bir şey yapar sanıyordum ama bana sarıldı, güçlü durmam gerektiğini söyledi ve bana tüm bu eziyyetlerden ikimizide kurtardığım için teşekkür etti. Daha sonra abim üstümdeki kanları temizlememi söyledi. Temizlenip evden biraz para alıp bir yurda geldik. Kendimizi bir şekilde kabul ettirdik. Damla zaten annesiz, babasızdı ailesi bizimkinin aksine çok iyidi ama malesef bir trafik kazasına kurban gittiler. Bizim şerefsizlerde bakmadığı için o da yurtta kalıyordu bizde onun kaldığı yurda gittik çok uzak değildi zaten. Yiğit ve Dilarayla yurda gitmeden önce biri tarafından zorla dilendirildiklerini ve dövüldüklerini gördükten sonra abimle birlikte onları döveni öldürüp onlardan kurtulmalarına yardımcı olarak tanışmıştık. Onları katil yapan biz değildik çünki onlar zaten önceden birini bıçaklamışlardı ikiside hemde. Böylece onlarda bizle birlikte aynı yurda geldiler ve bizle yakın arkadaş oldular. Bir aile oldular. Damla zaten yurda gittikten sonra bu olaylara bulaşmıştı bu yüzden onun için sorun değildi. Ama bu işlere bulaşmıştı derken sadece bir şerefsizi bıçaklamış ve dövmüştü. Herneyse işte şimdiki zamana dönsek iyi olucak galiba.

Yıkılmış Hayatların Kırık KalpleriWhere stories live. Discover now