6. Bölüm

3 1 0
                                    

''Zaten bir tek sizlere haber verildi'' dedi tekrar sırıtarak. Alex bir iki adım daha attı ve Herna'ya doğru eğildi

''Ve bizi durdurmak için sizleri gönderdiler. Neden ? Ne istiyorlar ?''

Herna'nın sırıtması daha da çok artmıştı. Kılıcım ile o boynunu koparacağım. Bundan kaçışı olmayacak. Ölürken bile bir şerefsiz olarak ölecek. Hernandes'in vücudundan bir titreme geçmişti.

Kara yattığı için üşümeye başlamıştı. Bir iki öksürük ile boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. ''Bu dünya için geleceği pek parlak olmayan hayalleri var. Simsiyah bir küre düşünün, aralarında damara benzeyen ateş kırmızısı hatlar var. Her yerinden gelen pis kokular.. Hiç ışık yok. Yaratmak istedikleri dünya bu şekilde.'' diye devam etti.

Hiçbir şey anlayamıyordum. Herna'ya baktım. Susmuştu. Daha fazla bilgi vermesi için bu sefer sol koluna çizik atmak yerine kılıcın ucunu soktum.

''Konuş !'' diye bağırdım. Canının yandığı yüz hatlarından belliydi ama çaktırmamaya çalışıyordu. Kolunun içine girmiş kılıcımı döndürmeye ve biraz daha derine sokmaya başladım. Yüzünü buruşturdu ve en sonunda dayanamayarak şiddetli bir çığlık attı.

''Konuş Hernandes. Yoksa kolay bir ölüm yerine işkenceli bir ölüme tabii tutulursun.'' dedi James.

Hafifçe eğildi. ''Ve bunu yapmaktan zevk duyacağıma emin olabilirsin.'' dedi.

James yeniden sinirlenmeye başlamıştı. Öfke kontrolü yaşayan biriydi. Kendini zor zapt eder, sakinleşmek için büyük uğraş verirdi. Belli ki bu vakitlerde sakinleşme konusunda pek de başarılı olamıyordu.

Onu ne yaparsa yapsın bu sefer durdurmayacağım. Çünkü ben de sinirlerime hakim olamıyordum. James'in öfkesi onu her zaman tehlikeli biri yapmıştır.

Öfkelendiğinde sağı solu belli olmuyor, kurbanına odaklanmış bir aslana bürünüyordu. Hiçbir şey onun dikkatini dağıtamazdı. Hernandes konuşurken bile bir anda işkenceye başlayabilirdi.

Hernandes'in gardı düşmüştü. Bu sefer her şeyi dökülecekti. ''Kilisedekilerin veya keşişlerin özel dualarıyla cehennemin kapılarının açıldığı savunuluyor. Lanetlenmişleri çıkarmak için özel bir dua. Kilitler kırıldı, nasıl kapatılacağı ise meçhul.'' diye yanıtladı.

Bu sefer gardı düşen bir tek Herna değildi. Duyduklarımız karşısında yıkılmıştı. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi ? James'le ettiğimiz kavgada haklı olan abim miydi yani ? Bu nasıl olabilir ?! Anlam vermek mümkün değil.

Bakışlarımı James'e çevirdim. Yağan karın şiddeti ve rüzgarın hızı artıyordu. Bakış açım zorlaşıyordu. Gözümün içine giren kar taneleri yüzünden başımı eğmek zorunda kalmıştım. James'in yüzündeki şaşkınlık kendini
gizlemiyordu.

''Bizim oraya gitme amacımız ne peki ? Neden bizi çağırıyorlar ? Ya da kim çağırıyor ?'' dedi Alex. Doğru soruydu. Hepsi için koca bir ''Neden ?''

Hernandes tekrar yüzünü buruşturdu. Kesikler canını yakıyordu. Kan kaybı da cabasıydı. Yine de bunu hak etmişti. Hatta daha fazlasını hak ediyordu. Ona merhamet bile ettiğimiz söylenebilirdi.

''Sizi çağıran kilise.'' dedi. ''İçlerinde yolundan sapan beş kişi var. Her şeyi biliyorlar. Karanlığa dair her şeyi. İşlerinde usta bile oldukları söylenebilir. Yapılan şey ne ise çok güçlü. Kilisede bulunan birinin sürekli mektuplar attığını gözlemişler. Bu gücü çağıranların yanında olanlar adamın gırtlağını kesmişler. Bizden sizi öldürmemizi istediler.'' dedi.

Alex hışımla Hernandes'in yakasından tuttu ve Sizi aptallar ! Bu gücün durdurulma imkanı olmasa bizi çağırmazlardı. Belki yardım edebiliriz. Neden bizi öldürmek için geldiniz ?!'' dedi.

Hernandes yine gülümsüyordu. Bu piç kurusu ne zaman sırıtsa altından bir bokluk çıkıyordu. ''Dünyanın o halini görmek istiyorum. Bütün insanların acı içerisinde kıvranmasını izlemek istiyorum.'' dedi.

Karanlığın Esirleri 2: ATEŞTEN DOĞANLARWhere stories live. Discover now