8.

9K 463 34
                                    

Dışarıda yemekten vazgeçip yemeği alıp benim evime gelmiştik. Çünkü ben bu tiple gidemem diye ısrar edince o da kabul etti.

Emektar kanepem de yemeğimizi yerken Erdinç ve Cüneyt meselesi açıldı. Kutay mahalleyi daha iyi bildiği için onun çözüm bulmasının daha mantıklı olacağına karar verdik. Ağzındaki lokmayı çiğneyip kolasından bir yudum alıp yuttu.

"Şimdi bu çocuklar altı aydır nasıl çaktırmadan ilişki yürütmeyi başarmışlar orası muamma."

Bende yemeğimi bitirmiş kolamı içiyordum. Hatırladığım manzarayla

"Ben tahmin edebiliyorum. Erdinç'in evinde buluşuyorlar büyük ihtimalle. Çünkü evde Aytaç yok artık, daha rahat girip çıkıyordur"dedim.

Kutay'ın kaşları şüpheyle çatıldı yine. Abi iki dakika bi çatma şu kaşları. Adamın erken yaşta kırışıklıkları çıkacak. Tamam Yakup bi gevşeme canısı.

"Çattın yine kaşları terminatörüm. Sen sormadan ben söyleyeyim. Aytaç bizim beşincimiz, o da kardeşimiz."

Kutay elini ıslak mendille silip arkasına yaslandı.

"Yavrum sormak uygun olur mu bilmem ama biraz şu kardeşler olayından ve kendinden bahseder misin?"

İşte en sevmediğim bölüm. Her okuduğunuzda atlamak istediğiniz, ya da izlediğiniz filmde ki o melankolik bölüm. Anlatmak istemiyorum desem anlayış gösterecektir biliyorum. Evet kavgalı gürültülü bir çift olduk ama Kutay benden daha anlayışlı. Uzun süre cevap vermeyince

"Tamam zorlama kendini yavrum acelemiz yok. Sadece seni tanımak istiyorum. Öpüp koklamak güzel ama ilişki bununla sınırlı değil. İzin verdiğince kendini anlatırsın. Ama anlatmakta mecbur da değilsin" deyip yaslandığı yerden elini uzatıp belime dokundu.

Yana dönüp ona baktım. Şu anda gözleri tamamen huzurla doluydu. Ben bu huzurun hoşuma gideceğini bilseydim kavga etmeden önce tamam dur canısı elinde çiçekle gel derdim. Ama dediğim gibi bizim ki yumruklarla başladı.

Bana acıyarak bakmadığını da attığı yumruklardan ve dükkanda günümü mendil sallaya sallaya siktiğinden biliyordum. O sadece beni öğrenmek istiyordu. Hoşlandığı kişiye daha yakın olmak, onunla ilgili şeyleri biliyor olmak istiyordu.

Bende kanepeye yaslanıp elimi bacağına koydum.

"Anlatayım canısı. Çokta öyle sezercik filmlerine konu olacak bir hayat değil ama ben, Yılmaz, Aytaç, Kaan ve Erdinç yetimhanede büyüdük. Hiçbirimiz ailemizi tanımıyoruz, gelip soran da olmadı. On sekiz yaşında devlet himayesinden çıkıp kendi ayaklarımızın üstünde durmaya başladık. Erdinç'te çıkınca beşimiz bir daha hiç kopmadık. İstanbul'da büyüdük, bir sürü işlerde çalıştık bir yıl önce de Kaan denen piç kardeşimiz yanlış insanın sevgilisini ayartınca Ankara'ya topukladık. Yılmaz'ın sevgilisi İstanbul'da kaldı okuyor abisi, bu sene son senesi evlenmeyi düşünüyorlar. Kaan hâlâ hovarda. Erdinç utangaç, içine kapanık, duygusal bir çocuk. Aytaç'ın biraz psikolojisi bozuk, bazı yanlış alışkanlıkları da var diye düşünüyoruz ama asla belli etmez, bir anda ortadan kaybolur aylar sonra çıkıp gelir. Beni de yumruklarımdan biliyorsun be canısı kavgacıyım."

"Herkesi bir arada tutansın sen."

Ah evet yakalanmıştım.

"Çok mu belli be çakır gözlü?" deyip ona döndüm.

Başını salladı sadece.

"Bu da böyle bir hikâye işte."

Kutay sağ kolunu açıp bekledi. Cidden mi abisi ya? Ben sevgiye bu kadar mı hasrettim? Başımı göğsüne yasladım, o da koluyla beni sardı. Saçlarımdan öptü.

"Buram buram Helix kokuyorum demi?" diye güldüm.

Kutay gülünce başım göğsünde hareket etti.

"Belki ben motor yağı seviyorum yavrum."

"İlginç fantazi ha."

Uzun bir süre konuşmadan başım Kutay'ın göğsünde, hızlı hızlı atan kalp atışları kulaklarımda, yıllar sonra ilk kez hissettiğim tatlı bir huzurun içinde öylece durduk.

Evet zor bir şehirde zor bir mahalledeydik. Ama gün savaşma günüydü ve değerdi be abisi, şu anda hissettiğim bu huzurun devamı için değerdi.

Hayatta yarın ne olacak demeden bugünü yaşarken, üzücü bir anım olmasın diye dolu dolu günlerimi geçirip, mahalle karılarına laf yetiştirirken izlemişti demek beni. Lan o halimi bile sevdiyse, bir şansı hak ediyor.

Kutay'dan

Yav kaşına gözüne kurban olduğum biz nasıl sığacağız bu yatağa. Benim yatağım battal boy, tek kişilik yatağa iki kişi üst üste bile yatsak sığmıyorum ki ben. Kızacak diye ağzımı da açamadım, bari salondaki kanepede yatsaydık. Olmaz bizimkilerde anahtar var çocuklar bizi görürse Yaprak Dökümü'nde felç geçiren Ali Rıza bey gibi ağzı yüzü yamulur kalır deyip odaya tıktı bizi.

Olsun be tamam dedi, sevgilin olurum dedi ya yerde yat dese gıkım çıkmaz. Bir yıl boyunca ne yapacağım nasıl edeceğim de sevgili olacağım diye kendimi yiyip bitirdim.

Canına yandığım bilir gibi gidip babamın yanında işe başlamış bir de. Az çektirmedim dükkanda dövse haklı, iyi de dövüyor ha. Kimin sevgilisi be. Benim valla da billa da benim. Yaptım sonunda. Kavgayla da olsa başardım.

Gerçi dayak yerken gülücüklerini göremedim ama bana kafa tutarak diklenip gevşekçe konuşurken görmüştüm. Eğer bugün dayanamayıp patlamasaydım el ense arkadaş olacaktı sonumuz.

Ah be zıpırım mahalle karıları arasında çekirdek çitlerken kadınların "Duydunuz mu sizin binadaki Ayten'e dün yine birileri geldi" derken "Senin de dün kızını okul çıkışı parkın orda bir oğlanla yiyişirken görmüşler, öyle diyolaaaa" derken ki fenalığın yok mu? Çocuklar "Hoppp Yakup abii orta sahaya abi orta sahaya" dediğinde elinde ne varsa yere atıp top peşinde koşman. Bazı geceler arkadaşlarınla içmeden dönerken kaldırıma oturup "Ağzınızla için dedim kaç kere götününüzle değil. Millet ateist götü gördü" deyişin.

Ben senin gibisini daha önce hiç görmedim be semt çocuğu. Bizim mahalleye senin gibisi hiç gelmedi. Göze çarpıyordun, bu yüzden de kimse mahallede seni istemiyordu. Sen onlar için fazla uçarıydın. Burada farklı olan sevilmez. Beni de öğrenseler gözümün yaşına bakmaz şeytan taşlar gibi taşlarlar. Şu işlerimi bir düzene sokayım senin şehrine gidelim semt çocuğu, orada daha rahat ederiz, ya da belki İzmir'e. Sen nereye istersen oraya gidelim be yavrum ama önce bana alış biraz, beni sev, seni sevmeme izin ver. Ben sadece ailemi kaybetmekten korkarım, sende artık benim ailemsin. Seni kaybedemem.

Yavrum garibim benimle duvar arasına sıkıştı kaldı. Vücut büyük anasını satayım yan dönsem de, yatağın ucuna kadar gitsem de olmuyor. Zaten benimle uyumak isteyeceğin aklımın ucundan geçmezdi, sorgulamadan direkt tamam dedim. Harbi yürek yiyor heralde arada bu çocuk. Ya da salonda anlattıklarından sonra beni bırakmak istemedi. Ben sana aile de olurum yuva da.

Yıkadığı saçları erkeksi kokuyordu ama bu koku bile beni gıcıklatıyor. Ha göreyim küçük oğlan kalk bi, yemin olsun kör bıçakla keserim seni. Anca ikna etmişim yavrumu korkutup kaçıramam, bana ihanet etme aslan parçası.

Yanımdaki hareketlenmeyle Yakup'un ensesine dayadığım yüzümü geri çekmek zorunda kaldım. Önüne dönüp kolunu üstüme atınca yüzü gözlerimin önüne serilmişti. Küçük ince dudakları, hafif sakallı çenesi, uzun kirpikleri, belirgin adem elması.

Dur aslanım, dur yiğidim. Yan çizme.

Küçük dudaklarında ki mırıltıları dinlemek için yüzüne doğru eğildim.

"Abisi yine mi emcüklemeye geldik buraya?"

Ne diyo ne?

Yüzü kaşınınca susup elini yüzüne götürüp kaşıması kadar tatlı bir şey yok bu dünyada. O tekrar elini üstüme atıp daldığı rüyalara devam ederken bende uzanıp dudağına bir öpücük kondurdum.

Mutlu rüyalar, mutlu yarınlar semt çocuğum.

Mahalle Abisi - GAYWhere stories live. Discover now