36.

2.9K 174 27
                                    

Yazar'dan



Cüneyt ellerindeki poşetlerin askılarını bir elinde toplayıp cebindeki anahtarı kapının deliğine takıp çevirdi. Sevgilisinin evine zil çalarak girmeyi aylar önce bırakmıştı.

İçeri girdiğinde blender sesinin kapanmasıyla mutfaktan koşar adım gelen eldivenli elleri ve yüzü bembeyaz un olmuş mavişi onu gördüğünde kocaman gülümseyip

"Hoşgeldin aşkım" cümlesiyle günün tüm yorgunluğu akıp gitmişti Cüneyt'te.

Onun tatlı sesiyle karşılanmak bu hayattaki belki de tek şansı olmuştu.

Erdinç poşetleri almak için uzansa da Cüneyt onu belinden tutup kendine çekti ve kıvırcık saçları önüne gelen alnını öperek

"Hoşbuldum mavişim" dedi dudakları alnının üstünde.

Erdinç başına çiçekli bir bandana takmış ama inatçı kıvırcıkları bandanadan taşıp alnına düşüyordu. O da Cüneyt'in beline kollarını doladı ama üstü un olacak diye ellerini arkasında havada tuttu.

Birbirlerinden ayrıldıklarında Cüneyt eğilip burnunun ucu dahi un olan sevgilisinin yanaklarını ve burnunun ucunu öptüm.

"Mavişim" dedi ve öptükçe kokusunu içine çekti.

Beraber mutfağa geçtiklerinde poşetleri masaya koyup ceketini çıkarttı ve sandalyenin üzerine koydu yeniden tezgaha dönen Erdinç'in

"Aldın mı söylediklerimi?" sorusuyla yanına gidip arkasından sarıldı. Eli karnının üstünde eğilip boynunu öpüp

"Aldım güzelim. Çikolatalı sütünü de aldım" dedi.

Omzunun üstünden geniş kabın içinde karıştırdığı karışıma bakarak tekrar boynunu öptü.

"Hayırdır mavişim, canın pasta mı çekti? Söyleseydin gelirken alırdım."

Erdinç arkasındaki bedene başını çevirip ışıl ışıl parlayan mavi hareleriyle bakıp dudaklarını büzdü.

"Olmaz aşkım. Bugün Aytaç abim gelecek. Benim yaptığım pastayı sever o."

Cüneyt hmlayarak tekrar Erdinç'in boynunu öpüp yanına geçip tezgaha yaslanıp ellerini önünde kavuşturdu.

"Hani şu İstanbul'a kaçan abin mi? Bugün mü gelmiş?" diye sordu.

Mavişinden onun adını sık sık duymuştu ve çocuklukta onu nasıl yurtta koruduğunu anlamıştı. Sevgilisi ondan saygıyla bahsediyor ve kötü bir şey söylettirmiyordu.

Cüneyt içinde tuttuğu o büyük sıkıntıyla nefes verdi.

"Ona da söyleyecek misin bizi?"

Erdinç hızla başını sallayıp

"Tabi söyleyeceğim bitanem. O da benim abim. Eminim bizi kabul edecektir" dedi.

Cüneyt ağzının içinden "umarım" diye geveleyerek masaya yürüdü ve poşetlerin içindekileri çıkarttı.

Dolaba konulması gerekenleri dolaba koyarken Erdinç çilek poşetine uzanıp

"Aşkım onları koyma şimdi yıkayıp dilimleyeceğim onları" dedi.

"Tamam güzelim ben yıkarım bunları, istediğin gibi de dilimlerim. Sen eline bıçağı almasan."

Çünkü korkuyordu. Geçen gün salatalık dilimlerken bıçak parmağını kestiğinde gördüğü kanla ödü kopmuştu. Erdinç gülerek başını sallayıp ona izin verdi.

Cüneyt gömleğinin kol düğmelerini çözüp dirseklerine kadar katladı. Mutfak dolabından süzgeci alıp çilekleri koyarken Erdinç de pasta kremasını hazırlıyordu. Cüneyt çilekleri bir kaç kere yıkandıktan sonra doğrama tahtasını ve bıçağı alarak saplarını çıkarıp dilimlemeye başladı.

Mahalle Abisi - GAYWhere stories live. Discover now