|17|

13.7K 659 127
                                    


Geçmiş'ten devam

Bulanık gören gözlerim cihanın bana nefret ve öfke dolu bakışlarıyla kesiştiği an göğsümün tam orta yerine bir darbe aldığımı hissetmiştim. Sanki biri var gücüyle öyle bir vurmuştu ki kalbime oradan oraya savrulmuş gibiydim.

Ne bedenim ne de zihnim kendinde değildi. Neler olup bittiğiyle alakalı hiçbir şey algılayamıyordum. Yalnızca Cihan'ın o bakışları mıh gibi kazınmıştı beynime.

Her zaman aşkla, sevgiyle bakan gözleri bu sefer neden bu kadar canımı yakmıştı? Halbuki benim canım öyle kolay acımazdı ki.

Ayaklarım git gide daha da uyuşmaya başlarken saçlarımın üzerinde hissettiğim dudaklarla birlikte yerimden kımıldamak istemiştim ancak ne adım atacak gücüm vardı ne de konuşacak bir dilim.

"Sizin konuşacaklarınız vardır sevgilim. Ben az ileride duran aracın içerisinde olucam merak etme. Konuşman bittiğinde gelirsin."

Sözcükleri pek algılayamasam da yüzüme sahte bir tebessümle bakmasından pek de iyi şeyler söylemediğini hissetmiştim.

"Ama bakma bana öyle birtanem. Sana kaç kere bu kadar içme dedim değil mi?"

Bir eliyle saçlarımı hafifçe tararmış gibi okşamaya başlamasıyla karşımda duyduğum Cihan'ın âdeta kükreme sesiyle birlikte her ne kadar zorlansam da dâhi bakışlarım onu bulmuştu.

"Hangi yüzle bir daha karşıma çıkarsın lan şerefsiz!!! Bırakın lan beni siz de!!!"

Ne ara kollarından tuttuklarını anlamasam da bir türlü buraya doğru gelmek için adamların ellerinden kurtulmaya çalışıyordu. Zar zor tutuyorlardı resmen Cihan'ı.

Yüzü sinirden dolayı kıpkırmızı olmuş bir vaziyette ağzına gelen lafları yanımdaki adama doğru sayarken ona doğru bir adım atmak istemiştim ancak belimden tutulmamla birlikte yerimden kımıldayamamıştım. Zaten bunu yapacak halim bile kalmamıştı.

"Yolun sonuna doğru geldik Cihan Aksoy. O çok sevdiğin rahmetli abinle gecenizi gündüzünüze katarak hazırladığınız sözleşme artık ellerimin arasında. Ve biliyor musun hiçte zor olmadı bunu almak. Sağ olsun sevgilim Alya elimi bile kımıldatmadan sonunda ait olduğu yere getirdi. Sakın ağlayım, üzüleyim de deme bak ben de ağlarım yoksa biliyorsun."

Sesindeki alaylı tonu nihayet kulaklarım yavaş yavaş algılamaya başlarken dedikleri şeyler karşısında anlamsızca ona doğru bakmıştım. Ne diyordu bu? Ne sözleşmesi, ne sevgilisinden bahsediyordu?

"Seni öldürürüm duyuyor musun beni şerefsiz!!! Seni öldürürüm lan!!! Abimi bir daha ağzına bile almayacaksı katil!!! Onu sen öldürdün lan!! Sen!!"

Alnında ve boynunda oluşan damarlardan birlikte gözlerini açarak yanımdaki adama doğru kükreyerek konuşmasını tamamladığında hala onu tutan adamlardan kurtulmaya çalışıyordu.

"Sıra sana gelmediği için dua edeceğine gelmiş bana burada laflar ediyorsunuz Cihan bey. Hiç yakıştıramadım size doğrusu. Her neyse beni bu kadar yormayın canım, ses tellerime günah sonuçta. Hadi ben gidiyorum bak, ona göre güzel güzel birbirinizi üzmeden konuşun."

Yüzüne kondurduğu alaylı gülümsemeyle birlikte elini görüşürüz dercesine sallayarak başıyla adamlara bir hareket yapmıştı. Adımlarını yanımdan ayırıp ileride duran arabasına doğru birkaç adamla birlikte ilerlemeye başlamıştı.

"Seni bulduğum gibi öldüreceğim lan!! Duydun mu beni!!! Nefes aldığın her saniye canımı al diye yalvaracaksın!!!"

Nefes nefese kalmış bir şekilde debelenip dururken arabasına doğru binen adam yalnızca arkası dönük bir şekilde elini sallamıştı. Ardından kapısı açılan araca doğru binip gözden uzaklaşmaya başlamıştı.

ACIVÂRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin