|22|

11.3K 732 196
                                    

Demir'i merak edenler bu bölümü es geçmesinler. Çünkü aramıza yeni katılan bu karakterimizi tanımanızı isterim.

Destekleriniz için de çok teşekkür ederim. Bölümü umarım beğenirsiniz Ballarım💕

 Bölümü umarım beğenirsiniz Ballarım💕

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Geçmiş

Sessizlik karanlık geceye hüküm sürerken karşımdaki Mardin'in eşsiz manzarasını izlemekle yetiniyordum yalnızca. Ne yanımdaki adam tek bir kelime edebiliyordu ne de ben. Öylece susuyorduk tek anlaşabildiğimiz yerden.

Bir yanıp bir sönen sokak lambası düşüncelerimi bölemezken sessizliğe karışan derin bir nefes sesini işitmiştim tam da yanımda. Daha çok iç çekişe benziyordu. Biraz acı biraz da hasret harmanlanmış gibiydi.

"Nasılsın?"

Her bir araya geldiğimizde her zaman sorduğu soruyu bir kez daha içimi ürperten o kalın sesiyle sormuştu. Fakat bu  seferki çok farklıydı. Zorlanıyor ancak konuşmak için de kendisini bir türlü susturmasının bir yolunu bulamıyordu sanki.

Dışarıya doğru titrekçe bir nefes bıraktığımda yüzümde her zamanki gibi buruk bir tebessüm peyda olmuştu. Ne o bu soruyu sormaktan usanıyordu ne de ben cevaplamaktan kaçınıyordum. Çünkü ikimiz de biliyorduk ki bunu soran ve cevaplayan yalnızca ikimizdik. Diğerleri sadece konuşmak için nefesini harcıyordu.

"Konuşmayacak mısın benimle?"

Sesindeki sert tınının aksine bu seferki daha da yumuşak çıkmıştı. Bakışlarının yavaşça yüzüme doğru çıktığını hissedebiliyordum. Hatta öyle ki daha çok hasret kalmış gibi inceliyor gibiydi.

Daha fazla dayanamamıştım. Tıpkı onun yaptığı gibi yaparak başımı usulca yana doğru çevirmiştim. Bir çift siyah keskin harelerle birleşen gözlerim yalnızca ona bakmakla yetinebilmişti. Öyle bir bakıyordu ki gözlerime acı çekiyor ancak sevgisi her zaman daha ağır bastığı için susmak zorunda kalıyor gibiydi.

"İyiyim... Sen?"

Göz temasını kesmeden sorusunu cevapladığımda beni duymuyordu sanki. Hatta gözünü bile kırpmıyordu. Tıpkı hasret çekermiş gibi bakıyordu ancak kavuşmayacağını bildiği için sadece doya doya izlemekle yetinebiliyordu.

Birkaç saniye öylece gözlerimi seyretmişti. Bazen imkansızlığıyla boğuştu bazen de kendisini çok kez elalarımda boğmak istedi kurtulmak için. Ama sonrasında yavaş yavaş yüz ifadesi değişmeye başlamıştı. Henüz sorumu yeni yeni kavramaya başladığını anlamıştım.

ACIVÂRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin