|20|

15K 855 406
                                    

Parçalanıyordum kimse bilmeden, ve bir gece içinde bilmeden öldüm..




"Yardıma gerek var mı?"

Arabadan iner inmez tam kapımın önüne gelen kadının seslenmesiyle bakışlarım yavaşça onu bulmuştu. Elini uzatmış bir şekilde arabadan inmemi bekliyordu.

"Gerek yok, kendim inerim."

Sesimi bile zar zor duyarken boğazımdaki kuruluğun geçmesi adına canımın acısını görmezden gelip usulca yutkunmuştum. Kendimi hiç bu kadar bitkin hissetmiştim.

"Ooo, ama sen inene kadar düğün bitecek zaten kızım. Acele et biraz."

Sabırsızca yerinde kıpırdadığında gözlerimi devirerek tek elimle koltuktan destek almıştım. Diğer kolumun acısı her ne kadar hareket edince acısı da yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Arabadan bir an önce çıkmak adına sağ ayağımı öne doğru uzatıp temkinlice yere doğru basmıştım. Diğer ayağım da bu sayede yere inerken nihayet kendimi dışarıda bulmuştum.

İlk başta gözümün içerisine yansıyan güneş görüş açımı kapatmıştı. Gözlerimi hafifçe kısıp karşımda duran gösterişli düğün yerini az çok görebiliyordum.

"Öyle bakacağına hareket et güzelim, yoksa bu saatten sonra seni ben bile zor kurtarırım."

Hiç beklemeden elini kolumun arasına geçirip bedenimi ilerletmeye başlamıştı. O da her ne kadar hızlanmak istese de halimi gördüğünden dolayı benim adımlarıma eşlik etmek zorunda kalmıştı.

"Keyfimden yapmıyorum sonuçta."

Ağzımın içerisinde homurdanarak konuştuğumda bakışları bu sayede beni bulmuştu.

"Alınma be güzelim. Hem merak etme bu saatten sonra her şeyi keyfinden yapacaksın."

Yüzünde oluşan güzel tebessümüyle beraber ılık bir rüzgar bedenime nüfuz ederken o ise rüzgarda savrulan saçlarını eliyle düzeltmeye başlamıştı.

"Bugünkü güzelliğimi rüzgar bile bozamaz. "

Kendi kendine bir şeyler söylerken başımı yavaşça sağa sola doğru sallayıp halâ neye bulaştığımı çözmeye çalışıyordum. Her şeyin doğru gitmemesine öyle çok alışmıştım ki, en ufak doğru bile artık gözümde ümitsizlikten öteye gidemiyordu.

"Kahretsin ya!! Nerede bu salaklar lan!"

Kolumdan hızlıca çıkarak eliyle saçlarını çekiştirmişti.

"Hay ben böyle işi lan!!"

Sert bir soluk dışarıya doğru bırakıp elini vakit kaybetmeden cebine atmıştı. Kavradığı telefonu cebinden hızlıca çıkartırken halâ birilerine sövmeye devam ediyordu.

"Ne oluyor?"

İçimde anlamdıramadığım bir korku sesime de yansırken nedensizde bedenim üşümeye başlamıştı. Bu seferde mi başaramayacaktım yoksa?

Öyle çok öfkeli duruyordu ki, sözlerimi bile duymamıştı. Yalnızca ellerini saçlarından geçirip çekiştiriyor, oradan oraya gidip geliyordu.

ACIVÂRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin