Can Şenliğim 17

4.1K 168 33
                                    

Onun beni sevdiği falan yok.
Keşke bende onu sevmesem,kalbim acıyor Feride.
Ben bu aşkla ne yapacağım...
****

Aradan iki gün geçmişti.Kenan, Bahar Hanım'ın söylediği gibi her akşam geliyordu.
Bu duruma kendi bile şaşırmıştı ama bir o kadar da alışmıştı.
Asosyal biriydi Kenan, insanların arasına karışmaktan hoşlanmazdı.
Kalabalık toplantılardan bile sıkılır erkenden bitirmek için hızlandırırdı.
Ama şimdi kalabalık bir ailenin üyesi olmuştu.
Sanki yıllardır bu evde yaşıyormuş gibi hissediyordu kendini.
Bunda ona yabancılık hissettirmeyen Yıldız ailesinin de payı büyüktü tâbi.Özellikle Ahmet Bey ve Bahar Hanım.
Kenan tıpkı Mehmet gibi evin oğlu olmuştu.Evden işe, işten eve.
Artık eskisi gibi çekingen de değildi. Öyle ki Bahar Hanım'dan etli sarma bile istemişti.
Dün gece Ahmet Bey'le tavla oynamışlardı mesela.
Evet bu duruma kendi de şaşırıyordu.
Eski yıkılmaz duvarları, geçilmez sınırları yoktu.
Seher'e karşı ise daha cesurdu.
Her fırsatta onların bir bütün olduğunu, ayrılamayacaklarını dile getiriyordu ona.
Seher bunu hırs olarak kabul etsede, Kenan bir şekilde duygularını gösterme gayretindeydi.
Daha fazlasını yapmak istiyordu aslında ama aşk duvarları, işte onlar bir türlü yıkılamıyordu.

Akşam olmuş Beyler işten gelmişti.
Her zaman ki gibi aynı saatte sofra kurulmuş, hep birlikte yemekler yenmişti.
Bakıldığında herkes hâlinden memnundu.
Mehmet bile Kenan'ın varlığından rahatsız olmuyordu artık.
Hatta ona laf sokarak bir nevi stres atıyordu.
Feridesini ondan ayırmadıkları sürece sorun yoktu.
Şuan ki durumdan rahatsız olan tek kişi vardı,o da Seher.
Görmek istemediği için konaktan ayrıldı,ama hiç birşey değişmedi.
Hatta eskisinden daha çok yakınındaydı Kenan.
Ona göre hâlâ,ortada sevgi değil hırs vardı.Kenan Kaya'ydı o! Terkedilişi hazmedemiyordu sadece.

Çaylar içilmiş,herkes bir yanda sessizce oturuyordu.
Ahmet Bey oğlu Mehmet'e bakıp.
Mehmet senin kemençe paslandı, eline al da hem onun pası,hemde kulaklarımızın pası silinsin.
Feride heyecanla baktı kocasına. Önceden de bir iki kere çalıp,söylemişti yanında.O zamanlar gizli sevda çektiği için belli edemezdi, ama içi giderdi dinlerken.
Bazen yakın arkadaşlarının düğününde de çalardı.Herkes Mehmet'in kemençesiyle neşe içinde horon teperdi.

Tamam dedi Mehmet. Gitti aldı kemençesini.
Etrafa bir bakış attıktan sonra, gözleri Kenan ve Seher arasında gidip geldi.
"Pek neşeli müzik havası yok burda baba.Ben en iyisi damardan gireyim"
dedi ve sırıttı.

Ahmet Bey de çok güzel kemençe çalardı.Namı tüm Rize'yi sarmıştı.
Yaşı ilerledikçe ve sorumlulukları arttıkça eskisi gibi çalamaz oldu.
Ama bu yeteneğini oğluna kazandırmayı da ihmal etmedi.
Mehmet de en az babası kadar güzel kemençe çalıyordu.
Hatta babasından fazlası da vardı. Çünkü sesi de çok güzeldi.
Ferideye açılamadığı zamanlar,hemen hemen her gece alırdı kemençesini eline.Hem çalar,hem söylerdi.
Anne ve babası derdini bildiği için sebep sormazlardı.
Oğullarıyla birlikte oturup, hem dinler hemde hâline dertlenirlerdi.

_Gecenin bu saati horon havası çalacak değilsin ya zaten oğlum.
Söyle işte birşeyler, havamız değişsin.

Mehmet başladı çalmaya.
Daha başlar başlamaz,birbirine baktı Seher ve Kenan.
İkisinin de göğsünü delen birşeyler vardı, acı çekiyorlardı.

Kenan türküye kaptırdı kendini.
Mehmet türkü söylemiyor,sanki onu anlatıyordu.
****
Islandığum ilk yağmursun çölümde.
Başkasının değeri yok gözümde.
Mühürledum şu kalbumi senunle.
Vereyim son nefesumi elunde.

Demir atar limana,hüznün gemileri.
Yüreğumde yar sancın var,uyumam geceleri...
****

Kenan'a zaten ağır gelen bu yük daha da ağırlaşmıştı.
İş hayatında hatalar yaptığı dönemler oldu.Maddi zararlara uğradı.Ama hiç biri üzmedi,canını sıkmadı.
Ama bu yaptığı hata,onu nefessiz bırakmaya yetiyordu.

Can ŞenliğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin