Aklıma sürekli olarak (gerçekten sürekli) yeni yeni kurgular doluşuyor ve benim kafamı kaşıyacak vaktim yok ama çok da yazasım var. Sonuç olarak buradayız.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Çocuklar bunu söylemenin sırası mı bilmiyorum ama..." dedin önündeki saatli bombayı imha etmeye çalışırken. İki el kurşun sesinin ardından Jason "Sırası değil şu an." dedi ve susarak işine döndün.
Bu akşam tuhaf şekilde tüm kötüler aynı anda bir şeyler yapmaya karar vermiş gibi yoğundu. Herkese nereden baksan diğer haydut ya da suçlular haricinde iki süper kötü düşüyordu.
Bombayı son 6 saniye kala imha edip ayağa kalktığında etrafa hızlıca göz gezdirdin. Sivil kimseyi göremediğinde şüpheyle etrafa bakarken başın döndü.
Dengeni sonunda sağlayabildiğinde ne ara geldiğini fark etmediğin Scarecrow, sen daha onu engelleyemeden seni korku gazına maruz bıraktı.
Gaz yüzünden gözünün önüne gelen görüntülerle yorgunca nefes verdin ve "Biliyorum..." diye mırıldandın ve panzehire uzanacakken aniden gelen bir hisle kenara geçip kusmaya başladın.
Odadaki minik ekranın başındaki Scarecrow başını yana eğdi ve tuhaf bir sesle "Hayret, bu tepkimeyle ilk kez karşılaşıyorum." dedi. Zorlukla yerinden doğruldun.
"Şu sıralar olan bir şey zaten, seninle alakası yok." dedin ve tekrar dövüş pozisyonunu aldın. Kısa süreli bir arbedenin ardından ortak hattan bir soru geldi.
"Acil durum raporu." Batman'den gelmiş basit bir emirdi. Herkes o an ne yaptığını söyledikten sonra Scarecrow'u bağladın ve ekrandaki her ayarlamayı ve veriyi Batcomputer'a gönderip sildin.
"Arkadaşlar, bir şey söylemem lazım." dedin tekrar hatta hitaben. Bir boğuşmanın ortasında olduğu anlaşılan Dick "Birtanem, sonra söylesen?" diye yanıtladığında ofladın.
Arkanı dönüp Scarecrow'a ilerlerken açık pencerenin önünde daha önce orada olmayan bir şey fark ettin, bir çiçeği. Temkinlice yaklaşıp eline aldığında geri savruldun.
Yere düşerken çarptığın dirseğinle dişlerini sıktın ve "Tam da.... Sinir noktasına...." diye mırıldandın. Kabarık kızıl saçları, yeşil teni ve kendini taşıyan sarmaşıklarıyla Poison Ivy içeri girdi.
Şöylece bir yere savrulmuş sana ve köşede bağlanmış Scarecrow'a baktı ve dudak büktü. "Yakalandın mı?" diye sordu. Sonra seni işaret etti. "Buna mı?
Yerinde doğrulurken neden bu kadar içerlediğine anlam vermeye çalışıyordun. Gözlerinin dolmasını engellemek için dudağını ısırdın.
Titrek bir sesle "Neyim varmış benim?" diye sorduğunda Ivy tek kaşını kaldırdı ve seni süzdü. "Ne yani, bana yakalanamaz mı? Beceriksiz miyim ben? Yakalayamaz mıyım kimseyi? Ne demek istiyorsun?" diye çıkıştın.
Ivy sarmaşıklarının kendini indirmesine izin verdi. Yavaş adımlarla yanına geldi ve "Bir şeyler ters." diye mırıldandı. Sen ise bu güzel yüzlü kadına bakarken birden geri çekildin ve burnunu kapadın.
