14. Sonranın Sözü

428 75 21
                                    

Hapishanede günü geçirmek sadece yatarak oluyor diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Hapishanede kıyafetler, havlular ve yatak örtüleri hizmetliler tarafından yıkanıp ayağımıza geliyor diye düşünüyorsanız, yine yanılıyorsunuz. Bu sıcacık buharlı çamaşırhanede işte bizim yaptığımız şey buydu. En azından, hapishanede sıradan biri gibi hissettiren nadir durumlardan biriydi.

Şimdi ise, nasıl olur da çamaşırhanedeki katlama işinden kurtulup Louis'nin bahsettiği yan depoya gidebilirim diye düşünüyordum.

Ancak bunu düşündüğüm o sıralarda Gardiyan Woody, Louis'nin şu çok sevdiği Woody Amca, bana tuhaf, ciddi bakışlar atıyordu. Asla beklemediğim bir anda yanıma geldi ve diğer mahkûmlara işlerine devam etmeleri gerektiğini bağırarak beni çekiştirdi. Çamaşırhaneden beni çıkarıp ardımızdan kapıyı kapattı ve elime bir anahtar tutuşturdu. Kara yorgun gözleri yüzümü süzerken, "Ona zarar verirsen elimden çekeceğin var," diyerek tekrar çamaşırhaneye girdi.

Şaşırmıştım. Ancak bununla vakit kaybedemezdim. Hızlıca depo kilidini açıp içeriye girdim, kapıyı kilitledim. Arkamı döndüğümde öncelikle büyük ve kalın demir borular karşıladı beni. Çeşitli paslı kazanlardan hafif motor sesi geliyordu. Biraz sıcaktı. Duvarların en üstünde küçük pencereler vardı ama demir parmaklıklarla örülüydüler. Biraz rutubetliydi. Burası depodan çok, bir kazan dairesiydi.

Elime dokunan sıcaklıkla irkilip arkamı döndüm. Louis iki eliyle elimi kavrarken, sıcacık ve anlamlar yüklenmiş mavi gözleriyle bana bakıyordu. Hemen rahatladığımı hissedip kalbimi hızlandıran varlığın yanağına yerleştirdim avucumu. Baş parmağım onu okşarken gözlerini yummuştu.

"Çok düşündüm," dedim sessizce. Gözlerini aralayıp merakla bana baktı. "Kendim hakkında yani."

"Hmm... Ne sonucuna vardın ki?"

"Senden hoşlanıyorsam şayet, kendimi yeni keşfetmişim demektir. Ben... Evet, senden hoşlanıyorum, hem de anlamadığım bir çabucaklık ve hevesle..."

Gülümsedi. Yanağını tuttuğum elimin bileğini hafifçe kavrarken, "Benden hoşlandığını gerçekten kabul ediyorsun yani?" diye fısıldadı. Gözlerindeki mutluluk parıltısı, bu karanlık yerde süzülüp ruhuma işlemişti.

"Öyle."

Alt dudağını ısırıp nazlı nazlı bana yaklaşırken, ensesinden ve belinden kavrayıp göğsüme bastırdım onu. Hiç sarılmasa bile göğsüme sıkıca yaslanıp tulumumun yakasını kavradı, yüzünü açık yakama gömüp orada konakladı.

"İtirafım hoşuna gitti mi?" diye sordum keyifle, ensesindeki elimi saçlarına çıkarıp yumuşacık telleri okşarken.

"Çok..." diye iç çekip onayladı beni. Sonrasında belime sarılıp başını kaldırdı. Gözlerimiz kesiştiğinde gülümsüyordu yine. Ben de gülümsedim, ama başının arkasındaki saçlarını okşamayı ve nârin belini hiç bırakmadım.

"Kendimi sana ilk günden dürüstçe açamadığım için üzgünüm, kafa karışıklığı yaşayıp seni kırdığım için de."

"Kötü bir şey yapmadın ki, Harry." Endişeyle ellerini yanaklarıma yerleştirdi. "Bazen insan... Bazen insan kendinin farkına varamıyor. Farkındalıklar herhangi bir zamanda gelişebilir."

"Benden yine de şüphe etmiyor musun? Sana ancak şimdi kendimi itiraf edebildim. Dün gece kafa patlattım ve buna emin oldum. Bilirsin ki, bu zamana kadar böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım. Ancak sana olan hislerim var ise, böyleyimdir. Buna rağmen benden şüphe duymandan korkmuyor değilim."

"Hayır. Sana güveniyorum. Tavırlarını biliyorum, kim olduğunu öğrendim ve böylece yalan söylemeyeceğini biliyorum. Sen, burada olan veya hayatımdaki herhangi kötü bir insandan çok daha fazlasısın. Beni kırmak istemezsin. Hem de hiç... Sadece olur da bir gün gitmek istersen... Bana dürüst ol, tamam mı?"

Fighter's Feelings | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin