2.2

505 33 56
                                    


Sekreterden aldığım bilgi sonrası hızlı adımlarımı koridorun sonuna yönlendirdim. Çok endişeliydim. Kalbim deli gibi atıyordu. Koşarak odaya daldığımdaysa içeride beni en azından birkaç kişinin karşılamasını beklemiştim ama yalnızca Darwin vardı. Yatakta gözleri kapalı hâlde uzanıyordu. Kapıyı aniden açtığım için gözlerini araladığında endişeli bakışlarım onun bakışlarıyla buluştu. Derin bir nefes verdim.

"Darwin, çok korktum..." Yatağa yürürken söylemiştim bunu. Yanına ulaştığımda tek elimi yanağına götürüp devam ettim. "İyi misin?"

Beni orada görmeyi beklemiyormuş gibi birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra omuz silkti. "Ufak bir yırtılma, iyiyim."

Evet, izlemeyeceğimi söylesem de dayanamayıp Liverpool'un maçı için ekran karşısına geçmiştim. Darwin'in sakatlık anını seyretmeyi beklemiyordum ancak senaryo farksızdı. Darwin yeşil sahanın ortasında acıyla kıvranırken kendimi elbette hastane yolunda bulacaktım. Nitekim öyle de oldu. Onunla ne yaşarsak yaşayalım hâlâ en değerlimdi, en sevdiğimdi. Acı çekmesine katlanamazdım.

Ben düşüncelere dalmışken tek eliyle yatağa birkaç defa vurdu ve konuşmasına devam etti.

"Otursana."

Söylediğini yapmadan önce örtünün altındaki bacağına bakındım. Sezonu kapatmıştı. Muhtemelen ağrısı vardı ama bunu belli etmekten kaçındığını biliyordum. Gösterdiği yere usulca oturduktan sonra iç çektim.

"Üzgünüm."

"Üzülme." dedi. "Gelecek sezona daha iyi hazırlanacağım."

"Acıyor mu peki?"

"Belki."

"Senin için ne yapabilirim?"

Yamukça sırıttı.

"Bir öpücük iş görür."

Kaşlarımı çattım bu defa. Cümlesi geçen gece dudaklarıma kapanan dudaklarını hatırlattığı için yine dağılmıştım. O anları aklımdan zaten çıkaramıyorken bir de Darwin'in arsız konuşmaları dengemi alt üst ederdi. Uzanıp ona vurmak için hamle yapacaktım ki kapı bir kez daha açıldı ve içeri birkaç kişi girdi.

Thiago Alcantara, Virgil van Dijk ve Roberto Firmino. Liverpool'un 30 yaş üzeri kadrosu tam karşımdaydı.

"Bizim ufaklık da buradaymış." diyerek söze giren ilk kişi Thiago oldu. Diğer ikisiyle daha önce hiç görüşmemiştim ama Thiago o kadar sıcakkanlı biriydi ki ilk karşılaşmamızdan bugüne bana karşı hep nazik davrandığından aramız iyiydi. Ayaklandım hemen. Thiago tek elini belime götürüp bana sarıldığında Darwin arkamızdan konuştu.

"Gwen'siz olmaz." demişti. Olmaz mıydı gerçekten?

Ben diğer ikisiyle de selamlaşırken Thiago gülerek yatağa yanaşmış ve Darwin'le uğraşmaya başlamıştı. Saçlarını karıştırıyor ve ensesinden bastırarak onu sinir etmeye çalışıyordu.

"Demek sezonu bitirdin, ha?"

"Öyle oldu." dedi Darwin. Bir taraftan da maruz kaldığı işkenceden kurtulmaya çalışıyordu.

Vv.Dijk bedenini az ötedeki tekli koltuğa atmadan evvel karşılık verdi ikisine. "Büyük bir kayıp değil."

Bunun üzerine Firmino'nun gülüşünü işittik. "Kendisi defansa demir attığından hücum oyuncularına sallamayı çok sever."

Ben de güldüm. "İşi bu, maalesef."

"Bir daha beni bu herifle yalnız bırakmayın!" Bunu söyleyen kişi bizden biri değildi. Sohbete devam ettiğimiz sırada içeri dalan bir başkasından yükselmişti ses. "Hastane kapısından şuraya gelene kadar ayaküstü yirmi kadına yürüdü-"

playinwitme | darwin núñezWhere stories live. Discover now