3.3

619 35 42
                                    


Gözlerimi araladığımda Darwin'i yine yanımda bulamadığım için yerimde huysuzca doğrulup etrafa bakındım. Günün ilk ışıklarında yatağı terk etmesi artık can sıkmaya başlıyordu. Yine nereye kaybolmuştu acaba..?

Yataktan kalkıp önce banyoya uğradım, ardından üzerime Darwin'in tişörtlerinden birini geçirip merdivenlere adımladım. Bir şeyler atıştırsam iyi olacaktı. Aşağı kata adım attığım gibi mutfağa koşmuş ve koca bir kase çileği elime alıp salona yönelmiştim ki arka bahçedeki hareketliliği yakaladı gözlerim. Darwin evdeydi. Yüzüyordu...

Gitmemişti yani.

Elimdeki çileği ısırıp dışarı çıktım beklemeden. Beni henüz fark etmemişti. Şezlongu es geçip havuzun kenarına oturarak ayaklarımı suya soktum ve öte tarafa ulaşan Darwin'i izledim. Su yüzeyine çıkıp bir süre soluklandı. Tüm bunları arkası bana dönük hâlde yaptığı için sırt kaslarını kesmeyi ihmal etmiyordum. Sırıttım. Ağzıma ufaklardan bir çilek daha attım ve o tarafa doğru seslendim.

"Darwin!"

Sanıyorum biraz (!) fazla bağırdığım için irkilerek bana döndü. "Kulaklarımı kanatacaksın." dedi az sonra kendine gelerek. Tek eliyle kulağını şöyle bir ovdu. "Tanrı'm..."

Somurttum. "Uf, sen ne anlarsın..."

Elime bir çilek daha almıştım ki Darwin bu defa benim olduğum tarafa yüzmeye başladı. Orada öylece onun bana gelmesini bekleyecektim. Saniyeler sonra yanıma varıp bacaklarımın arasından yüzeye ulaştığında ıslak ve uzun saçlarını geriye doğru attırıp tüm suyu üzerime sıçrattı. Hiç uslanmıyordu... "Darwin!" diye cırladım. Güldü. Kollarını çıplak bacaklarımın üzerinde çarprazladı ve çenesini de oraya yaslayarak yüzüme baktı.

"Hm?"

"Tüm suyu bana sıçrattın!" diye sitem ettim ona. Beni dinlemediğini biliyordum. Yüzünde yine o 'seni duymuyorum' bakışı vardı. Elimdeki ısırılmış çileğe uzanıp onu dişlerinin arasına aldığında yutkundum.

"Söylenme." dedi çileği dudaklarının arasında çevirirken. "Güne sessiz başlamak istediğim için uyandırmamıştım seni."

Elimi kaldırıp omzuna doğru vurduğumda yine güldü. Bu defa suratındaki sırıtışı silmeden dudaklarını bacaklarımın arasına bastırıp yüzüme baktı. "Kahvaltı yapmadım ve çok açım." dedi. Dudak büzüp ona bir çilek daha uzattım. Başını iki yana salladı. "Seni yerim diye düşünüyordum oysa."

Kıkırdadım.

"Hayır, Darwin... Beni yiyemezsin."

Omuz silkti. Dudaklarını tekrar bacak arama bastırıp biraz yukarı tırmandı ve çamaşırımın sınırlarına çok az kaldığında beyaz tenimden ufacık bir ısırık kopardı. Refleks gereği bacaklarımı kapatmaya çalıştığımda yine kollarıyla engel oldu bana. "Bak, yiyorum." dedi nispet yapar gibi. Gözlerimi irileştirdim. Tekrar gülümseyip ellerini bacaklarımın yanından havuza dayayarak yükseldi ve dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktı bu kez.

"Yedim." diye yineledi az önceki iddiasını. Yutkundum. Başımı döndürüyordu bu hâlleri. Onun flörtöz biri olduğunu zaten biliyordum ama ilk kez bu özelliğini bana karşı ciddi şekilde kullanıyordu ve onunla böyle yakınlaşıyor olmamıza hâlâ alışamamıştım. En yakın arkadaşımdı sonuçta! Bir zamanlar.... Karşımda tatlı tatlı gülümseyip başını iki yana salladı. "Beni öyle yükseltiyorsun ki..."

Sen de beni...

İtirafının hemen ardından bu kez iri elleriyle belimi kavrayıp beni de kendisiyle birlikte havuza çekti. Suya usulca bıraktığı bedenim şimdi Darwin ve havuz duvarları arasındaydı. Hiç ara vermeden tekrar dudaklarıma kapandığında ben de ellerimle onun omuzlarına tutundum ve öpüşüne karşılık verdim. Elleriyse vücudumun her yerinde hoyratça dolaşıyordu. Kalçamdan tutup vücudumu kendine bastırdığında dudaklarının üzerinde boğukça inledim ama yine de ayrılmadık. Tek eli tişörtümün altına ilişmişti bile... Göğsüme ulaştığındaysa orada bir süre dinlenmek için dudaklarımdan ayrıldı.

"Büyük göğüslerden hoşlandığımı söylemiş miydim?" dedi uzuuuun zaman önce yaptığımız bir konuşmaya atıfta bulunarak. "Neden, biliyor musun?"

"Neden?" diye sordum alt dudağımı ısırırken.

"Çünkü beni yalnızca onlar doyurabilir." dedi. Ne arsız çocuktu... Tişörtümü yukarı kıvırıp göğüslerimi ortaya çıkardığında sütyenin varlığına dua ediyordum ki onu da es geçerek dudaklarını tenime bastırdı. Bu sırada işaret parmağıyla omzumda duran askıyı düşürüp sütyenin tek göğsümü yarıya kadar açıkta bırakmasını sağladı. Dudakları açıkta kalan bölgeye indiğinde heyecandan öyle işlevsiz kalmıştım ki Darwin oyuncak bir bebekle falan seviştiğini düşünebilirdi. Sevişmek demişken... Resmen sevişiyorduk!

"Nuni!" diye yükseldim bu gerçeğin farkına vardığımda. "Bir gören olacak."

Dudaklarını tenimden kaldırmadan homurdandı. "Kimse arka bahçemi göremez."

Göz devirdim.

"Çekil!"

Karşılığında elleriyle bedenimi biraz daha sıkıştırıp beni duvara iyice yasladı. Asla vazgeçmeyeceğini bildiğimden işaret parmağımı alnına yaslayarak onu geri iteledim. "Çekil, çok acıktım."

"Sen de beni yersin." dedi hiç beklemeden. Sırıttı. İma ettiği şeyi anlamam birkaç saniyemi almıştı ki farkına vardığım an bir kez daha iteledim onu.

"Darwin! Tanrı'm... İğrenç, çekil."

Bilmem kaçıncı defa keyifle güldü. Ben onu kendimden uzaklaştırmaya çalışırken bir anda kolunu belime sarıp beni suyun dibine çekti ve dudaklarımızı bu defa havuz dibinde buluşturdu. İlk kez yaşadığım tüm bu aksiyon ve yakınlaşmaların beni etkileyeceğini biliyordu. Üzerime gelmesi bu yüzdendi. Bacak aramda oluşan sızının sorumluluğunu yüklenebileceğinin de elbette farkındaydım ama bir şeyler eksikti. Cesaret edemiyordum. Ona bir adım da ben atsam sonumuz yatakta biterdi ve bunu o an için kaldıramayacağımı bildiğimden yine çırpınmaya başladım. Darwin'in kabarık bir geçmişi vardı. Seviştiği diğer kızlar kadar iyi olamamaktan korkuyordum. Suyun yüzeyine çıkmayı denediğim ve Darwin tarafından defalarca öpüldüğüm o saniyelerde tek düşündüklerimdi bunlar. Kaybetmekten korkuyordum...

Tüm sorunları aşıp nihayet birlikte olmuşken yine kendi kendime sorunlar üretiyor olmam da sanırım benim lanetimdi... Kafamın içinde sürekli konuşan o ses yüzünden bir türlü rahatlayamıyordum.

Oysa biraz gevşeyip kendimi tamamen Darwin'e bıraksaydım... Eminim her şey çok daha güzel olurdu bizim için.

Yakın bir zamanda, umuyorum.

***

böyle mutluyuz falan ama ben yakında yine kaos patlatıcam haberiniz olsun

bu arada foto kalitesi = yaşam kalitem

bu arada foto kalitesi = yaşam kalitem

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
playinwitme | darwin núñezWhere stories live. Discover now