2.Bolüm

617 23 0
                                    

Zamanbozanlar Kitabı'nda gördükleri resim Elif'in aklından çıkımıyordu . Daha birkaç saat önce elinde tuttuğu kitabın kapağındaki mekanizma çalışmış ve sayfalar aniden dönmeye başlamıştı . Durduğu sayfada önce bir otağ çizilmişti . Ardından onlarca alevli ok ihtişamlı çadırın her yerine saplanmıştı . Resim , otağın alevler arasında yok olmasıyla silinip gitmişti .

      Durduk yere beliren bu resimler Zaman bozanlar'ın zamanda bir şeyleri değiştirdiğinin habercisiydi . Ancak bu değişimin hangi zamanda ve nasıl olduğunu bilemiyorlardı. Bu sefer Zamangaç'a tarih ve koordinat girmelerine gerek kalmamıştı . Zamangaç , Zamanbozanlar Kitabı'yla senkronize olmay ve zaman portalını açıvermişti . Beş arkadaş korkusuzca portaldan geçerek zamanın bozulduğu tarihe gelmişlerdi . Şimdi tarihin bu noktasında , Asya'nın uçsuz bucaksız bozkırlarında Zamanbozanlar'ı bulup engel olmalari gerekiyordu .

Elif atını hızlandırarak birkaç metre ilerisindeki İskender'in yanına geldi .

      - İskender , Zamanbozanlar'la ilgili ne yapacağız ?

     - Şu yavruyu annesine götürelim , bir yolunu buluruz elbet .

     - Ben biraz endişeliyim . Issız bir bozkırı ortasında ne tarafa gideceğiz ? Nasıl bulacağız onları bilmiyorum ?

- Merak etme Elif , biz yolumuzu doğru tu talım nasibimiz gelip bizi bulacaktır .

     İki arkadaşın kendi aralarındaki konuşmasini arka taraftan gelen gülüşmeler kesti . Sinan ve Arda , yüzlerini şekilden şekle sokarak Asya'ya sarılmış olan Kiok'u eglendirmeye çalişiyordu . Küçük çocuk öyle içten kahkahalar atiyordu ki yaşadığı korkutucu olayın şokunu çoktan atlatmıştı bile . İskender ve Elifin de aralarına katılmasıyla hepsinin keyfi yerine gelmişti . Birbirleriyle şakalaşarak önlerindeki tepeyi aşıyorlardı ki İskender gözlerini kapadı , kaşlarını çattı .

       - Arkadaşlar durun !

      İskender'in uyarısıyla hepsi atlarının dizginlerine asıldı ve olduğu yerde durdu . Ses sizce beklemeye başladılar .

         -Tepenin ardında birileri var . Ben önden gidiyorum .

          - Dur kardeşim , ben de geliyorum !

         İskender , Sinan'ın teklifine başıyla onay verdi , iki arkadaş dikkatli bir şekilde atlarıni tepenin üstüne doğru sürdüler . Artık İskender'in seslerini duyduğu gizemli kişilerle karşılaşmaları an meselesiydi . Tepenin üstünü aştıkları gibi önlerine saplanan oklarla durmak zorunda kaldılar . İkisinin de atları korkmuştu . İskender beyaz renkli atını sakinleştirebilse de Sinan başaramadı . Şaha kalkan atının üzerinden son anda atlayarak kurtarabildi kendisini .

- Durun ! Bir adım daha atarsanız oklarımızın ateşini tadarsanız .

  Bu uyarıyı yapan kişi , çeşitli yerlerinden yaralanmış üç adamdan en heyhetli olanıydı . Üçü de yaylarını germiş İskender'in karşısında kaya gibi duruyorlardı . Onların yirmi metre kadar gerisinde bir at arabasmin dibinde hıçkırıklarla ağlayan otuzlu yaşlarında bir kadın görünüyordu .

İskender , yavaş hareketlerle atından inerek " Sakin olun efendiler ! Bizden size zarar gelmez . " diyerek adamları sakinleştirmeye çalıştı . Ancak adamlar kaşları çatık , gözleri kısık dikkatle onları izliyorlardı . İskender . yerdeki arkadaşına elini uzatarak kalkmasına yardım etti . Sinan topallayarak ayakta durabiliyordu . Belli ki attan atladığında yere dengesiz basmış ve ayağını incitmişti .

      - İyi misin kardeşim ?

      - İyiyim iyiyim , sen beni dert etme , Ne yapacağız şimdi ?

Tozkoparan İskender Kurt Kapanı Where stories live. Discover now