* 9 *

3.9K 88 29
                                    

Mutfakta, akşam yemeğini Ceren'le beraber yerken, küçük kız kafasını biraz dağıtsın, başına gelenleri unutsun diye ona bir çizgi film açmaya karar verdim.

"Ne açayım sana Ceren'cim? Var mı sevdiğin bir çizgi film?"

"Hmm... King Julien olabilir mesela."

"Bakayım bulabilecek miyim," diye mırıldanırken Netflix'i açıp arama motoruna dediği çizgi filmi yazdım. "İşte buldum! Bu, değil mi?"

"Evet Ece abla," dedi Ceren ona sipariş ettiğim tavuk kanatlardan yerken. Kola da vermiştim ona. Kendime de yine Kentucky'den kanat menüsü söylemiştim. Zordaki bir kıza yardım ettiğime göre kendimi azıcık şımartmak hakkımdı. Biraz acılıydı ve ipin ucunu kaçırırsam bazen barsaklarımı bozuyordu ama çok güzel yapıyorlardı yahu, arada yiyordum bundan işte.

Onunla yan yana oturup bir saate yakın King Julien'ı izledik. Epeydir bu kadar gülmemiştim. "Çocuk çizgi filmi sözde ama ne yalan söyleyeyim ben de çok keyif alıyorum Ceren'cim."

"Tahmin etmiştim seveceğini Ece abla."

"Başroldeki Madagaskar Lemuru maymun Kral, son derece bencil, beceriksiz, sıra dışı bir baş kahraman. Günün yarısını poposunu sallayarak dans etmekle geçiriyor. Diğer yarısını da yardımcısının kıçına tekme atmakla..."

Ceren kıkırdadı. "Aynen evet. Ama benim favorim Clover karakteri. Lemur krala sadık ve çok iyi dövüşen savaşçı, dişi lemur."

"Ah evet ben de onu çok sevdim," dedim. "Maymun olsam ona benzerdim herhalde."

"Onun kadar güzel olurdun Ece abla."

"Clover güzel mi ki sence?"

"Bir maymun için çok güzel, Ece abla. Hele ileriki bölümlerden birinde gelinlik giyiyor. Clover'a çok yakışıyor gelinlik bence."

"Hmmm. Tüm bölümleri seninle seve seve izlerim Ceren'cim. Çok sevdim bu seriyi."

"Evet hepsini izleyelim beraber!" Ceren sandalyesinde yana doğru eğilip, oturduğu yerden bana sarıldı. Beni sevmişti sanırım. Ben de onu çok tatlı bulmuştum zaten. Kolumu omuzlarına atıp nazikçe sıvazladım kolunu ve saçlarına bir öpücük bıraktım.

Uzunca bir süre havadan sudan, türlü konulardan konuştuk Ceren'le. Laf lafı açmıştı ve ne olduğunu bile almadan yatma vakti gelmişti. Amcamların bu gece gelmeyeceğini bildiğim için rahatlıkla Ceren'i amcamların yatak odasında yatırdım.

Kurbağa prens... Ceren için uyku masalı olarak bunu seçmiştim. Malum Ceren de hikayedeki kahraman gibi dönüşüm geçirdiğinden ona uyuyordu konusu. Yatak ucunda oturup Ceren'e bu masalı okurken güzel kız hikayenin sonlarında uykuya dalmıştı. Ben de onun üstünü örtüp, kendi odama geçtim. Kıyafetlerimi üzerimden çıkarıp, üstümde sadece iç çamaşırlarımla yatağıma uzandım. Yorucu bir günün ardından uykuya dalmam çok sürmedi.

****

"Ece abla?"

"Hmm?"

"Uyuyor musun?"

"Hıhı."

"Korktum da biraz. Yanında uyuyabilir miyim?"

"Hıhı ıvıt cnm."

Gecenin bir vaktinde odama gelen Ceren'le bu konuşmayı yapmıştım ama uyku sersemi halimle bu sohbeti bilinçsiz yapmıştım. Olumlu cevabımı alan Ceren benim yatağıma girmiş, uzanıp arkamdan bana sarılmıştı. İkimizde narin yapılı olduğumuzdan tek kişilik yatağa sığmakta zorlanmamıştık. Hatta Ceren'in yanıma geldiğini bile fark etmemiş, yine uykuya dalmıştım. O da bana sarılmış halde uyumuştu.

*******

"Ihh! Ay yavaş!" diye homurdandım uzanmakta olduğum yatağımda uykum bölünürken. Halen gözlerim kapalıydı, tam ayılamamıştım. Bir şey veya sanırım biri beni eziyor gibiydi ve rahatsız ediciydi bu. Ben yüzüstü halde yatmaktayken, sırtıma uzanmıştı sanki.

Hayal meyal de olsa gece vakti Ceren'in, benim yatağıma geldiğini hatırlayınca, "Üstümden inip, azıcık yana kayar mısın Ceren'cim," diye rica ettim göz kapaklarımı açmayı başaramadan.

Amma ağırdı bu kız yahu? Kolunu belime atmıştı. Sırtıma uzanmıştı ve ağırlığını en çok popomun üzerinde hissediyordum.

Ceren beni dinlemeyince, "Tatlım eziyorsun beni, kenara kayar mısın lütfen?" diye yineledim nihayet göz kapaklarım aralanırken. Tek elimle gözümü tembelce ovuşturdum. Bedenimi Ceren'in altından çekmeyi denedim ama kurtulmaya gücüm yetmedi.

Bir saniye... Belime dolanan bu kol Ceren'in olamayacak kadar kıllıydı.

Beni altına alan bacak da yine umulmadık derece kalın ve kıllıydı.

Bir anda gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Fa- Fatih?"

"Hmmm?" diye boğuk bir ses çıkardı Fatih uykulu bir halde.

Kendi bedenine geri dönmüştü! Öyleyse ben şu an Fatih'in altındaydım, üstelik sadece iç çamaşırlarımlaydım!

Tövbe tövbe!

SİYAH GÜL (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin