0.6

991 57 49
                                    

Benim memleketin plakası oldu🤙🏿

Şaka şaka aslında Çorum'luyum ama Ankara'da yaşıyorum.

Nasılsınız?

İyi olun😋🫶

Binada bana saldıran kadınlar hakkında suç duyurusunda bulunmuştum. Sadece gelip özür dilemelerini istiyordum. Eğer gelip özür dilerlerse şikayetimi de geri çekecektim. Ve dileyeceklerdi de. Emindim.

Talha geri dönmüştü ama eve hiç gelmemişti. Bu hâlini garipsesem de ses etmemiştim. Ne telefonda ne de yüz yüze hiç konuşmamıştık.

Yediğim bir şey de dokunmuştu. Hastalanmıştım. Sürekli kusuyor, ayağa kalkamıyordum. En nefret ettiğim şey tek başına hasta olmaktı. Bakacak kimse olmayınca kalkıp el mecbur çayını çorbanı da kendin yapıyordun.

Yattığım yerden hızla doğrularak tuvalete koştum. Az önce çorba içmiştim, şimdi onu kusacaktım.

Klozetin dibine çöküp oturdum. Midemde ne varsa çıkardıktan sonra sırtımı banyo duvarına yaslayarak ağlamaya başladım.

Her şeyle tek başıma savaşmak zor gelmeye başlamıştı artık. Sürekli savaşıyordum. Sürekli bir sürü zorluğa göğüs germek zorundaydım. Bunu istemiyordum. Ben normalce yaşayıp gitmek istiyordum. Çocuklarımı da alıp uzağa gitmek istiyordum.

Bağıra çağıra ağlarken kulağıma ulaşan kapı sesiyle doğruldum. Elimi yüzümü yıkayıp kapıya yürüdüm.

Kapıyı açıp yüzünü gördüm. 1 haftadır görmediğim yüzünü.
"Neyin var? İyi misin?"
"İyiyim."

İçeri girecekken ayağımı koyup onu engelledim.
"İyiyim dedim. Neden girmeye çalışıyorsun?"
"Niye böyle yapıyorsun Gizay?"
"Hiçbir şey yapmıyorum. İyiyim diyorum fazlasına lüzum yok."

Afallayarak yüzüme baktı.
"Ne olmuş sana?"
"Yorgunum Talha. Uğraşamayacağım seninle. Git."
"İlgilenmek istiyorum seninle Gizay."
"İlgi istemiyorum."

Yüzümü avucunun arasına aldı.
"Biliyorum niye böyle yaptığını. Gelemedim özür dilerim. Gerçekten çok yoğunum."

Ellerinin arasından çıktım.
"Sana evime gelmiyorsun diye trip atacak değilim Talha. Biz neyiz sanki? Haddinden fazla yakınlaştık sadece. Şimdi haddimi bilerek uzaklaşıyorum senden o kadar. Uzaktan arkadaşlığını sürdüren iki insan olabiliriz. Fazlasını istemiyorum."
"Ne diyorsun Gizay?"
"İki dakika bekler misin burada? İçeri girme."

Odaya girip getirdiği tişörtleri poşete koyup tekrar kapıya döndüm.
"Al bunları. Bende kalmasın. İçinde bana ettiğin yardımların karşılığı da var. Her şey için teşekkür ederim."
"Ne anlatıyorsun Gizay? Şaka mı yapıyorsun?"
"Şaka falan yapmıyorum. Haddimi biliyorum sadece."
"Kimse senden bunu istemiyor! Ne haddinden bahsediyorsun?!"
"Gidecek misin artık? Gerçekten hastayım ve yorgunum."
"Biliyorum. Sana yardım etmek istiyorum."
"Yardım istemiyorum. İlişkisi olan biriyle flört ediyormuş gibi davranmak da istemiyorum. Her gece evime gelmeni de istemiyorum Talha. İnsanların aşağılayıcı bakışlarını da istemiyorum. İlgi istemiyorum. Seni istemek istemiyorum. Yorgun olmak istemiyorum artık. Kafamdaki seslerin var olmasını iste-"

Yüzümü iki yanından kavrayıp dudaklarını dudaklarıma bastırırken olduğum yerde kalmıştım. Dudaklarını yavaşça hareker ettirip üst dudağımı dudaklarının arasına aldı. Birkaç saniye ne olduğunu idrak ettikten sonra onu omuzlarından ittirdim.
"Ben senin sandığın gibi biri değilim Talha! Sevgilin varken bana böyle davranamazsın!"
"Ne sevgilisinden bahsediyorsun sen? Sevgilim falan yok benim?"
"Gördüm o gece. Kalpli sohbetlerinizi gördüm!"

Durup biraz düşündü.
"O gece ben Kenan'la konuşuyordum. Kenan biraz şakacı bir çocuktur."
"Kandırma beni."
"Hayır. Seni neden kandırayım?"
"İnanayım mı?"
"İnan."

Telefonunu cebinden çıkartıp Whatsapp'a girdi. "Kenansu" yazan sohbete girdiğinde o geceki mesajlara çıktı.
"Bak."

Bir sürü kalpli mesaj vardı. Özür dilemem mi gerekiyordu?
"Sevgilim falan yok benim Gizay. İstemiyorum da zaten."
"Özür dilerim. Bilmeden yargıladım seni."
"Sorun değil. Keşke kafanda kurmadan önce gelip bana sorsaydın."
"Özür dilerim gerçekten."
"Sorun değil güzelim."

Kapıyı kapatıp içeri girerken evin hâliyle kalakaldı. 4 gündür hastaydım ve etrafı tabiri caizse bok götürüyordu.
"Buranın hâli ne böyle Gizay?!"
"Biraz dağılmış olabilir."
"Tamam. Halledeceğim. Otur."

Başımın dönmesiyle oturmak zorunda kalmıştım. Endişeyle bana yaklaştı.
"Ne oldu? İyi misin?"
"İyiyim."

Sehpanın üstündeki kolonyayı alıp avucuna döktü. Boynuma ve ellerime sürmesiyle ferahlamıştım.
"İyisin değil mi güzelim?"
"İyiyim."

O sehpanın üzerindeki çöpleri toplarken elim dudağıma gitti. Beni öpmüştü değil mi? Çok güzeldi.

Kendimi liseli ergenler gibi hissetmem normal miydi?

Bir kaseye koyduğu çorbayla salona girdi. Tepsiyi önüme bıraktı.
"Yemek istemiyorum Talha. Gerçekten."
"Yemek zorundasın ama Gizay. Nereye kadar aç kalacaksın?"
"Sürekli kusmaktan midem acıyor artık."
"Anlıyorum bebeğim. Ama aç kalırsan onlar gereken besini alamazlar."

Kaşığı çorbaya daldırıp ağzıma götürdüm. Yutup tekrar kaşığımı doldurdum. Birkaç kaşıktan sonra midem ağzıma gelmişti. Talha yüzümden anlamış olacak ki tepsiyi kucağımdan alıp sehpaya bıraktı. Koştur koştur tuvalete gidip klozetin dibine çöküp az önce yediğim ne varsa hepsini tekrar çıkardım. Elleri saçlarımdaydı.
"Git. İğreneceksin."
"Gitmiyorum."

Sırtımda gezinen elleriyle rahatlıyordum.

İşim bittiğinde beni yerden yavaşça kaldırıp lavaboya yürürttü. Diş fırçama diş macunu sıkıp uzattı. Sırtımı ona yaslayıp dişlerimi fırçalamaya başladım.
"Hastaneye gidelim Gizay. Hiç iyi görünmüyorsun."
"Hiç mecalim yok Talha."
"Yardımcı olacağım sana. Düşünme bunları."

Dişlerimi fırçalayıp lavabodan çıktık. Onun yardımlarıyla botlarımı ve montumu giydim. Binadan çıkıp onun arabasına binene kadar neredeyse canım çıkmıştı.
"İyisin?"
"İyiyim. Gidelim."

Gaza basmasıyla arkama yaslandım. Cidden her an bayılacak gibi hissediyordum.
"Uyu istersen."
"Ben de onu diyecektim."
"Uyu uyu. Gelince haber veririm."
"Tamam."

Başımı yaslayıp dizlerimi kendime çektim. Yağmur yağıyordu. Arabanın camlarına çarpan yağmur sesleri uykumu iyice getirirken gözlerimi yumdum.
-------------------------------------------------------
Kolumdaki serumla bakışıyorduk.
"Daha iyisin değil mi?"
"Evet. İyi geldi. 4 gündür benim de gelmek aklımdaydı ama mecalim yoktu."
"Bir de trip atıyordun bana."
"Yoo."

Yanıma gelip saçlarımı karıştırdı. Öpücük hakkında konuşmak istiyordum. Ama nasıl konuşmayı başlatacağımı bilmiyordum.
"Gizay. Ben aslında senin iznin olmadan sana dokunacak biri değilim biliyorsun. Bir anda sen öyle fazla fazla konuşunca gözüme sevimli geldin."

Kahkaha attım.
"Bebek miyim ben Talha?"
"Fazla sevimliydin. O an o kadar güzel görünüyordun ki. Rahatsız olduysan özür dilerim."
"Sorun değil. Bir daha olmazsa sıkıntı değil."
"Olmayacak."
"Tamamdır. Anlaştık."
"Anlaştık ortak."

Bitti.

Beğendiniz mi?

Bir günde 2 bölüm. Neyim ya ben. Motor muyum?🤙🏿

Migrenim tuttu. Ağrıdan öleceğim. Gösteri provasında güneşte kalmışım, her yerim yanmış. Canım felaket yanıyor. Ama atlatacağız şşşşt.

İyi geceleriniz olsun efenim ben kaçıyorum görüşürüz.

SEVMEKWhere stories live. Discover now