4< bölüm

14 3 0
                                    

Sevim mutfakta bişeyler hazırlıyordu: "Mahirin annesinin Mahiri evlendirmek istediğini İlkaya söylememiz lazım" Sinan'ın içtiği su boğazına kaçmıştı: "bilmeye hakkı var" Sinan peçeteyle ağzını sildi ve elindeki bardağı sehpaya bıraktı: "olmaz Sevim" Sevim kaşlarını çattı: "Sinan İlkayın bunu bilmeye hakkı var, haberi olsa ona göre hareket eder"
"Haklısın ama bunu ona söyleyecek kişiler biz değiliz bu Mahir ile onun arasında"
"Mahir söyleyene kadar aldatacakmıyız yani?"
"Sevim abartma ne aldatması?"
"Sinan bu yaptığımız aldatmaya giriyor, bunu bildiğimiz halde sakladığımızı öğrense bundan sonra bize güvenmez"
"Böyle iyice sucluluk duygusuna sokuyorsun insanı"
Sevim düşüncelerinin arkasındaydı, birden yutkundu ve elindekileri bıraktı: "Mahir istemiyor değil mi?" Sinan kafasını hayır dercesine sağa ve sola salladı

2002:Mahir merakla "dün çarpıştığım Kız kimdi?" Diye sordu Sinana, Sinan kaşlarını kaldırdı: "İlkay mı?" Mahir merak ettiğini fazla belli etmek istemiyordu ama engel de olamadı tepkilerine: "Sen nerden tanıyorsun onu?"
"Biz birlikte liseye gittik" Mahir gözlerini kıstı: "dün fazla mı çıkıştım kıza?" Sinan onaylarcasına baktı: "deme ya" Mahirin içi içini yiyordu: "tamam ya takma kafana o kadar, ben konuşurum onunla" Mahir birden boş bulundu ve içinden düşündüğünü sesli sordu: "Gözleri ne renkti?" Sinan birden duraksadı ve düşündü: "yeşil sanırım"
"Çok güzel" Sinan kaşlarını kaldırdı ve Mahiri izledi, Mahir ise boğazını temizledi ve suratı değişti: "yani öyle dediysem" duraksadı, kelimelerini düşünmeye çalıştı: "ya her neyse sen bugünki ders notlarını bana bi versene" Sinan imalı imalı gülüyordu

2008: Sinan 2002 yılında Mahirle aralarında geçen bu konuşmayı Sevime anlatmış yüzünde kocaman gülümsemeye sebep olmuştu: "İlkay hiç öyle Mahir gibi güzel konuşmadı yalnız" imalı güldü ve anlatmaya başladı:

2002 "çocuğa bak! Bir de bana duyarlı olabilirsin diyor" Sevim her ne kadar İlkayı sakinleştirmeye çalışsa da Genç kadın aldırış etmiyordu: "Öküz!" Kütüphanede kitap okuyan ders çalışan herkes İlkay'a baktı: "ilkay sakin ol. Çocuk burda değil" Genç kadın derin bir nefes aldı: "boyu 1.72 çarpıyor bir de bana dikkat et diyor eziliyordum ya" Sevim ortam yumuşatmak isedi: "İlkay lütfen seni ezmek kolay mı?" İlkay Sevime döndü: "komik mi?" Sevim boğazını temizledi ve doğruldu.

2008: Sevim bunları anlatırken Sinan kahkahalara boğulmuştu: "bilmez miyim İlkayın o hallerini. Mahir önünde olsa boğazına yapışırdı" iki genç kahkahalara boğuldu. "O konuşmalardan bu güne geleceğimiz kimin aklına gelirdi ki" Sinan doğru dercesine kafasını salladı: "onu bunu bilmem ben hiç pişman olmadım. Hele seninle tanıştığım günün tarihini her yere yazarım, ben senden önce öyle zampara biriydim ki sen bana resmen insan olmayı öğrettin" Genç kadın gözleri dolu dolu izliyordu Sinanı: "ailem bile bana inanmazken sen benim arkamdaydın sen hep güvendin bana. Değiştirdin beni kızım" Genç kadın gözünden yanağına süzülen yaşı eli ile silerken gülümsedi, Sinan sımsıkı sarıldı Sevime Teşekkür edercesine. Mutfakta açık olan radyoda çalan şarkı dört kalbi birbirine bağlıyordu:

🎵 Bir karanfil
🎵Yağsa yağmur
🎵Büyülense
🎵Yeniden dünya

İlkay şarkı eşliğinde Gecenin örtüğü şehiri izliyordu.
Mahir ise şarkıyı duyar duymaz yatağından kalkıp radyonun sesini açtı ve karşısına oturdu

🎵 Gün olup da geleceksen
🎵Usul usul gün yağarken
🎵Gözlerinde karanfiller
🎵Açacaklar tutuşup yine

Genç adam istemsizce gülümsedi şarkının sözlerine ve gökyüzüne döndü. Şarkının sözünü tekrar etti: "Gözlerinde Karanfiller Açacaklar tutuşup yine" bu sözleri İlkay için tekrar ettiği her halinden belliydi. İlkayın Karanfil sevdiğini bildiği için duyduğu gördüğü her şey ona İlkayı hatırlatıyordu. Evde yaşadığı sorunlara rağmen İlkayı düşününce gülümseyebiliyordu. Şarkı onu birazcık umutlandırmıştı belki Annesini ikna etmeyi başarabilirdi

Yıllanmış MektupWhere stories live. Discover now