23.bölüm

1.4K 46 24
                                    

"Melek?"
"Yağız?"
İkiside şok olmuştu bir birlerini görmeyi beklemiyordular. Melek şaşkınca
"Senin ne işin var burda?" Dedi
"Asıl senin ne işin var burda?" Dedi Yağız aynı şaşkınlıkla. Gözlerini kaçırdı Melek Yağız Yavuzun kardeşimiydi? Yadaki kardeşinin arkadaşı.
"Sen Yavuzun kardeşimisin?" Kafasını salladı genç adam hala şaşkınlıkla
"Evette sen niye buradasın Melek?" Cevap vermedi Melek. O an su içmek için mutfağa giden Yavuz açık kapıyı görünce hemen odaya geldi ve şaşkınlıkla bir birine bakan ikiliyi gördü.
"Abi noluyor burda?" Dedi Yağız.
"Gel abicim biz aşağıda konuşalım" deyip çıkardı kardeşini odadan. Salona giden ikiliden Yağız
"Abi anlat artık ne işi var Meleğin burda?" Dedi
"Sen nerden tanıyorsun Meleği?" Dedi Yavuz şaşırmıştı kardeşinin Meleği tanımasına.
"Tanıyorum işte senin şu Ateşin kuzeni. Nazlıyla birlikte geldiği bir partide tanışmıştık" dedi. Kardeşinin sözlerine kahkaha attı Yavuz
"Kuzeni mi? Öyleni tanıttı kendisini?" Dedi
"Kuzeni değil mi?"
"Değil. Metresi. Ne kuzeni oğlum?" gözleri büyümüştü Yağızın.
"Ne?" Dedi şaşkınlıkla
"Ama nasıl olur. Çok saçma"
"Evet bizim için saçma ama onlar için normal. Arzunun çocuğu olmuyor diye bu kızı getirmişler çocuk doğurması için" duyduklarıyla iyice şoka girmişti Yağız. Bugün yaşadığı şaşkınlığı hayatı boyunca yaşamamıştı. Kafasını iki yana salladı
"Peki burda ne işi var?" Dedi hala duyduklarını hazmedemeyerek
"Orası uzun hikaye. Ama kız hamile ve Ateş her yerde onu arıyor. Hem Ateşin onu bulamaması deli ediyor onu hemdeki, onun bende olması Yağmuru güvenceye alıyor"
"Bir dakika hamile mi?" Dedi bir şok daha yaşayarak.
"Evet hamile. Ünlü iş adamının küçük metresi hamile. Güzel haber başlığı olur ha" dedi gülerek. Yağızsa duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu. Fazlaydı bunlar.
"Abi saçmalama Ateşi karşına alarak Yağmuru daha büyük bir tehlikeye sokarsın"
"Karışma işime. O kız burdan bir yere gitmeyecek" dedi itiraz istemeyerek. Hiç bir şey söylemeden yukarı çıkan Yağız'ın ardından
"Nereye?" Diye sordu
"Melekle konuşacağım. Bide o anlatsın bakalım" dedi
"Saçmalama Yağız. Git uyu yarında al arkadaşlarını git ve bir daha buraya gelme" abisini dinlemeyerek yukarı çıkan Yağızın kafası karışıktı. Melekle konuşup anlamalıydı durumu. Kardeşinin ardından çağırsada duymamazlıktan gelmesi sinirlerini bozmuştu Yavuzun ama ilişmedi. Madem konuşmak istiyor konuşsun dedi içinden ve kendisine bir içki koydu.
Meleğin odasına geri gelen Yağız kapıyı yavaşça açtı. Melek başını yatak başlığına dayamış elleriyle karnını ovuyordu. Galiba bebeğiyle iletişime geçiyordu. Yağızı görmesiyle kendisini dikleştirmek istesede Yağız'ın
"Dur kalkma uzan bebek öyle daha rahat oluyor galiba" dedi. Kafasını eydi Melek
"Öğrendin mi?"  Dedi mahcupça. Ona yalanlar söylemişti nede. Kafasını salladı Yağız
"Üstten öğrendim. Daha derinden öğrenmek içinde yanına geldim" dedi. Derin bir nefes aldı Melek.
"Abimin söyledikleri o kadar karışıktıki, senin ağzından duymak istedim eğer anlatmak istersen" dedi.
"Uykun var mı?" Dedi Melek
"Yok niyeki?"
"Çünkü anlatacaklarım sabaha kadar sürecek" dedi ve anlatmakta başladı her şeyi en başından.

Ateş çıktığı evden arabayı doğru şirkete sürdü. Kaç gündür gelmediği şirkete bir hışımla giren adamın sinirden partlayacakmış gibi olan yüzüne bakmaya çekiniyordu çalışanlar göz teması kurmadan sadece günaydın deyip yanından geçiyordular. Odasına girip sakinleşmeye çalışıyordu Arzudan boşanmıştı. Bunu hazmedemiyordu bir hafta sonra mahkemeylede resmî olarak boşanmış olacaktılar. Koltuğuna oturup kafasını arkaya yasladı gözlerini yumup düşünmeye başladı. Arzuyla bitmiştiler. Bazı şeyleri kabullenmenin zamanı gelmişti. Bundan sonraki hayatında en önemli şey çocuğu olmalıydı ama bunu yapamıyordu. Hatta içten içe kızgındı o çocuğa sanki o olmasa Arzuyla hala bir şansları varmış gibi hissediyordu. Ki zaten çocukta yoktu ortada. Az kalmıştı bulacaktı onları. Bugün bir iz bulmuştu Yektanın yanındaki adamlardan birinin izini bulmuştu bütün adamları özellikle maskeyle çalıştırdığı ve kimliklerini gizli tuttuğu için kim olduklarını bulamıyordu ama birisi kural ihlali yapıp çıkarmış maskesini kameradan buldukları adamı araştırmıştılar ve bulmuştular adamlarından haber bekliyordu. O zamana kadarda şirkette biriken işleriyle ilgileniyordu. Asistanı bugünün işlerini sıralamıştı. Oda beklediği telefon gelene kadar katıla bildiği bütün toplantılara katılmıştı. Toplantıları iyi geçsede aklını toparlayamıyordu. En sonunda beklediği telefon gelince çıktı şirketten. Adamların adresini attığı depoya gitti burası onundu. Depoya girdiğinde sandalyede elleri ve ayakları bağlı yüzü gözü kan içinde bir adam oturuyordu. Hayri yanına gelip
"Abi bu herif adı Ömer. Yektanın yanındakilerden. 25 yaşında üniversite bitirmiş ama çalışmıyor. Yeni evli daha önce hiç kimsenin adamı olmamış ilk defa yapmış korumalık silah tutmasını bile bilmez. Maddi sıkıntıda kabul etmiş herhalde" dedi bilgileri hemen aktararak
"Konuştu mu?" Diye sordu Ateş adama yaklaşarak
"Yok abi konuşmuyor" kafasını sallayan genç Ömerin yanına varıp
"Niye konuşmuyorsun Ömer? Kimi koruyorsun? Sence şu an birisini koruya bilecek durumda mısın?" Dedi Ömerin önündeki sandalyeyi ters çevirip oturarak.
"Öldürürler beni" dedi ağzından kan akarak. Gülmüştü Ateş onun dediğine
"Peki sana konuşmazsan ölmeyeceğini düşündüren ne?" Dedi alay ederek. Cevap vermedi Ömer. Elini adamlarına uzattı Ateş adamlardan biri eline bir dosya bıraktı. Dosyayı açtığında içinde Ömer'le ilgili her bilgi vardı.
"Bu elimdeki dosya ne var biliyor musun Ömer?" Dedi dosyayı Ömer'e göstererek
"Bu dosyada senin doğduğun günden itibaren yaptığın her harakete kadar yazıyor. Nerde büyüdün? nerde okudun? kaç tane okul değiştirdin? İlk sevgilinin adı? İlk yattığın kadının ismi bile var. Yani sadece senin değil bütün sülalenin bilgileri burda. Bak sen bile kendin hakkında bu kadar bilgi bilmiyorsun. Sana versem bu dosyayı merakla okursun "lan bunlarda mı var" diye" dedi.
"Yani demek istediğim onlar sadece seni öldürür. Ben sülaleni silerim. Bak silerim dedim başka bir şey demedim şimdilik anlaşacağımızı umuyorum çünkü" bir süre bekledi fakat Ömerin hala konuşmaması üzerine ayağa kalkan adam adamlarına işere verdi. Ve kendisi depodan dışarı çıktı. Çıktığında içeriden bağırdı seslerini duyuyordu telefonunu çalınca cebinden çıkarıp baktı. Babası arıyordu. Açıp kulağına koydu
"Efendim baba?" Dedi
"Bir şey bulabildin mi?"
"Bir adamını buldum konuşmuyor şimdilik ama konuşacak az kaldı" dedi kendinden emin şekilde
"Çabuk ol Ateş bir an önce bulmalıyız o kızı"
"Biliyorum baba biliyorum"
"Mardin'e Meleğin kaçırılma olayı duyurmuş. Eğer oradaki ağalar öğrenirse işler iyice sarpa salacak" kafasını ovan adam
"Tamam baba kapatıyorum şimdi halledeceğim ben" dedi ve telefonuna gelen fotoğrafa bakıp içeri girdi. Tekrar Ömerin karşısına oturan adam elindeki fotoğrafı ona gösterdi.
"Ne kadarda güzel bir kız" dedi. Karısının fotoğrafını gören Ömer. Kan içinde çırpındı
"Ona bir şey yapmayın. Yalvarırım ona dokunmayın" dedi. Bu sefer arkasını koltuğa yaslayan adam.
"Anlat!" Dedi sertçe
"Ben kim olduklarını bilmiyorum. İşe ihtiyacım vardı 3 aydır evliyim. Hiç kimse iş vermiyordu. Borçlarım vardı. Bir arkadaşım söyledi. Adam arıyormuşlar parası iyi dedi gel sende. Ben silah tutmasını bile bilmem ama çok zor durumdaydım" dedi ağlayarak. Kollarını önünde birleştirip çatık kaşlarla kendisini izleyen adama baktı. Tabikide tanıyordu bu zalim adamı. İşe girerkende onunla karşı karşıya geleceklerini duyunca korkmuştu ama geri dönüşü yoktu girmişti artık bu bataklığa.
"Devam et!" Diye emir verince anlatmaya başladı tekrar
"Kimin adamı olacağımı bilmiyordum. Sonra Yekta diye bir adamın yanına götürdüler bizi. Sürekli maskeyle olacaksınız asla çıkarmayacaksınız dediler. Zaten bu süreçte eve gitmekte yasaktı iş bittiğinde gözlerimizi kapatıp bizi tenha bir yerde attılar paramızı tam dedikleri gibi vermiştiler. Ben sadece Yektayı gördüm. Kızı kime verdiğini bilmiyorum" dedi
"Kızı kime verdiğini bilmiyorsan kimden korkuyorsun Ömer? Yektadan mı? Ama o öldü. Niye öldü biliyor musun? Çünkü ben onu zaten öldürecektim oda bunu bildiği için öldürdü kendisini. Şimdi son kez soruyorum. Kızı kime verdi?" Hala kararsız olan adama yakınlaşıp
"Konuş Ömer. Konuş ki yaşayasın. Konuş ki karın yaşasın" dedi
"Bizim yanımızda isim kullanmıyordular ama bu adam her kimse sen onun bir sırrını biliyormuşsun. Oda kızı yanında tutarak kendisini güvenceye alacakmış" dedi. O an kaşlarını çatan Ateş dişlerinin arasından
"Yavuz!" Dedi.

Gözümden Düşdüğün An Where stories live. Discover now