38.bölüm

1K 47 13
                                    

Ateş şirketindeki odasında oturmuş önündeki dosyalara bakıyordu ama aklı sürekli Elifteydi dün Onurun oraya gittiğini söylüyordu ama korumalar hiç kimseyi görmedik diyorlardı. Kameralardanda bir şey çakmamıştı. Ya Elif halüsinasyon görüyordu yadaki adam işini fazla iyi yapıyordu. Elifin yerini değişti ve güvenliği artırdı ama bu işi kökünden hall etmesi lazımdı. Kapısı birden açıldı ve Mira bütün öfkesiyle içeri girdi.
"Ne demek oluyor bu?!" Dedi bağırarak. Ateş oturduğu yerden sırtını koltuğuna yasladı sinirden gözü dönen kıza baktı
"Neyden bahsediyorsun?" Dedi gayet sakin sesiyle
"Bugün işten kovulduğumu öğrendim. Hemde durduk yere"
"Öncelikle kapımı çalmadan odama bu şekilde girme cesaretinden dolayı seni tebrik ediyorum. Şu tavrın bile seni kovmam için bir sebep ama asıl sebep, daha iyi bir mimar bulmamız zaten biliyorsun senide geçici olarak almışdık işe. Bizimle çalıştığın için teşekkür ederim" dedi yapmacıkla gülerek. Mira şok olmuşcasına bakıyordu karşısındaki adama
"Asıl sebep o değil, asıl sebep Arzu. O istedi değil mi? Galiba yine birilerine korku saçmışım" onun dedikleriyle gülmeye başladı Ateş
"Bak Mira sen bizim hayatımızda ne korkusun nedeki bir tehdit bu şirket benim ve senin burda çalışmanı istemiyorum. Arzu değil ben istemiyorum ve seni kovuyorum şimdi lütfen git ve eşyalarını topla zaten seninle olan sözleşmemizde yeni bir mimar bulana kadar geçici olarak çalışacağımızı belirtmiştik" dedi son derece sakin bir sesle. Miraysa sinirden sözleri dolara hışımla çıktı odadan.
"Şaka gibi bide bununla uğraşıyorum" dedi arkasından sinirle. Saatine baktı ve ayağa kalktı. Bugün Deniz ve Aslanla vakit geçirecekti. Uzun zaman sonra çocuklarına zaman ayıra bilmişti sonunda Aslan her ne kadar gelmek istemesede teyzesi onu ikna etmişti. O kızın yakınlarında olması Ateşin içine sinmesede oğlu için sesini çıkarmıyordu. Aslında kız zararsızdı Aslanın bakıcısı gibi kala bilirdi ama aşiretin saçma kararından sonra onlara bu kadar yakın olmasınının hiç iyi olmadığının farkındaydı. Şirketinden çıkıp şoförün açtığı kapıdan arabaya bindi. Araba yalının önünde durduğunda indi ve eve girdi. Salona geldiğinde pencereden dışarıya baktı. Oğlu ve teyzesi deniz kenarında oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Aslan sanki aylardır ağzını açan o değilmiş gibi sürekli konuşuyordu aynı zamandada önündeki meyvelerden yiyordu. Ateş elleri cebinde ikiliyi izlerken yardımcı kadın salona geldi
"Hoşgeldiniz Ateş bey bir isteğiniz var mı?" Diye sordu. Gözlerini ikiliden ayırmayan Ateş
"Çağır şunları gelsinler" dedi. Başını sallayan kadın salondan çıktı. Bir süre sonra ikisinin yanına vardığında Ateşin onları salonda beklediğini belirtti. Ayşe salonun penceresine baktığında onları izleyen adamı görmesiyle içine bir nefret dolsada belli etmeyerek gülümsedi ve yeğeninin elinden tutarak yukarı çıkardı. Salona vardıklarında Ayşe sahte bir samimiyetle
"Merhaba Ateş bey" dedi. Ateş sadece başını salladı ve oğluna yaklaştı onun boy hizasına eğilip
"Aslanım bugün Deniz sen ben dışarı çıkalım mı?" Diye sordu. Tıpkı teyzesi gibi ona karşı nefret doluydu ama tek fark o bunu çekinmeden gösteriyordu. Teyzesine baktı. Annesine o kadar benziyorduki ona bakınca sanki annesi onunlaymış gibi bir his doluyordu içine sürekli ona bakmak istiyordu.
"Teyzemde gelsin" dedi babasına bakmayarak. Eğildiği yerden gözlerini Ayşe'ye çeviren Ateş ayaklandı ve ona bakarak
"Müsait misin? Bizimle gelebilir misin?" Diye sordu. Yeğeninin bu cevabını tahmin ediyordu.
"Şey aslında girmem gereken önemli bir ders var ama..." yeğenine baktı kendisinin dolu gözlerle bakıyordu.
"Tamam sorun değil ben gelebilirim" dedi. Yalan söylüyordu önemli dersi falan yoktu. Sadece Ateşe göstermelikti. Başını sallayan Ateş
"Teşekkür ederim okulunun bilgilerini bana verirsin ben hocalarınla konuşup bu özel durumun için onlardan rica ederim. Böylelikle senide zor durumda bırakmamış oluruz" dedi.
"Tamam teşekkür ederim. Biz hazırlanalım o zaman" dedi ve çıktı salondan. Ateşte Arzuya nerde olduklarını sorduğu bir mesaj attı. Bir eğlence merkezine doğru yola çıktığını yazmıştı Arzu. Aslan ve Ayşe hazırlanıp geldiklerinde birlikte evden çıktılar. Şoföre yaklaşıp
"Benim arabamı getir kendim kullanacağım" dedi. Gelen arabaya binince Arzunun yanına doğru yola koyuldular. Vardıklarında Arzunun attığı konumla onu aramaya başladılar.
Arzu neye bineceklerini konusunda karara varamayan Deniz ve Melisle birlikte Ateşi bekliyordu. Bir süre sonra uzaktan gelen adanı hemen farketti. Fakat onu görmesiyle donup kaldı. Çünkü Ateş Aslan ve Melek onlara doğru geliyordu. Şok olmuşcasına kala kaldı nasıl olur bu diye, delirdim mi diye düşünüyordu ama onlar yaklaştıkça kızın Meleğe çok benzediğini ama Melek olmadığını farketti fakat o şaşkın ifade hala yüzündeydi. Bir an aklını yitirdiğini sanmıştı. Deniz hemen babasına koştu ve sarıldı. Çok özlemişti, aslında kırgındı ona ama yinede görünce dayanamadı ve boynuna atladı. Ateş kucağındaki kızını öpücüklere boğduktan sonra şaşkınca Ayşe'ye bakan Arzuya baktı
"Arzu iyi misin?" Diye sordu. Kafasını sallayan Arzu kendine gelmeye çalıştı ve
"E evet iyiyim sen nasılsın?" Ateşle konuşsada gözleri Ayşedeydi Ateşte bu galip tavırlarının farkındaydı. Denizi yere bıraktı.
"Bu arada tanıştırayım Ayşe. Aslanın teyzesi" dedi. Kaşları havalanan Arzu o an anladı bu kızın niye Meleğe bu kadar benzediğini.
"Öyle mi? Memnun oldum. Arzu bende" dedi ve elini uzattı
"Bende memnun oldum Arzu hanım" dedi gayet sevecen şekilde ama bunları sadece bir maskeydi. Ortadaki sessizliği bozan Ateş oldu
"O zaman neye binmek istersiniz?" Diye sordu çocuklara fakat deminden beri aynı karara gelemeyen kızlar yine tartışmaya başladılar.
Ateş bir türlü ortak karara gelemeyen Deniz ve Melisle uğraşırken Arzu teyzeninin elinden tutup olduğu ortamdan hiçte memnun olmayan Aslana bakıyordu.
"Aslancığım, sen neye bineceksin?" Diye sordu.
"Hiç bir şeye"
"Ama olmaz öyle buraya eğlenmeye geldik. Eğlenmeden gitmek yok" teyzesine bakan Aslan
"Sende yanımda olacak mısın?"diye sordu
"Tabikide olacağım bitanem. Seni hiç bırakmayacağım" bu belkide söylediği en samimi cümleydi. Bunu sanki kendi kafasına kazımak istiyormuş gibi söylemesi Arzuya galip gelmişti. Bu kızı gözü hiç tutmamıştı. Ateşe baktığında kızları ortak bir karara getirmişe benziyordu.
"Evet biz karar veremiyoruz o yüzdende son kararı Aslan belirtecek. Melisin dediğine mi önce gitmek istersin yoksa Denizin dediğine mi?" Diye sordu Aslana. Aslan Melis deyince Deniz söylenerek Melisin dediğine gitmek zorunda kaldı. Aslan teyzesiyle birlikte onların ardınca gitti. Ateş ve Arzuysa onları kenardan seyrediyordu.
"Bu kız. Nerden çıktı?" Diye sordu
"Nasıl nerden çıktı. Meleğin kardeşi işte Aslanla ilgileniyor. Aslan onun sayesinde konuşuyor yemek yiyor. Tabi bu ne kadar iyi bilmiyorum ama en azından bir yaşam belirtisi veriyor" dedi ona aşiretin bu kızı onunla evlendirmek istediğinden bahsetmedi. Zaten söyleyemezdide.
"Bu işte bir galiplik yok mu Ateş?" Dedi kaşlarını çatarak
"Nasıl bir galiplik?" Dedi Ateş anlamamazlıktan gelerek
"Yani bu kız 5 yıldır bir kere bile iletişimde olmadığı yeğeniyle Melek ölünce bir anda bu kadar yakın olması sana hiç galip gelmiyor öyle mi?" Dedi. Ateş bu kadının ne kadar akıllı olduğunu unutmuştu. Tabikide Arzu bunu kolay kolay yemezdi.
"Başka ne ola bilirki Arzu? Baksana Meleğe ne kadar benziyor Aslan için bu yeterli bir sebeb"
Ateş konuşurken onunla göz teması kurmuyordu, bu Arzunun gözünden kaçmamıştı. Yine bir şeyler saklıyordu ama Arzu fazla üstünde durmadı.
Çocuklar nerdeyse eğlence merkezindeki her şeye bindiler. Akşam oluncada hep beraber bir restorana gittiler. Ateşin daha önceden yer ayırttığı lüks restoranda yemeklerini yerken birden etraftaki diğer müşteriler tek tek çıkmaya başladı. İlk başta bu Ateşin dikkatini çekmesede bazıları hesabı bile ödemeden kalkıp gitmesi kaşlarını çatmasına sebeb olmuştu.
"Ateş bir şey mi oldu?" Diye sordu Arzu. Fakat Ateş cevap vermedi. O sırada kapıdan Onur Akın bütün ihtişamıyla içeri girdi. Elleri cebinde doğru onların masasına ilerledi. Belindeki silahsa dikkat çekiyordu. Masadaki her kese tek tek bakıp nakışlarını Ateşte sabit tuttu.
"Ateş Arslanlı, Elif nerde?" Dedi bağırarak. Onun bağırmasıyla çocuklar korkarken
Ateş elindeki çatalı ve bıçağı sertçe yere bıraktı ve tıpkı onun gibi gözlerini içine baktı. Arzu korkan kızlara sarılırken Elifin Adını duymasıyla şaşkınca karşısındaki adama bakıyordu. Sonra bakışlarını Ateşe çevirdi. Ateş ayağa kalktı ve ateş çıkan gözleriyle Onura bakıp
"Çocuklar korkuyor dışarıya çıkarım" dedi dişleri arasından. Onur masadaki 3 çocuğa baktı gerçekten de hepsi korkmuştu. Salak adamları Ateşin çocuklarla olduğunu söylemediği için onları hesaba katmamıştı. Hiç bir şey söylemeden dışarı çıktı.
"Ateş noluyor? Kim bu adam?" Dedi Arzu telaşla
"Korkacak bir şey yok siz burda bekleyin geliyorum" dedi ve konuşmasına izin vermeden çıktı restorandan. Onur bir sürü adamıyla restoranın önünde bekliyordu. Ateş çıkana kadar onun adamlarıda etrafa dolaşmıştı. İkiside eşit durumdaydı. Ateş doğru Onurun üstüne yürüdü ve sert bir yumruk attı. Adamları harakete geçmek istediler ama Onur eliyle durdurdu onları.
"Şerefsiz, sen kimsinde benim çocuklarımın önünde bana racon kesiyorsun? Sen kimsinde benim çocuklarımı korkutuyorsun?!" Diye bağırdı.
"Her şeyin bir adabı var Onur Akın, kadınların, çocukların önünde elinde silahla mekan basmak ne zamandan beri adamlık oldu?" Dedi bağırarak. Onur sinirle adamlarına baktı. Çünkü bu salaklar Ateşin tek olduğunu söylemişti.
"Elif nerde?!" Dedi diğer dediklerine takmayarak, çünkü o konuda Ateş haklıydı. Ateş gayet sakin bir şekilde Onura yaklaştı
"Senin asla bulamayacağın bir yerde" dedi gözlerine bakarak. Bu sefer Onur Ateşe bir yumruk attı.
"Sen mi alacaksın lan onu benden?" Diye bağırdı. Adamlar hepsi aynı anda silahlarını çıkardı.
Ateşin adamları arka kapıdan Arzu ve çocukları eve götürmek için geldi. Arzu çocukları ve Ayşe'yi gönderdi ama kendisi gitmedi. Ön kapıya geldi. Gördüğü manzara hiç iyi değildi bir sürü adam hepsi bir birine silah dayamış bekliyordu. Sanki İstanbulum en lüks mekanında değillerde sahra çölündeydiler etrafta bir tane bile insan yoktu. İnsan bir yana kuş uçmuyordu. Merdivenlerden indi ve adamların arasından geçip Ateşin yanına vardı. Etrafta her kes silah çekmişti ama ikisi sadece ölümcül bakışlar atıyordu bir birine. Ateş Arzunun gelmesiyle bakışlarını Onurda çekip ona çevirdi
"Arzu eve git!" Dedi sertçe. Arzuda ona sertçe bakıp
"Bağırma bana!" Dedi ve Onura döndü
"Sen kimsin? Elifle ne derdin var?" Diye sordu. Onur karşısındaki güzel kadına baştan aşağı baktı. Onun bakışlarıyla Ateş iyice delirip
"Senin gözlerini s.."diye üstüne yürüyecekken Arzu onu tuttu
"Ateş dur!" Tekrar Onura döndü
"Kimsin sen dedim. Elifle ne alakan var?"
"Asıl sen Elifi nerden tanıyorsun?" Diye sordu
"Ben Elifin en yakın arkadaşıyım. Kardeşiyim şimdi soruma cevap ver" o an Onur aklına gelen görüntülerle Arzuyu hatırlamıştı.
"Arzuu hatırladım seni, Arzuydu değil mi ismin? Elif senden bahsetmişti. Tanışmak bu güne kısmetmiş"
"Ama senden hiç bahsetmedi"
"Yadaki sadece adımı söylememiştir" o am Arzu düşünmeye başladı. Ateşle yeni evlendiği dönemlerde Elif bir adamdan bahsediyordu. Çok aşık olduğunu hatta evlenmeyi istediğini söylüyordu. Arzu şaşırmıştı çünkü Elif deli gibi aşık olacak bir kız değildi. Adını sorsana söylememişti. Sizi tanıştırdığımda göreceksin diyordu. O adam Onurdu. Elifin deli gibi aşık olduğu ayrıldıktan sonra depresyondan çıkması yıllarını alan.
"Ne istiyorsun ondan?" Diye sordu. Onursa cevap vermeden Ateşe baktı ve arkasını dönüp adamlarıyla birlikte ayrıldı ordan. Arzu bakışlarını Ateşe çevirdi.
"Bana her şeyi olduğu gibi anlat!" Derin bir nefes veren Ateş
"Gidelim" dedi ve arabaya ilerledi
"Nereye?"
"Sana her şeyi anlatacak olan insan ben değilim. Sana her şeyi Elif anlatsın" Arzu bir şey demeden arabaya bindiler. Ateş Onurun peşine adam taktırdı ve takip edilmediğinden emin olduktan sonra arabayı Elifin kaldığı eve doğru sürdü. Bu seferki ev diğerinden farklıydı. Hatta çok farklıydı. Kenar bir mahallede bir gecekondu eviydi. Ateş dikkat çekmemek için buraya getirmişti onu. Arzu eve baktı. Arabadan inip eve doğru gittiler. Etrafta adamlar vardı ama hepsi başka kılıktaydı mahalledekiler şüphelenmesin diye siyah takım elbiseyle değildiler ama sürekli etrafı kolaçan ediyordular. Eve vardıklarında direkt kapıyı açıp içeri girdiler. Ateş yolda geleceklerini haber vermişti diye Elif kapıyı açık bırakmıştı. Pencereden bakmaya bile korkuyordu. Salona geldiklerinde kapıyı Arzu açtı. İçeri girdiğinde arkadaşı hemen ayağa kalktı.
"Arzu" dedi yumuşak sesiyle
"Elif" Hemen gidip sarıldı ona, Elif ağlamaya başlamıştı bile.
"Şşştt sakin ol anlat bana her şeyi" dedi onu yatıştırarak
"Çok utanıyorum"
"Hayır, bak her ne olduysa ne yaşadınsa görüyorum ki pişmansın. Her kesin ikinci şansı var şimdi bana o adamı anlat. Ben o adama gördüm Elif her ne yaşadıysanız emin olduğum tek bir şey var o senden daha suçlu" Arzu Elifi ellerinden tutup koltuğa oturttu
"Hadi.." diye onu cesaretlendirdi. Anlatmak istiyordu aslında ama korkuyordu. Arzunun onu yadırgamasından. Arkadaşının gözünden düşmekten korkuyordu.
"Ben Üniversite son sınıftaydım. Bizi şirketlere staj için göndereceklerdi. Akın'lar şirketinin Avukatlık bürosunda bir yakınımız vardı. Oda bana yardımcı oldu. Onların şirketinde stajyerlik yapmaya başladım. Onu ilk orda gördüm. Tesadüfen karşılaştık. Yurtdışında yaşıyordu ama bir kaç aylığına  gelmişti. Sonra ilişkimiz başladı. Tabi bu uzun bir süre aldı. Onur yurtdışına gitmeyi erteledi. Beni ikna etmesi çok zamanını almıştı çünkü.." aklı o günlere gitti. Onurun onun için yaptıkları, sürprizleri, dışarıdan sert görünen o adamın onun yanındayken büründüğü çocuk gibi tavırları. Yüzünde bir gülümseme oluştu. Her şeye rağmen çok sevmişti onu.
"Sonra başladı ilişkimiz. Her şey çok güzeldi Onur yurtdışına gidiyordu ama çabuk geliyordu. Zaten sürekli iletişimdeydik. Sonra bir gün..." ağlamasını zorla durdurdu.
"Bir kadın...geldi. Çok güzel bakımlı, zengin kusursuz bir kadındı. Bana Onurun karısı olduğunu söyledi inanmadım ilk başta kovdum onu evimden ama sonra araştırınca öğrendim ki gerçekten karısıymış, yurtdışında yaşadıkları için burda pek duyulmamış evlendiği, sonra Onur geldi ben perişan haldeyim. Ona doğru mu dedim? Evet dedi ama boşanacakmış bana aşıkmış falan bir sürü yalan söyledi. Çok istedim Arzu ondan ayrılmayı çok istedim. Kendime yediremedim evli bir adamla olmayı ondan kurtulmak için elimden geleni yaptım ama olmadı. Ayrılamadım evli olduğunu bile bile ilişkimi sürdürdüm. Karısından boşanmadı benim gitmemede izin vermiyordu. Sonra bir gün hiç olmaması gereken bir şey oldu. Hamile olduğumu öğrendim. Onur yanına geldiğinde testi ona verdim. Ben bağırmasını aldıracaksın demesini beklerken o elindeki testle birlikte koltuğa oturdu ve sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi sevinmeye başladı. Aslında doğruydu yıllardır bu anı bekliyormuş. Karısıyla yıllardır evliydiler ama çocukları olmuyordu. Sorun karısındaydı. Ailesi sürekli baskı yapıyordu. Oda ona çocuk doğuracak bir salak arıyordu. Bende o salaktım. Hatta ailesi ve karısıda biliyordu bunu. Ben o gün bebeği aldıracağımı ve onu hayatımdan çıkaracağımı söyledim. Delirmiş gibiydi. Onu ilk defa böyle görüyordum. Aşık olduğum o adam değildi artık. Bana eğer bebeği aldırırsam ailemi öldüreceğini söyledi. Yapamazsın dedim kahve ettik o gün annem ve babam bir trafik kazası geçirdi. Onur yapmıştı durumları iyiydi. Beni korkutmak için yapmış eğer bebek ölürse onlarda ölür dedi bana. Sonra beni bir yere götürdü. Hamileliğin boyunca burda kalacaksın dedi. Çok kötüydü Arzu. Issız bir yerde kapalı bir odada sadece nefes alıyordum. Bir kadın vardı sadece yemeğimi veriyordu. Ölmek için dua ediyordum, arada yanıma geliyordu hiç bir şey söylemeden izliyordu beni ve gidiyordu. Ruhsuz gibiydim. Kaç kere kaçmaya çalıştım ama başaramadım. Sonra doğumum başladı. 8ci aydan sonra ebe bir kadın yanımda kalmaya başladı her an doğum başlaya bilir diye. Doğumdan sonra her şey bitti. Bebeği aldı ve gitti. Ben orda acı içinde kıvranırken o sadece bana baktı. Yüzünde hiç bir ifade yoktu. Hayali olan o bebeği aldı ve gitti. 1 gün boyunca orda öylece durdum. Herkes gitmişti. Dışarı çıktığımda bomboştu. Benimle işi bitmişti ve beni özgür bırakmıştı. Nerde olduğumu bile bilmiyordum. Yürüdüm sadece yürüdüm. Bomboş yolda yürüdüm kanamam başlayınca orda bayılmışım. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. İzmir'de değildim. Ailemin iletişim numaralarını verdim. Yanıma geldiler. Ben o süreçte onlara yalandan ders için şehir dışındayım demiştim. Arada sırada sadece mesaj atmama izin veriyordu. Onlar yanıma gelip beni o halde gördüklerinde perişan oldular. Doktora doğum yapmamdan bahsetmemesini söyledim. Ailem benim tecavüze uğradığımı düşündü. Sadece anneme sarılıp ağlaya bildim. Sonra psikoloğa gittim ama ona bile anlatamadım bunu. Zamanla unutmaya çalıştım hiç kimse bilmiyordu. Sanki kimse bilmese hiç yaşanmamış olacaktım bunları. Onu yollar içinde sonra bir daha hiç görmedim. Taki o gün ilk defa görene kadar. Sanki bütün anılar hücum etti beynime travmalarım acılarım zor günlerim geri geldi bir anda yıllardır unutmak için çabaladığım yer şey o adamı görmemle yerle bir oldu" ağlaması kurumuştu artık. İlk defa anlatıyordu bunu sanki üstünden bir yük kalkmıştı. Birisine anlatmak onu hafifletmiş gibiydi. Arzuysa ne diyeceğini bilmiyordu. Bu anlattığı hikayedeki kız Elif olamazdı. Onun tanıdığı Elif bu değildi. Onurun evli olduğunu bile bile onunla ilişkiye devam etmesi ona yakışan bir haraket değildi.
"Peki bebek?" Diye sordu sadece. Çünkü başka bir yorum yapmak istemiyordu. Çünkü en yakın arkadaşıda olsa, pişmanda olsa Elif suçsuz değildi. Evet belki anlattığı hikayede suçu en az olandı ama kesinlikle suçsuz değildi.
"Bilmiyorum. Alıp yurtdışına gitti. Karısına verecekti bakmak için. Her kes bebeği o kadının sanacaktı. Her halde öylede oldu" Arzu sinirle ayağa kalktı
"Sen ne diyorsun ya? Kendi bebeğinden kendi doğurduğun bebekten nasıl bu kadar kolay vazgeçersin?"
"Arzu o an bunları düşünemiyordum. Perişan haldeydim"
"Peki sonra? 10 yıl geçmiş nerdeyse. 10 yıl içinde hiç mi aklına gelmedi bir yerlerde bir çocuğunun olduğu?" Ateş deminden beri yaslandığı kapıdan ayrıldı ve yanlarına geldi
"Arzu, sakin ol lütfen şu an yadaki o zamanlarda Elifin halde olduğunu anlayamayız" dedi Ateş
"Yoo gayet anlarız bizim hikayemize ne kadarda benziyor aslında değil mi? Yıllardır evli olan ama çocuğu olmayan çift ve çocuğu doğurmak için seçilmiş bir kurban, Ha bide celladına aşık olan masum kız?" Dedi Elifi göstererek
"Ne kadarda tanıdık değil mi?" Dedi sinirle ve Ateşe döndü
"Senin o Onurdan tek farkın o senden bir tık daha fazla şerefsiz" dedi ve sinirle çıktı evden. Elif ağlayarak olduğu yerde otururken Ateş giden kadının ardından bakıyordu.
"Önce bir duyduklarını hazmetsin sonra sakince konuşuruz, sadece şu an fazla sinirli. Elif artık saklanmanı istemiyorum. Korkacak bir şeyin yok. Artık normal hayatına dön. Eğer istiyorsada onunla yüzleş. İnan bana korkmanı gerektirecek hiç bir şey yok. En kötü durumdada ben yanındayım" dedi. Elif başını salladı
"Haklısın artık korkacak bir şey yok. Ben onunla yüzleşeceğim" dedi. Başını sallayan Ateş evden çıktı Arzu arabada onu bekliyordu. Derin bir nefes aldı ve arabaya bindi. Çalıştırdığında Arzuya bakıyordu.
"Ne düşünüyorsun?" Diye sordu
"Elif nasıl böyle bir hata yapar? Evli adamla ilişkisinemi yanayım o bebeği terketmesine mi?"
"Bebeği terketmedi sadece ona başka bir şans bırakmadılar"
"Peki ya Onurla ilişkisi?"
"Aşık olmuş işte, insan aşık olunca pekte doğru yanlış ayırt edemez"
"Melek gibi, o zaman Melekte suçsuz. O zaman her kes evli barklı demeden bir biriyle sevişsin çocuk yapsın günün sonundada aşık oldum deyip kendini temize çıkarsın. Ne güzel iş ya"
"Onur Elifi kendisine aşık etmiş, boşanacağım falan diye kaldırmış kızı ama o salak Melek durduk yere aşık oldu bana. Seni sevdiğimi bile bile"
"İşte o yüzden diyorum ya o senden sadece bir tık fazla şerefsiz. Tek farkınız bu. Hayır anlamıyorum sizin bu çocuk sevdanızı illa o mükemmel soyunuz devam mi etmeli?"
"Arzu ben hiç bir zaman bir çocuk istemedim. Bu yüzden sana baskıda yapmadım. Hatta hatırlarsan evlendiğimizdede en az 3 sene çocuk yapmayalım demiştim. Bizi bitiren ailemdi. Bende onlara yardımcı oldum işte"
"Tamam sus artık seninle daha fazla konuşmak istemiyorum sesini duydukça sinirlerim bozuluyor" deyince Ateş ona baktı şaşkınlıkla sonra başını sallayıp yoluna devam etti. Arzuyu evine getirtmişti. Tam kapıyı açıp inecekken
"Erkek" dedi. Arzu anlamayarak ona baktı
"Ne?"
"Elifin çocuğu erkek. Bir oğlu var. 9 yaşında ismi Efe. Yurtdışında şu an Türkiye'ye hiç gelmedi" dedi. Arzu donup kaldı. Kendine gelip arabadan indi. Ayşe'de kucağında uyuya kalan yeğeniyle birlikte evden çıktı Ateşte inip çocuğu aldı kucağına. Arzu Ayşe'ye bakıp
"Çok teşekkür ederim çocuklara bu saate kadar baktın. Umarım seni yormadılar"
"Rica ederim yok hayır hiç yormadılar. Zaten aynı anda uyku tuttu 3de uyudu"
"Çok sağol yinede. İyi geceler"
"Sizede" deyip arabaya bindi. Arzuda aklında bin bir düşünceyle evine girdi

"Seni evine mi bırakayım?" Diye sordu Ateş
"Şey ben salonda annemlere bir arkadaşımda kalacağımı söyledim. Yani geç olunca onlarda merak etmiş. Sizinle olduğumu söylersem sorun olur diye yalan söyledim" başını salladı Ateş.
"Haklısın senide zor durumda bıraktım. O zaman bugün misafirimiz olacaksın" dedi.  Eve vardıklarında Ateş oğlunu odasına götürdü. Ayşe içinde misafir odasını hazırlattı ve odasına gidip duş aldı ve uyumaya koyuldu. Yorgunluk bedeninden çıkarken yarın gün onun için dahada zor olacaktı.

Elif Ateşin dediği gibi eski hayatına geri dönmüştü. Sabah kalktı ve hazırlanıp çıktı evden. Arabasına bindi. Sahildeki bir kafeye gitti ve beklemeye başladı. Gelecekti biliyordu. Onu takip ediyordu. Ve kafeden içeri giren adamla içinde korku ve heyecan duygusu yükselsede gayet sakin bir şekilde beklemeye başladı. Taktığı gözlükler ve serseri tarzındaki takım elbisesiyle ona yaklaşan Onur tam karşısında durdu.
"Demek benim güzelim yüzleşmek istiyor" gözlüğünü çıkarıp koltuğu çekti ve oturdu
"Yüzleşelim bakalım" dedi

 "Demek benim güzelim yüzleşmek istiyor" gözlüğünü çıkarıp koltuğu çekti ve oturdu"Yüzleşelim bakalım" dedi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Ateş sabah kalkıp saate baktığında 12ye geliyordu. Bu saate kadar asla uyumazdı ama son günleri fazla haraketliydi o yüzden telefonunu sessize koyup uyumuştu. Tam tahmin ettiği gibi bir sürü arama vardı. Kenara bırakıp duşa girdi. Çıktığında üstüne rahat bir şeyler giydi. Bugün işe gitmeyecekti.

Salona geldiğinde çalışanlardan Aslanı sordu"Aslan evde değil" yanıtıyla kaşları çatılırken "Teyzesiyle gitti" diye ekledi hemen evden çıkıp korumaların yanına gitti"Ne demek Aslan teyzesiyle çıktı? Benim niye haberim yok!" Diye bağırdı ama adam k...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Salona geldiğinde çalışanlardan Aslanı sordu
"Aslan evde değil" yanıtıyla kaşları çatılırken
"Teyzesiyle gitti" diye ekledi hemen evden çıkıp korumaların yanına gitti
"Ne demek Aslan teyzesiyle çıktı? Benim niye haberim yok!" Diye bağırdı ama adam korkuyla
"Sizi aradık ama açmadınız. Kız acil deyince..." daha fazla konuşmasına izin vermeden geri gitti eve.  Kızın numarasıda yoktuki onda hemen adamını arayıp numarasını bulmasını istedi. Salonun ortasında durup bir şeyler düşünmeye başladı ama aklına gelen tek şey ailesine gitmekti ama onu hiç istemiyordu. O sırada telefonu çalmaya başladı. Gizli bir numaraydı açıp kulağına koydu
"Alo" dedi. Karşı taraftan bir katı bir erkek sesi geliyordu. Belliki sesini değişmek için alet kullanmıştı.
"Arslanlı günaydın. Oğlunu evde görmeyince korkmuş olmalısın" deyince kaşlarını çattı Ateş
"Kimsin lan sen? Nerde oğlum?!" Diye bağırdı.
"Merak etme sen bu durumlara alışıksın. Çok basit ne istediğimi soracaksın. Bende sana söyleyeceğim sen yapacaksın ve oğlunu alacaksın. Bu kadar" Ateşin sinirden delirmek üzereydi.
"Ne istiyorsun?" Diye sordu.
"İsteyeceğim şeyi yapabilecek misin?"
"Konuş lan!" Karşı taraftan bir kahkaha sesi geldi
"Tamam madem bu kadar heveslisin. Ne istiyorum biliyor musun Ateş?
Ölmeni..."

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba
Finalden önceki son 2 bölüm) 40.bölümü final olarak düşündüm. Aslında hiç bitsin istemiyorum ama uzatmanında anlamı yok galiba😁  hoşunuza giden yadaki gitmeyen şeyleri yazarsanız sevinirim, çünkü düşünceleriniz önemli. O zaman size iyi okumala💕

Gözümden Düşdüğün An Where stories live. Discover now